“Hatırlatmak ve bir kez daha söylemek istiyoruz: Deniz’in ölümü önlenebilirdi. Onu evsiz bırakan, hastanelerden geri gönderen, sığınma evlerinden geri çeviren tüm kurum, kuruluşlar ve kişiler onun ölümünden sorumludur!
“Deniz’in ölümünün de gösterdiği gibi evsizlik, yoksulluk, barınma, sağlık haklarına erişim translar için hayati problemlerdir. Arkadaşımızın anısına sahip çıkıyoruz. Deniz için buradayız ve onun için yas tutuyoruz.”
İris Mozalar, İnsan Hakları Derneği’nden bugün böyle seslendi. Tepkisi, 11 Şubat Cumartesi günü Cihangir’de trans kadın Deniz’in donarak ölmesiyle ilgili olarak yaşanan hak ihlalleri.
“Sistematik eşitsizlik"
İstanbul Trans Onur Haftası’nın İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın açıklamasında ilk olarak LGBTİ+ aktivisti Mozalar konuştu. Şunları söyledi:
“Evsiz, sağlık sorunları yaşayan, yaşlanmış translar için ne Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ne de bu alanda çalışan örgütler doğrudan bir çözüm üretiyor.
“Translar ne bakım evlerinde ne sığınma evlerinde ne hastanelerde ne de sokaklarda varolabiliyor. Devlet ihtiyacı olan translara alan açmamakla kalmıyor, transların kendilerine açtıkları güvenli alanları, evleri de bir bir yok ediyor. Trans kadınların evleri mühürleniyor. Kendi evlerine aylarca, yıllarca giremiyorlar. Yoksul, sağlık sorunları olan translar ise daha da büyük zorluklarla karşılaşıyor. Bizler daha da yalnızlaştırılıyoruz.
"Sistematik eşitsizliklere ve yoksulluğa karşı çözümleri de üretme sorumluluğu üstümüze bırakılıyor. Tekrarlıyoruz: Deniz’in ölümü sistematik ve politik süreçlerin bir sonucudur. Bu ülkede translar, en temel haklardan [olan ]barınma ve sağlığa erişimden yoksun bırakılmaktadır.
“Deniz’in ölümü tek başına münferit bir trans ölümü değildir! Bizler sorumluları biliyoruz. Deniz'i öldüren şey: devletin sistematik yok sayışları, kronik hale gelmiş nefret siyasetidir.
"Deniz'i öldüren şey: hükümetin, transları kentlerden ve kırlardan kovan rant amaçlı kentsel dönüşüm süreçleri ve transları yalnızlaştırma çabalarıdır. Ama bizler tüm bunlara rağmen buradayız, örgütleniyoruz, güçleniyoruz. Bir arkadaşımızın daha ölümüne, nefret ve yalnızlaştırma politikasının yaratacağı bir cinayete, [ölüme], intihara daha tahammülümüz yok.
“Türkiye, Kürdistan ve Suriye’de 6 Şubat’ta gerçekleşen depremde ihmal ve para hırsından ötürü ölen halkları anıyoruz; devletin afet yönetimindeki hazırsızlığını üzülerek takip ediyoruz. Yaralananlarla kendi politik değerlerimiz çerçevesinde uzun süreli dayanışma göstereceğimizi duyuruyoruz. Deprem gibi afetlerde [başta ]translar( başta kelimesi biraz deneyim önceliyor gibi çıkartsak mı? olmak üzere LGBTİ+’lar, mülteciler, engelliler, toplumsal olarak eşitsizliğe maruz kalmış gruplar daha fazla etkileniyor
“Devlet eliyle yaratılan nefreti körükleyen ayrıştırıcı, lgbti+ fobik, ırkçı, kadın düşmanı ve sağlamcı politikalar sebebiyle afet ortasında dahi hem hayatta kalma hem de varoluş mücadelesi vermek zorunda kalıyoruz.
‘Endişeliyiz’
“Deprem insanları eşitlemiyor, aksine varolan eşitsizlikleri derinleştirip daha da görünür kılıyor. Depremden etkilenmiş transların özel sağlık ihtiyaçlarının karşılanmadığını, HIV ile yaşayan LGBTİ+'ların ilaçlarına erişemediğini, hatta toplu çadır alanlarına alınmadığını biliyoruz. Afet ortamında LGBTİ+’ların sağlık ihtiyaçlarını kim karşılayacak?
“LGBTİ+'lar için güvenli alanlarını kim nasıl kuracak? Hedef göstermelere karşı onları kim koruyacak? Bu soruları soruyoruz çünkü depremin daha da görünür kıldığı problemlerimiz hakkında endişeliyiz.”
Yoleri: Deniz’in sürecinin takipçisi olacağız
Açıklamada daha sonra İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, şunları söyledi:
“Türkiye’deki ayrımcı, tekçi politikalar bir sistem sorunuç Dolayısıyla makbul olmayan her vatandaşa yönelik bir nefret görüyoruz. LGBT yurttaşlara yönelik çok sayıda başvuru geliyor. Bizler ayrımcı politikaların önlenmesini istiyoruz. Herkes farklı eşit sloganını yineliyoruz.
“Ayrımcı politikaların sona erdirilmesi için mücadele edeceğiz. Daha fazla dayanışmaya ihtiyaç var. Daha fazla birlikte olmaya ihtiyaç var. Bu hem insanı hem de politik boyutta böyle. Devletin herkese eşit sağlaması gereken imkanları Deniz’den esirgiyor olması, kabul edilemez. Deniz’in sürecinin takipçisi olacağız.”
Yediveren: Devlet kurumlarının örgütlü nefretinin sonucu
SPoD LGBTİ+’dan Oğulcan Yediveren de şunları söyledi: Yaşam hakkı ihlal edildi Deniz’in. Transların Türkiye’de yaşadığı tüm sorunların Deniz’de görüldüğünü gördük. Kendisi de hak bilinci taşıyan bir arkadaşımızdı.
"Bundan sonra da devlete çağrı yapmaya devam edeceğiz. Ben bunun sadece bir ihmal be kayıtsızlık olduğunu düşünmüyorum. Burada hem devletin hem de devlet kurumlarının burada sorumluluğu var. Devlet kurumlarının örgütlü nefretinin sonucu. Biz her alanda mücadelemizi sürdüreceğiz."
(EMK/HS)