Bir otel görevlisiyle gazetecinin kaldığı odanın kapısını çalan iki polis memuru, "Hakkınızda tutuklama emri var" diyerek Övür'dan kendileriyle karakola gelmesini istediler.
Aylar önceki beraat kararı Emniyette yok
"Ben gazeteciyim, sabah 09.00'da karakola gelip ne olduğunu öğrensem öyle ifade versem olmaz mı?" diye soran gazeteciyi bir polis memuru, "Siz 04.00'te gelmediğimize şükredin" diye tersledi.
Polis otosuyla Esat Karakolu'na götürülen gazeteci Övür, üzerindeki eşyalar tutanağa geçirildikten sonra, Adli Tıp Kurumu'na götürüldü.
Karakola döndükten sonra bu kez Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürülen Övür, yıllar önce Kanal 6'nın genel yayın müdürü iken bir habere açılan hakaret davası kapsamında arandığını öğrendi.
Bu davanın aylar önce beraatla sonuçlandığını köşesinde yazan Övür, sorunun kararın Adliyeden polise ulaşamamış olmasından kaynaklandığını, üç yıldır Sabah gazetesinde çalışmasına ve adresinin sabit olmasına rağmen kendisine ulaşılmamış olmasına şaşırdığını yazdı.
Saat 10.00'da serbest bırakılan Övür, köşesinde soruyor : "Arandığımı bilen devlet, neden beraat ettiğimi bilmiyor? İnsan özgürlüğüne verilen değer bu mudur? Şimdi ben, özgürlüğümü 5 saatliğine kimin çaldığını merak ediyorum..."
Beş gazeteciye daha benzer gözaltı
Mahmut Övür gibi, daha önce de "Cumhuriyet" Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Tempo dergisi muhabiri Hatice Seçkin Akuğur, karikatürist Doğan Güzel, "Özgür Gündem" gazetesi yazı işleri müdürü Işık Yurtçu, "Yeni Evrensel" gazetesi yazarı Kamil Tekin Sürek, benzer gerekçelerle gözaltında tutulmuştu.
Haksız gözaltıdan dava açan gazeteci Akuğur, karakol polislerini mahkum ettirmişti. (EÖ)