Yaklaşık 8-10 yıl kadar önceydi! Ege’nin yukarı şehirlerinden Çanakkale çeperlerinden başlayıp Akdeniz’in batı uçlarına kadar sahil boyu uzunca bir tur yapmıştım yaz boyu.
Hemen bütün yerleşkelerde festivaller, kitap imza günleri, yaz şenlikleri almış başını gidiyordu.
Çok da ilgi vardı fark ettiğim kadarıyla.
Ama bütün o hengame içinde sanki eksik bir şeyler vardı. Sonradan fark ettim!
İlanlarda, panolarda dillendirilen davetli onlarca sanatçı, yazar içinde “bizim yaka”dan bir tek “Allah’ın kulu” yoktu.
Niye yoktu ki, sahi!
O zaman ciddi ciddi düşünmüştüm. Çevremdeki bir kaç dostla da konuşmuştum bu tuhaf hâli.
Bu programları yapanlar da üstelik sosyal demokrat CHP’li belediyelerdi.
Sürekli “kardeşlik” tiratları dillendirenlerdi.
Geçmişten bu hâli yazının girişine koymama sebep şu oldu.
Datça Belediyesi temmuz sonu itibariyle “Kitap Günleri” programlamış.
Dokuz gün süreyle (20-29 temmuz) 24 yazarı davet ettiklerini ilanda belirtmiş.
Şöyle bir baktım. İçlerinde yakın dostlarım olan değerli yazar arkadaşlarım da var.
Tuhaf olan, tuhaflığın devamında ısrarın hikâyesi şuydu ki!
Yine “bizim yaka”dan kimsecikler yoktu!
Hep yoktu...
Ve hâlâ yoktu...
Oysa!
Şöyle bir hafızayı geriye endeksleyip yokladığımızda; 2000-2010 yılları arasında Diyarbakır’da, hem sade Diyarbakır’da değil; Van, Batman, Hakkari gibi bölgenin diğer kentlerinde düzenlenen festivaller, edebiyat günlerinde çok yazar, sanatçı konuk olmuştu bölgeye; şehre / şehirlere...
Ki! Sadece o yıllarla sınırlı değil, şimdilerde de böyle. Bunca badireden hengameden geçmiş olunmasına rağmen yine davet ediliyorlar. İmzalar-söyleşiler gerçekleşiyor.
Şimdi şunu vurgulamak istiyorum.
Belki batıdaki belediyeler, kurumlar bu sesi / sitemi duymaz.
Varsın duymasın ne edim!
Acaba o programlara icabet eden ve bir zamanlar ve şimdi de bizim yakanın konukları olan dost yazarlar bu sitemi dillendirirler mi!
Belki... (ŞD/AS)