İstanbul Tüyap kitap Fuarı buluşmamın bir akşamında Yaşar Kemal babanın pek kıymetli eşi Ayşe Semiha Baban ablamızın konuğuydum. O evde Yaşar babanın ruhu, nefesi, gür sesi hep olacak. Her gidişimde hissediyorum. O pencere kenarındaki tek kişilik koltuğu...
O gece dostlarla muhabbetin taamından sonra Ayşe ablanın armağanı Yüzler kitabını memlekete dönüş yolunda bir çırpıda okumuş oldum.
Abidin Dino baştan sona Yaşar Kemal ile sadece insan suretleri üzerine odaklanmış “Yüzler”* kitabında; yaşı doksanı aşmış trahomdan gözlerini yitirmiş, baston niyetine yanındaki altı, yedi yaşlarındaki kız çocuğundan destek alarak Adana çarşısında yürüyüp yanlarına gelen bir ha(l)k ozanına getirip sözü bağlar.
Yaşar Kemal sözü pekiştirerek onu çok iyi bildiğini ve adının da Serbesti olduğunu ekleyip; “Yüzünü hiç unutmadım, gülümsemesini de! Hayatım boyunca o gün bu gündür böylesine gülümseyen hiç bir kişiye rastlamadım. Ve o gülümsedikçe yanındaki küçük kız da gülümserdi. Saz da çalardı.” der.
Abidin Dino’nun “Gertrude Stein’in dizesini kıskandıracak ‘gül, bir güldür, bir Gül...’üne nazire yaparcasına bir gül ilahisi okuyordu” sözüne karşı “dur size Nesimi’nin o şiirini okuyayım” der Yaşar Kemal ve başlar ezberinden okumaya.
Adana çarşısındaki o tanıklığın tarihi 1941’dir ve iki usta tam yarım asır (51 yıl) sonra bu muhabbeti yaparlar. Ve sonra Yüzler kitabına malzeme olur.
“Bugün ben pirime vardım / Pirin Cemali güldür gül / Oturmuş taht makamına / Taht-ı revanı güldür gül
Gülden terazi tartarlar / Gülü gül ile tartarlar / Gül ile gül satarlar / Çarşısı pazarı güldür gül
Toprağı gül taşı da gül / Kurusu gül yaşı da da gül / Has bahçenin de içinde / Servi revanı güldür gül
Gülden değirmeni döner / Onun ile gül döverler / Akar arkı çarkı döner / Bendi pınarı güldür gül
Gel ha Seyit Nesimi / Hakkın nefesi güldür gül / Şu öten garip bülbülün / Derdi figanı güldür gül”
Bugün Yaşar Kemal ile Abidin Dino’nun Yüzler’de sözünü ettikleri o ozan Serbesti gibi bir yüzün, o çocuk naifliğindeki yüzün sahibi Ahmet Kaya’nın öte yakaya göçüşünün seneyi devriyesi.
O hep hüzünle yoğrulu ama çocuk masumiyeti ile bakan ve şarkı söyleyen adamın henüz 43’ündeyken yurdundan uzak ve soğuk diyarlarda ardından veda şarkıları bırakıp giden adamın ölüm yıldönümü.
İyisi mi o Müjgan’ı söylerken onun yüzüne bakmak...
Osmanlı’da bir söz var;
“Bunlar, onlar ki gelip gittiler / Gelûben iş bu cihanda n’ittiler...”
Bunca kötülüğü insan kısmına reva görenlerin o vefakâr ve cefakâr yüz(ler)e bakacak yüzleri hiç olmadı. Bundan sonra da olmayacak... (ŞD/AS)
*Yüzler, Abidin Dino-Yaşar Kemal,Sel yayıncılık, 2013 İstanbul.