Arkadaşımız Celal Başlangıç'ın gözaltına alındığını duyunca aklımdan "Eyvah, bir ifade özgürlüğü davasında habersiz şekilde ceza almıştır" diye geçti.
Hayır öyle değil! Konuyla ilgili gazete haberini okuyunca "karşılıksız çek verme"den gözaltında bulunduğunu öğrendim.
Hazar'da habercilik atölyesinde gözaltı
17 Ağustos'ta IPS İletişim Vakfı ve Press Now'un Hazar Gölü'nde düzenlediği habercilik atölyesi'ne katılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Diyarbakır muhabiri Mehmet Cevizci, sabaha karşı saat 05.00'te toplantının düzenlendiği Mavi Göl oteline gelen Jandarma tarafından gözaltına alınmıştı.
Cevizci, 2005'te katıldığı "toplumsal çeteleşmeye ve fuhuşa karşı" düzenlenen bir eylemde açılan "Amed Onurdur, Onuruna Sahip Çık" pankartı nedeniyle çıkan olaylarda gözaltına alınmış, hakkında dava açılmış. Gözaltı nedeni olarak o davada eksik ifade vermesi gösterilmiş.
Otelde gözaltı polisin kolayına geliyor
Zaten çok geçmeden de gazetecinin tutuklandığını avukatı Barış Yavuz açıklayacaktı. İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi, "karşılıksız çek verme"den açılan davadan, "ödenmiş parayla ilgili şikayet geri çekilmesi unutulunca" Başlangıç'ın tutuklanmasına karar vermiş..
Sonuçta şikayet geri alınınca da gazeteci dün (24 Eylül) Diyarbakır Cezaevi'nden serbest kaldı. Dikkatimi çeken nokta şu: Başlangıç, başka bir vesileyle değil Musa Anter ve Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri törenine katılmak için Diyarbakır'a gittiği sırada gözaltına alınıyor.
Tuhaf, bu gazeteciler de pek de yaşadıkları yerlerde değil, gittikleri başka yerlerde daima böyle durumlarla karşılaşıyorlar! Oysa, çek, senet, borç, harç....neyse, her zaman yaşadığımız yerde bu işlerin hallolması gerekmez mi?
Övür'ü de polis Ankara'daki otelde buldu
Hayır, bir şehir dışına çıkarsınız. Sabahın köründe otel odanızın kapısı sert şekilde çalınır. Uykuya aç halde, gözaltına alındığınız söylenir.Hani ilginç geldi bana!
Tarih 1 Şubat 2006. Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün yolu Ankara'ya düşüyor. Polis, yıllar önce Kanal 6'nın genel yayın müdürü iken yargılandığı bir "hakaret" davasından beraat etmesine rağmen Övür'ü arıyor.
Bula bula nerede buluyorlar gazeteci tahmin edersiniz? Bir otelde, sabahın beş buçuğunda."Hakkınızda tutuklama kararı var" denilen gazeteci, ısrarla o saatte karakola götürülüyor ve sorun Esat Karakolu'nda hallediliyor.
Gazeteciler rahat yakalanır!
İlginç olan sadece gazetecilerin polisi karşılarında buldukları yer değil, gerekçeler de önemli. Son altı yıla bir göz atıldığında aranmadıkları ve basın davalarından beraat ettikleri halde aranıyorlarmış gibi gözaltına alınan gazetecilerin sayısı az değil.
Mahmut Övür gibi, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Tempo dergisi muhabiri Hatice Seçkin Akuğur, karikatürist Doğan Güzel, Özgür Gündem gazetesi yazı işleri müdürü Işık Yurtçu, Yeni Evrensel gazetesi yazarı Kamil Tekin Sürek ve Sokak dergisi yazı işleri müdürü Hatice Ödemiş bu davalarla ilgili Adliye-Emniyet arasındaki ilişkinin kopukluğundan kaynaklanan nedenlerle çeşitli sürelerle karakollarda tutuldular.
Demem o ki, hukukun hangi şartlarda olursa olsun "kayıtsız şartsız" gazetecilere karşı uygulanmasına hayranım! Onca işkenceci ve hırsızsın "adresi meçhul" kaldığı ülkemizde, geceleri otellerdeki gazeteci avı adalet adına umut veriyor! (EÖ/NZ)