Mardin'den Samsun'a göç ederek fındık toplamada çalışan 11 yaşındaki Dijle, paket servis işçiliği yapan 13 yaşındaki E., Şırnak Cizre’de hurda toplayan 13 yaşındaki İbrahim, bir haftalık eğitimini tamamlamadan kazma kürekle ocakta çalıştırılan 18 yaşındaki Uğur, Gaziantep’te bulgur fabrikasında buğdayların kaynatıldığı silo başında çalışan 14 yaşındaki Ali, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde çobanlık yapan 14 yaşındaki Yasir, sokaktaki atık kağıtları toplayan 6 yaşındaki Yücel, İstanbul Pendik Oto Sanayi’de bulunan oto tamir atölyesinde çalışan 15 yaşındaki Enes, Adana'da inşaat işçiliği yapan 15 yaşındaki Barış...
2014 yılında iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden 61 çocuktan sadece birkaçı. Bu çocukların çalışmak zorunda bırakılmaları yetmiyor, bu çocuklar çalıştıkları yerlerde "öldürülüyor."
Çocuk işçiliği, iş cinayetleri... İçinden geçtiğimiz yoksulluk, silahlı çatışmalar, ırkçılık, ayrımcılık, eşitsizlikler döneminin, bu dünya düzeninin bir sonucu olarak can yakıcı boyutlarıyla karşımızda durmaya devam ediyor. İnsanlık karnesinden uzunca süredir silinmeyen bu başarısızlık doğru sorularla, doğru tartışmalarla etkili ve kalıcı çözümler üretilerek çözülmeyi bekliyor.
Türkiye'de de durum farklı değil. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1992’de Türkiye'de çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine yönelik programını başlattığında, o dönemde çalışan çocuk sayısının 1,5 milyon olduğu belirtilmişti.
ILO’nun programıyla birlikte ve özellikle sekiz yıllık zorunlu eğitimle, 2006’da çalışan çocuk sayısı yaklaşık bir milyona düştü.
Bu sözleşmenin imzalanmasından ve yasalaşmasından bu yana 22 yıl geçti. 22 yıl boyunca milyon dolarlar harcanarak çocuk işçiliğinin önlenmesi için pek çok bakanlık tarafından -tekrar söyleyelim- büyük otellerde süslü projeler gerçekleştirildi. Ancak konu hiçbir zaman etkili çözümleri sağlayacak gerçek sebepler üzerinden, yani varolan ekonomik sistem ile ekonomik ve sosyal haklar üzerinden tartışılmadı, ele alınmadı. Böyle olunca da işe yaramadı.
Rakamların dili
İşte, işe yaramadığını gösteren bazı rakamlar...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in 2014 yılında yanıtladığı bir soru önergesine göre, Türkiye’de 958 bin çocuk ücretli bir işte çalışıyor.
Gündem Çocuk Derneği Yaşam Hakkı 2014 Raporu'na göre ise 2014 yılında en az 61 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti.
DİSK-AR'ın 2014 yılında hazırladığı rapora göre de istihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 2006 yılında 6 milyon 540 bin iken 2012 yılı için bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bin oldu.
Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı da 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak 272 binden 445 bine yükseldi.
DİSK-AR'ın 2015 Raporu ise çocuk işçiliğinin gittikçe ağırlaşan boyutlarını ortaya koydu: Okula gitmeyen çocukların haftalık çalışma süresi 54 saat. Çalışmak zorunda bırakılan çocukların yüzde 3,4'ü yaralanmış ya da sakatlanmış durumda. Çocukların üçte birine işyerinde yemek verilmiyor. Yarısından çoğu ise 400 TL'nin altında çalışıyor.
Devletin niyeti
Son on yıla baktığımızda çocuk işçiliği konusunda Türkiye'deki başarısızlığın sebebi sadece eksik ve yanlış yapılanlar değil, piyasaya ucuz işgücü sunmayı hedefleyen ve çocuk işçiliğinin önünü açan bazı uygulamalar ve düzenlemeler, sadece çocukları değil herkesi etkileyen esnek güvencesiz çalıştırma, taşeron çalışmanın kural hale getirilmesi, denetimin ortadan kalkması: Yani devletin niyeti.
