Danslı, öykülü, sevgili bir gün bugün.
Bugün hepinizin bildiği üzere sevgililer günü, bazılarınızın bildiği üzere dünya öykü günü ve yine bazılarınızın bileceği üzere "bir milyar yükseliş" etkinliği gerçekleşecek.
Dolayısıyla bugün bazılarımız dans edecek, hoplayıp zıplayacak çünkü dünyanın her yerinde gerçekleştirilen bir aktivite "bir milyar yükseliş".
"Dans edemediğimiz devrim, devrim (bizim) değildir" diyordu Emma Goldman; Mehmet Said Aydın da "dans edemediğim bir devrim var orda bir yerde, neresiyse orası," diye ekliyor...
Biz kadınlar da cevaben devrim gibi eylem yapacağız bugün, dans ederek.
Her yer "orası" olacak.
Eğer yakınlarda bir yelerdeyseniz gidip devrimimize eşlik etmeniz önerimdir. Yakınlarda değilseniz ve bir şeyler elinizi ayağınızı bağlamıyorsa gene gidin derim; gidin bir eyleme katılın, biraz eğlenin ve kadına karşı şiddete "dur" deyin. Hem dans etmiş olur birazcık da kalori tüketmiş olursunuz.
Gerçi bizim eylemlerimiz genelde bir koşuşturma kovalamaca ile bittiğinden bunun bir dans etme eylemi oluşu özel bir öneme sahip değil. Hem belki iç işleri yeni bakanımız da asayişi sağlamak adına önlem aldırır (!) önce dans, sonra koşu çifte aktivite bile yapmış olursunuz. Fena mı?
Üçüncü seçeneğiniz ise saat 13'te ayağa kalkıp kapı gıcırtısıyla, reklam cıngılıyla, radyo ya da müzik çalarınızdan dinlediğiniz sesle o da olmadı kötü sesinizle söyleyeceğiniz bir şarkıyla dans etmek. Nerede olduğunuz da önemli değil. Yeter ki dans edin! Hatta böylece eylemi sokaktan iş yerine, evlere taşımış olursunuz eylemden asıl ders alması gereken 1. Kişiler ders alır misal patron, koca, sevgili, abi.
Yalnız biraz dikkatli olun kadına yönelik şiddete dikkat çekmek isterken şiddete maruz kalmayın. Öfkeli bir patron ya da eş "durup dururken bu ne dansı böyle" diyerek gövde gösterisi yapmasın size.
Bugün ayrıca edebiyat severleri ilgilendiren bir gün; Dünya Öykü Günü.
Gerçi edebiyat sevmeseniz de çevrenizde edebiyatla ilgilenen okuyan yazan nice kişiler vardır. Bugün gidin bir öykü kitabı alın. Kendinize ya da bir başkasına. Dünya Öykü Günü'nde bir öykü okuyun, okutun. Hatta sadece öykü yazan ve dolayısıyla romancılar kadar para kazanamayan yazarlarımızdan birinin öykü kitabını alın. En azından ben öyle yapacağım. Yaşayan ve 2012'de kitabı yayımlananlar arasından yaptığım seçimde hayatımdaki iki kişiye alacağım iki kitap ise şunlar;
Ahmet Büke / Cazibe İstasyonu (Can Yayınları)
Mahir Ünsal Eriş / Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde (İletişim)
Son olarak ekleyeceğim bazılarının en önemli etkinliği olacak, sevgililer günü. Bu etkinlik de bize sevgili kapitalizm tarafından hediye edilmiş olup, zoraki hediyeleşmeye götüren türden.
Hediye ya da gün bağlamında çok da cümle kurmaya gerek yok ancak dün size şiddet uygulayan adamın bugün verdiği hediyeye kanmamak gerek. Ya da "seni seviyorum ulen", "seven kıskanır", "aşk şiddettir" diyen adamlardan alacağınız hediye ya da çiçek bugün sizi mutlu edecek olsa bile yarın hiçbir anlam ifade etmeyecek.
Böyle bir sevgilisi ya da eşi olanlara da naçizane önerim kendinize bir iyilik yapın; terk edin onu!
Siz karşı olsanız da bu etkinlik kapsamında alınan hediyeler ya da söylenen güzel sözler için de efendi olun, kibar olun derim. Açıklamalara girişip karşınızdaki kişiyi pişman etmeyin. Belki sizi yeterince tanımıyordur. Tanıması için ona bir şans verin. (Güzin Abla'yı hatırlayanlara selam)
Öyleyse Penguen'in deyimiyle "ağzını burnunu kırarım bebişim" diyen adamlardan uzak, çalgılı çengili, danslı ve öykülü bir gün olsun bu gün. (SK/HK)