Çocukların ellerine idam ipi vermek çocuğa yönelik şiddettir. Kurgusu zaten hiyerarşik olan eğitim sisteminde, öğretmenin sadece öğretmen olduğu için sahip olduğu, elinde bulundurduğu iktidarını kötüye kullanmasıdır.
Ayrıca, o küçücük sınıfta, açıktan ya da gizliden fark etmez, çocukları “kendi arzu yahut istencine aykırı (…) biçimde davranmaya yönlendiren bir eylemdir." Yani 1969 yılında Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun tanımladığı şekliyle “aşağılayıcı muamele”dir.
Şüphesiz ki bu şiddetin, yaşadığımız günlerden, olan bitenden, yaşamanın değil ölmenin malzeme edildiği, hepimizin maruz kaldığı siyasi muameleden ayrı değerlendirmek mümkün değildir… Pek çok kişi yazdı, anlattı… Yazmalı, anlatmalı ve deşifre etmeliyiz… Yaşadığımız ya da tanık olduğumuz şiddetin, aşağılayıcı muamelenin deşifresi önemli. Ancak bu deşifreyi nerden yaptığımız da çok önemli. Şiddeti deşifre etmek fazladan bir “uyanık olmayı” gerektirir. Yeniden üretilmesin diye ince ince düşünmeyi…
Tüm bunları “bir de ben söyleyeyim” diye yazmıyorum. Kimilerimizin pek kolay atladığı bir şeyi hatırlatmak aslında meramım… Tekrar edelim: İki gündür sosyal medyada yaygınlaştırılan, bazı kişi ve kurumların hakkında suç duyurusunda bulunduğu, çocukların eline idam ipi veren öğretmenin çocuklara muamelesi şiddettir. Çocukları istismar etmesidir. Çocukların eline silah veren, idam ipi tutturan, asker selamı verdiren bir öğretmenin o sınıfta çocukların onurunu, insanlığını, varlıklarını nasıl incittiğini ne yazık ki hepimiz tahmin edebiliriz… Bu tahminin de temeli öyle boş değil: O sınıfları, o aynı şekilde durmaları, duvardaki köşeleri, o erkek öğretmenleri biliyoruz. En azından kendi 7 yaşımızdan!
Dolayısıyla şimdi hatırlayalım 7 yaşımızı. Öğretmeniniz size şiddet uygulasa, siz bunu kavramsal olarak tanımlamasanız bile hatta bunu hak ettiğinizi düşünseniz bile bırakın fiziksel incinmeyi, onurunuzun incinmesini yok edebilir miydiniz? Peki öğretmeniniz bir de size uyguladığı bu muamelenin fotoğrafını çektirse ve yaygınlaştırsa, neler hissederdiniz?
Bize “kötü” davranılmasının bazen en incitici tarafı bize “öyle” davranılmasından duyduğumuz utanç değil midir?
Bu öğretmenin uyguladığı şiddeti, çocukların onurunu incitici muameleyi mutlaka deşifre edelim. Yapalım ama bunu yaparken artık o fotoğrafları yaygınlaştırmayalım…
Düşünün: Varlığınızın her daim yok sayıldığı, sizi bolca “utandıran” okul sınıflarında, “erkek” öğretmeniniz, elinize “zorla” idam ipi tutturmuş olsa, siz bunun ne demek olduğunu henüz tam kavramsallaştıramamış olsanız bile bir aksilik, bir “kötülük” olduğunu derinden anlasanız ve buna karşı koyamamış olsanız… Bir de bu yaşadığınızın fotoğrafı üzerine -tıpkı okul gibi -hayatın hiyerarşik kurgusu açısından sadece sizden daha “güçlü” pozisyonda olanlar , yetişkinler yazsalar, çizseler… Sınıfta maruz kaldığınız hissin benzeri olur muydu acaba? (EK/YY)