“Biz onun için çok çabaladık, derneklere ulaşmaya çalıştık, sesini duymadılar. Cihangir’in göbeğinde bir trans kadın soğuktan öldü. Bu ne sessizlik? Demek ki Deniz ötekinin de ötekisiydi kimsenin, LGBTİ+ derneklerinin dahi umurunda olmadı Deniz. Çok üzgünüz.”
Adı Dilan, son altı aydır dayanışma gösterdiği, ekmeğini, sigarasını paylaştığı “o benim arkadaşımdı” dediği trans kadın Deniz’i kaybetti.
Yaklaşık beş yıldır İstanbul’da sokakta yaşayan Deniz, böbrek yetmezliği hastalığı ile mücadele ediyordu. Bilindiği kadarıyla son yedi aydır da Cihangir’de hayata tutunmaya çalışıyordu.
Deniz, 11 Şubat Cumartesi günü İstanbul Cihangir’de ölü olarak bulundu. Arkadaşlarının polisten aldığı bilgiye göre Deniz, donarak öldü.
Ölüsüne de ayrımcılık yapıldı
Sadece yaşarken değil öldüğünde de transfobi ile karşılaştı Deniz. Arkadaşlarından Zeynep’in verdiği bilge göre, polis ondan söz ederken transfobik ayrımcı cümleler kullandı, ölümünü “trans işte öldü kurtardı” diye duyurdu. Kimliğinde yazan ismini söyledi* polis, ayrımcılık yapmak istedi, "Erkekti" vurgusu yaptı.
Cihangir’de sokakta onunla diyalog kuranlar, onunla arkadaşlık edenler çok üzgün ve tek sorumlunun erkek kimliği olduğu için onu almayan kadın misafirhaneleri, devlet kurumları, sistem değil, onun “ötekininin ötekisi” haline dönüştüren herkes olduğu görüşünde.
Arkadaşları Dilan ve Zeynep, hem Deniz’i anlattı, hem de herkese seslendi: “50 kiloluk Deniz’i bir hayata sığdıramadık. Köpek Parkı’nda Kedi Kulübesinde yaşıyordu Deniz. LGBTİ+ dayanışması sadece Onur Yürüyüşünde mi akla gelecek?”
“Hiçbir talebi yoktu, sadece var olmak istiyordu”
Dilan anlatıyor:
“Cihangir Parkı’ndaki çeşmenin yanında oturuyordu elinde köpeği vardı. İlk öyle gördüm onu. Köpeğini hiç bırakmıyordu.
“Direkt aç mısın diye sormamak için, ‘biz yemek yiyeceğiz, sana da alalım mı?’ dedik. Öyle başladı arkadaşlığımız. Sonrasında da battaniye, kıyafet, ne kadar destek olabilyorsak o kadar olmaya çalıştık. “Asla bir şey istemezdi, bazen sigara isterdi ama ‘borç’ derdi. Hep geri ödeyeceğini söylerdi.
“Zaman içinde hastalandı. Havalar soğudukça o da gözümüzün önünde daha da hastalanmaya erimeye başladı.
“Ne yapsak olmuyordu? Eve götüremiyorduk, gelmiyordu. Otellere yerleştiremiyordu. Erkeklerden çok korkuyordu. Biliyorduk defalarca tecavüz etmişlerdi Deniz’e. Bazen bunları anlatıyordu.
“Kimseye güvenemiyordu. Bir kere kıyafet için yanına yaklaştım, ilk günlerdeydi bu, yanına yaklaşmama izin vermedi, bana güvenmiyordu. Ben yakın bir mesafeye çantayı bıraktım oradan geldi, aldı.
“Onun için aklınıza gelebilecek bütün LGBTİ+ derneklerini aradım. Kimi ‘psikolojik destek’ verelim dedi, bir başkası ‘hastaneye yatırın ayrımcılık yaşarsa avukat yollayalım’
“Yok oysa sadece barınma ihtiyacı vardı. Hiçbir dernek ona güvenli bir yaşam alanı sağlamadı. Bunu teklif eden olmadı. Transların en büyük sorunu barınma sorunu bunu en somut haliyle yaşadı Deniz.
“Bizim desteklerimizi dahi çok çekinerek alıyordu, utanıyordu, sokakta yaşayan çok insan gördüm fakat Deniz, çok naif, nazik ve utangaçtı. Hep bizi düşünüyordu her destekte bizi zor duruma soktuğunu düşünüyordu. Çok üzgünüm.
“Cihangir’in orta göbeğinde bir insan donarak öldü hiç kimse de bir şey yapmadı. Oraya buraya yardım ediyoruz ama gözümüzün önündeki bir transı görmedik. Çok direndi yaşamak için. Ama yok biz yaşatamadık.
“Deniz’i tanıyan başka trans arkadaşları da bir yardım çağrısı yapmış fakat kimsenin umurunda olmadı. Translarla eşitlik gününde sahneye ünlü insanları çıkarıp oraya destek oluyorlar, fakat Deniz gibi insanlara destek olmuyorlar.
“Kedi evi içinde öldü Deniz, çok üzgünüm. Biz de yetersiz kaldık. Daha çoğunu yapabilirdik demek ki yapamadık.
“Olay yeri inceleme ekipleri de transfobi yaptı”
Zeynep anlatıyor:
“Olay yeri inceleme geldi soruyorlar ne oldu trans gitti öldü kurtuldu diyorlar ölüye bile ayrımcılık yapıyorlar sen bana ne sunuyorsun bu ayrımcılık yanında? Yaşamak için çok direndi
“Hepimiz çok üzgünüz. Son dönemde iyice zayıflamıştı, adım atamıyordu. Bir kere sakalı çıkmıştı, ‘Sakalım çıktı suratıma bakma’ derdi. Erkeklerden çok zarar gördüğünü anlamıştım. Defalarca tecavüz etmişlerdi ona. Ona verdiğimiz kıyafetler, yiyecekleri bile çalıyorlardı.
“O kadar hastalanmıştı ki son dönemde kendisini asla koruyamıyordu, hareket edecek hali kalmamıştı. Defalarca yardım istedik, kimse bir şey yapmadı. Hepimiz sorumluyuz.”
Haberin yazıldığı saatlerde ailesinin Deniz’in cenazesini alacağını öğrendik. İki arkadaşı da “en azından kimsesizler mezarlığına gömülmeyecek” dedi.
(EMK)
*İsmi özellikle yazmadık.