Zordur çocukların söylediklerini aktarmak. Bunun sebebi çocukların söylediklerinin anlaşılır olmaması değildir. Bunun sebebi yetişkinlerin çocukların söylediklerine gayriciddilik atfedip alaycı bir tonla gülümseme alışkanlıkları ya da “Bunu kesin yetişkinler söyletmiştir” ezberiyle söylenilenlere kulak tıkamalarıdır. Boşuna uğraşıyorsun hissi verir. Ama yine de denemeli. Seçim öncesinde propaganda yapmakla itham edileceğimizi bilsek de denemeli.
Hem elçiye zeval olmaz! Cizre Botan'dan hepimize mesaj var: 30 yıldan fazladır yaşanan savaşa doğmuş, faili meçhul, kaybedilme, öldürülme, zorla yerinden edilme, işkence öyküleriyle büyümüş, henüz en çok 10 yıllık ömürlerine polis şiddetini, mahalle arkadaşlarının öldürülmelerini, en yakınlarının tutuklanmalarını, kendi evlerine ya da komşularına sabaha karşı maskeli polisler tarafından yapılan operasyonları sığdırmış bir grup çocuktan hepimize, onların deyimiyle "Türklere" mesaj var.
Diyorlar ki "Biz yeni bir yaşama uyanmak istiyoruz". Şaşırıyoruz. “Yeni yaşam” bir seçim sloganı değil mi diye geçiriyoruz içimizden. Merak ediyoruz ve soruyoruz: "Nedir ki yeni yaşam sizce, nasıl olur Cizre'de?"
"Polisin mahalledeki çocuklara saldırmadığı, çocukların ölmediği, dolayısıyla çocukların da polislere taş atmadığı, elektriklerin kesilmediği, operasyonların yapılmadığı, IŞİD'in olmadığı ve sabahları herkesin ‘Günaydın’ diyebildiği bir yaşam" yanıtını alıyoruz. “Sabahları herkesin ‘günaydın’ demesi” diye tekrar ediyoruz içimizden. Etkileniyoruz.
"Peki" diyoruz, soruyoruz "nasıl olacak bu yeni yaşam?"
Hiç ara vermeden emin bir tonla "HDP barajı aşarsa" yanıtını alıyoruz. Vazgeçmiyoruz "emin misiniz" diye sorarak devam ediyoruz. "Evet" diyorlar. "AKP iktidar oldukça çocukları öldürecek” diye ekliyorlar.
Bu kez duruyoruz, içimizden tekrar ediyoruz: AKP iktidar olursa çocuklar ölecek... Bu bir seçim sloganı mıydı? Yetişkinler mi ezberletmiş!? Bu sefer okuyuculara soralım: Emin misiniz?
"Peki" diyoruz ve soruyoruz “nasıl olacak bu baraj işi, nasıl aşılacak baraj?"
"Cizre tamam. İş sizde, Batı'da" diyorlar. "Türkler Kürtleri anlarsa, ayırımcılık yapmazsa ve oyunu HDP'ye verirse baraj aşılacak... Ama tabii AKP oylarda hile yapmazsa" diye de ekliyor ve oyumuza sahip çıkmamızı öneriyorlar.
Çocuklara atfedilen "irrasyonel varlıklar" tanımlamasının tam aksini kanıtlarcasına reel politikanın, siyasetin ayrıntısına bu kadar vakıf, pek çok rasyonel öneriye sahip bu çocuklar şimdi de 7 Haziran günü için buldukları "barışa gidecek yolu" bize gösteriyorlar.
Çocukların söyledikleri ardından hepimizin aklından benzer şeyler geçiyor: "AKP iktidarına bu şekilde devam ederse sadece Cizre'de değil, pek çok yerde çocuklar ölmeye devam edecek. Polis tarafından öldürülen yaşıtları Berkin Elvan hakkında film çeken başka çocukların da ifade özgürlüğü engellenecek. 2015 yılının mayıs ayında Çanakkale’de olduğu gibi ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ ifadesini kullanan çocukların yaptıkları filmler ise sakıncalı bulunarak diğer çocuklara izlettirilmeyecek...
Tıpkı Gezi Direnişi’nde, öncesi ve sonrasında da olduğu gibi çocuklar işkence ve kötü muameleye maruz kalmaya devam edecek. Çocukların cezaevlerinde yaşadıkları insanlıkdışı uygulamalar günbegün sıradanlaşacak. Pozantı’da yaşananlar münferit olarak değerlendirilmeye devam edilirken, infaz koruma memurlarından işkence gören çocuklar kamu malına zarar vermekten yargılanacak.
nca reklamı yapılan hava ambulansı 1,5 yaşındaki Muharrem’e ulaşamadığı gibi daha pek çok çocuğa ulaşamayacak, çocukların ölü bedenleri yakınlarının sırtında taşınacak. Ayaz bebek gibi başka bebekler yoksulluktan ölecek.
Okullarda fiziksel güvenlik sağlanmadığından yılda en az 20 çocuk ölmeye devam edecek. Çocuk işçiliği son 10 yılda azalmadığı gibi artacak ve çocuklar çok daha ağır koşullarda çalışacak. 13 yaşındaki Ahmet Yıldız gibi çocukların kurban gittikleri iş cinayetleri cezasız kalacak.
Çocuklara cinsel şiddete uğramamaları için etkili sistem kurmak yerine onlara yüksek sesle bağırmaları önerilecek... Din dersinden muaf olan çocuklar etiketlenmemek için muaf oldukları derste boş boş durmaya devam edecek...
Çocuklar herhangi bir hak ihlaline uğradıklarında Eskişehir'deki T. gibi başvurabilecek bir yer bulamayacak ve gidip kendisine tecavüz eden eniştesini öldürecek.
Çocukların söyledikleri gibi bizim aklımızdan geçenler de seçim sloganlarından farksız. Aklı evvellerden önce biz soralım: Hem AKP'den önce çocuklar ölmüyor muydu, sanki?
Bu sorunun cevabını 2006 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır'da vermişti: “Kadın da olsa çocuk da olsa fark etmez, gereği yapılacak.” O bunu söyledikten sonra bir hafta içinde polis şiddeti sebebiyle altı çocuk yaşamını kaybetti. Hatırlıyor musunuz?
Bizim raporlardan, haberlerden rakamlar olarak bildiklerimizi Cizre Botanlı çocuklar mahallelerinden, sokaklarından, yaşamlarından biliyor. Kurduğumuz cümleler seçim sloganı gibi ama onlar için de bizim de gerçek; hatta gerçeğin ta kendisi.
Neyse, dedik ya elçiye zeval olmaz. İnsan aklından geçenlere ise “geçme” diyemez. (EK/YY)