Önce 4+4+4 eğitim sistemi, ardından sanayi bölgelerinde açılan meslek liseleri, sonra da yönetmelikte yapılan değişiklikle çocukların ağır işlerde çalıştırılmasının mümkün olabilmesi. Buradan anlıyoruz ki Türkiye'de devletin niyeti çocuk işçiliği sorununu ortadan kaldırmak değil, aksine “piyasa”nın istediği elemanı “en ucuz şekilde piyasaya sunmak...”
Rakamlar bu kadar acıyken, son on yılda bir arpa boyu yol alınmamışken hatta gerilemenin olduğu çok açıkken, devlet sermaye ile işbirliği yaparak piyasaya en ucuz elemanı sunma niyetini yaşama geçirmeye başlamışken çocuk işçiliği meselesi gerçekten çözülebilir mi?
Üstelik de konu var olan küresel ekonomik sistemden bağımsız değilken... Var olan sistemin değişmesini mi bekleyeceğiz? Yoksa devletin sermaye ile yaptığı işbirliğinden vazgeçmesini mi? Yoksa olguları tekil durumlarla açıklamaya çalışarak ebeveynleri çocuklarını çalıştırmakla mı suçlayacağız?
Evet çocuk işçiliği; çocuğun insan hakları alanında oldukça karmaşık ve çok boyutlu bir sorun. Bu yüzden de bu konuda çalışanları umutsuz bırakabiliyor, onlara kendini güçsüz hissettirebiliyor. Yekpare ve kocaman bir sistemin içinde çıkışsızmışız gibi bırakabiliyor. Oysa değil...
Ne yapmalı?
Çocuk işçiliğine karşı dururken, gücümüzü fark edebilmek için çocuk hakları çabasında da nerede olduğumuzu ve hangi pozisyonda bulunduğumuzu anlamak işimize yarayabilir.
Türkiye'nin içinden geçtiği durum, onca ölüme, onca kayba, onca eşitsizliğe karşın bize, çocuklar açısından aslında umut verici şeyler söylüyor olabilir: Yıllardır çocuk hakları örgütlerinin görünür kılmaya çabaladığı çocukların yaşam hakkı ihlalleri Berkin Elvan’ın ardından sokağa çıkan milyonlarla birlikte, öyle görünür oldu ki Türkiye çocuklarını koruyamadığını, onların haklarını ihlal ettiğini ve onları öldürdüğünü fark etti.
Bu nedenle Soma Maden İşletmesi’nde yaşanan iş katliamında yaşamını yitiren Cemal Yıldız’ın 16 yaşında olma olasılığı, bakanı ve hükümeti o anda en çok tedirgin eden olay oldu.
Önce Gezi, şimdilerde ise barışa ve özgürlüğe ilişkin irade ile Türkiye'de de herkes için olduğu gibi çocuklar için de hiçbir şeyin aynı olmayacağı bir dönem başladı...
Bu süreci kaçırmadan, dünyanın halihazırdaki ekonomik sistemini de iyi çözümleyerek, geçilecek her aşamayı önceden belirleyerek ve ona göre stratejiler geliştirerek çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için çocuklarla birlikte, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, meslek örgütlerinin dayanışma içerisinde etkili çözümler üretmesinin tam vakti.
Yapılacak ilk şey de çocuk işçiliği meselesini görünür kılarak insan haklarına dayalı bütüncül bir çocuk politikası talebini örgütlemek.
O halde bugün, Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nde, yeni Meclis'e sorarak başlayalım: Taşeron çalıştırmalardan, güvencesizlikten, eğitimdeki eşitsizlikten başlayarak çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için etkili politikaların oluşturulmasına var mısınız? (EK/YY)