Şehir hastaneleri, Yüksek Planlama Kurulu’nun kararıyla yani izniyle yapılabiliyor. Bu izni almak için Sağlık Bakanlığı bir ön fizibilite raporu hazırlıyor. Bu raporda özet bir maliyet/zarar analizi yapılıyor ve sonunda “eğer bu hastane şu kadar gelir elde eder, gideri şu kadarda kalırsa, kira ödemelerini sorunsuz olarak yapar, bütçeye ek yük getirmez” öngörüsü yer alıyor.
Yüksek Planlama Kurulu, bu raporda belirlenen rakama göre Sağlık Bakanlığı’na bir ihale izni veriyor yani Bakanlık bu tutarla bağlı. Eğer ihalede bu tutarın üzerine çıkılırsa, Sağlık Bakanlığı Yüksek Planlama Kurulu’na başvurup yeniden yetki almak zorunda. Eğer bu yetki verilmezse ihale tamamlanamıyor, sözleşme yapılamıyor.
Bildiğiniz gibi Yüksek Planlama Kurulu, eskiden Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) içindeydi, ama 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile “planlama” hem söz olarak hem kurum olarak kaldırıldı. Bunun yerine Kalkınma Bakanlığı kuruldu. Kalkınma o kadar öncelikli ve acildi ki Kalkınma Bakanlığı 641 sayılı KHK ile kuruldu ve henüz bir kanunu yok.
Kalkınma Bakanlığı’nın KHK’sına göre Yüksek Planlama Kurulu’nun başkanı Başbakan. Konularına göre ilgili bakanlar da katılıyor toplantıya. Özet olarak bakanların bir kısmı rakamları, planları daha önceden biliyor.
Gelelim şehir hastanelerinin tıpkı diğer “megaprojeler” gibi vatandaşın cebinden beş kuruş çıkmadan yapılacağı meselesine.
28 Ekim günlü Resmi Gazete'de bir Bakanlar Kurulu kararı yayımlandı. Bakanlar Kurulu, Yüksek Planlama Kurulunun 6 Ekim günlü raporla sunduğu “2018 Yılı Programı” ile “2018 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararı kabul etmiş. Aynı günlü Mükerrer Resmi Gazetede Bakanlar Kurulu Kararı Eki 2018 Yılı Programı yayınlandı.
Rapordan (sayfa 59) 2017 yılında, şehir hastanelerinin garanti ödemelerine 0.3 Milyar TL aktarıldığını öğreniyoruz. Yani 2017 yılında açılan hepi topu dört hastane, açılır açılmaz bütçeyi delmiş. Yine rapordan 2018 yılı için “şehir hastanelerinin cari giderlerini karşılamak üzere, mal ve hizmet alım giderlerine 1,3 Milyar TL, bina kullanım ve zorunlu hizmetler için sermaye giderlerinde 1,3 Milyar TL harcama programlanmıştır” sözleriyle 2,6 Milyar TL’nin nereye gideceğini öğreniyoruz. Bu arada raporda, 29 proje ile toplam 37 bin 740 yatak yenilemesi yapılacağı söylenmiş. Bu sayı da diğer raporlarla birbirini tutmuyor.
Bu arada Maliye Bakanlığı’nın 2017 bütçe gerçekleşmeleri bülteninde, Kalkınma Bakanlığı’nın raporlarında, Hazine Müsteşarlığı’nın rakamlarında 2017 yılı içinde ödenmiş bu 0,3 Milyar TL’yi bulmayı başaramadım. Konunun uzmanları bulur nasıl olsa. Sadece karşılaştırma olması için ekleyelim, TÜBİTAK/Ar-Ge için ayrılan pay 1,4 Milyar TL.
Başa dönelim. Başbakanın başkanlığındaki Yüksek Planlama Kurulu, ilk onayı ve ek onayı verirken tüm bunları biliyorlardı. Döner sermaye sağlık hizmeti alanların sosyal güvenlik primleri ve sağlık çalışanlarının emekleriyle oluşan bir havuz. Kiralar zaten vatandaşın düpedüz cebinden çıkacak. Üstüne de bütçeden pay aktarılacak. Başbakan, başkanlık ettiği toplantılarda bunları öğrenmemiş olamaz. O halde çıkıp “cebinizden beş kuruş çıkmayacak” diyemez.
Sözün özü, bize yalan söylemeyiniz! (ÖE/HK)