Bir gün okul çıkışında oğlumun "Baba bir köpeğim olsa ne güzel sarılırdım ona" demesiyle başladık serüvene. Aradan birkaç gün geçtikten sonra istek yenilenince eşim ile konuştuk. Aslında benim de küçükken isteğimdi bir köpek ile birlikte yaşamak. Sanırım oğlumun isteği benim içimdekini de canlandırdı. Deniz'in de olumlu bakması ile arayışımız başladı.
Önce çevremizde bir hayvan ile birlikte yaşayanlara danıştık, bizleri neyin beklediğini anlayabilmek için. Bu arada 'Hayta' çıktı karşımıza. İsmi bizim fikrimiz değildi, hatta uzun bir süre ona neden bu ismin verildiği anlayamadık. Ama olsun, o ismine alışkındı.
İlk günlerimiz birbirimizi anlamak ve alışmak ile geçti. Zaman geçtikçe hep birlikte, oğlumun isteği sonucu verdiğimiz kararın ne kadar yerinde olduğunu gördük.
Beraber yaşamaya başladıkça kafamızdaki klişeler de birer birer ortadan kalktı. Hayta eve gelene kadar köpekler ile ilişkisini sınırlı tutmayı tercih eden eşim "Meğer sokakta her köpeğin yüzünde ne farklı bir ifade varmış, yeni fark ettim" dedi. Hayta bizim “sahiplendiğimiz bir köpek” olmadı, evin bir sakini oldu. Artık oğlum plan yaparken, dört kişilik planlar yapıyor. Küçükken köpek sahibi olmak istememin nedenlerinden bir tanesi, güçlü olması ve beni de güç sahibi yapmasıydı. Ama Hayta, işlerin öyle olmadığını bana gösterdi. Hatta onu korumam gerektiğini hissettirdi.
“Neden korkuyor ki?”
Bir de gördüm ki, bir hayvan ile birlikte yaşayanlar tümüyle olmasa bile, çoğunlukla daha vicdan sahibi. Şiddetten uzak durmayı tercih ediyorlar. Ve inanılmaz hızlı bir şekilde bir araya gelip dayanışma içinde olabiliyorlar.
Artık tatil yaparken, hayvan dostu olan yerleri tercih ediyoruz, dışarıda yemek yerken de. Kendi adıma kapısında, "Evcil hayvanlar ile girilmez" yazısı olan yerleri tercih etmiyorum. Hatta Katliam Yasası geçtiğinden bu yana mahallede camına "Bu mahallede hayvanlar sahipsiz değildir. Tüm mahallenin koruması altındadır" afişi olan esnafı tercih ediyorum.
Birkaç kez Hayta ile gezme zamanı geldiğinde "Aman ya bıktım, versek mi Hayta'yı başkasına" şeklinde yaptığım şakalara eşim ve oğlumun verdiği tepkiden anladım ki, kapıya yakın olan benim. O gün bugündür bunun şakasını dahi yapmıyorum. Oğlum, kısa sürede tüm köpekler ile hatırı sayılır bir dostluk kurdu. Geçtiğimiz günlerde üçümüz yürürken bir çocuğun, Hayta'dan korkmasına anlam veremedi. "Neden korkuyor ki?" diye sordu. Bazı ailelerin çocuklarına yaklaşma, ısırır diye öğütler verdiğini, bu nedenle çocukların da korkabildiğini söyledim. "Neden öyle söylüyorlar?" diye sordu. Yanıt veremedim. Sahi neden?
Hayta sadece alışkanlıklarımızı değil yaşamımızı değiştirdi. (Mİ/TY)