Yüzyıllardır bağcılık ve şarapçılılık kültürünün yoğun olduğu önemli coğrafyalardan Tekirdağ Şarköy’de, 2000’li yılların başında 40’ın üzerinde olan şarap üretimi yapan işletme sayısı günümüzde iktidarın politikalarıyla 10’un altına düştü.
Şaraplık üzüm üretimi günden güne azalırken, Şarköylü işletmeciler Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 1 Ocak 2024’te yürürlüğe girmesi planlanan tebliğ taslağı nedeniyle yeni bir sorunla karşı karşıya.
Şarköy’ün köklü bağcılık ve şarap üreticilerinden uluslararası ödüllü Melen Şarapçılık’ın işletme sahibi Cem Çetintaş, tebliğin Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli şarap üretimi yapan tüm işletmeleri yok olma tehdidi altına soktuğunu söyledi.
Tarım Orman Bakanlığı; “Tütün, Tütün Mamülleri, Makaron, Yaprak Sigara Kağıdı, Sigara Filtresi, Alkol ve Alkollü İçkilerin Üretim ve/veya Ticareti Faaliyetlerinde Bulunanlardan Teminat Alınması” başlığıyla bir tebliğ taslağı hazırladı. 1 Ocak 2024’te yürürlüğe girmesi beklenen tebliği ile;
- Fermente alkollü içki ana kategorisinde toplam 20 bin litre ve altında yıllık kapasitesi olanlardan 5 milyon TL,
- 20 bin litre üzeri ile 300 bin litre ve altında yıllık kapasitesi olanlardan 10 milyon TL
- 300 bin litre üzeri yıllık kapasitesi olanlardan 30 milyon TL
- Distile alkollü içki ana kategorisinde yıllık kapasiteye bakılmaksızın 50 milyon TL
teminat alınacağı bildirdi. Ayrıca bu miktarlar her sene yeniden belirlenecek ve bu koşuları karşılamayan üreticilerin üretim izinleri iptal edilecek.
“Alkollü içki üretimine ağır bir darbe”
Butik üretim yapan Çetintaş, tebliğin piyasadaki yüksek sermayeli yabancı şirketlerin lehine olduğunu, tekelleşme yaratacağını ve ithalatçıya yarayacağını belirterek, “Üzüm üreticileri ve bağdan geçimini sağlayan çiftçi tekelleşmeye bağlı olarak ürününü düşük fiyatla satmak zorunda kalacak. Belki de zarar edecek” dedi.
Çetintaş, sözlerine şöyle devam etti:
Gerçek ve tüzel kişilerden alınan teminatlar, süresinde ödenmeyen idari para cezaları, vergi dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu borçları alınan teminatın yüzde 2’sini geçmesi halinde Bakanlık Merkez Saymanlık Müdürlüğünce paraya çevrilerek ilgili idareye gönderilecek.
Bu tebliğ, Türkiye’de alkollü içki üretimine ağır bir darbedir ve yürürlüğe girmesi halinde pek çok firma üretimini sürdürememe tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Halihazırda alkollü içki üreticileri, bandrol olmaksızın üretim yapamıyor ve sadece vergi borcu olmayanlar bandrol alabiliyor. Yeni tebliğ buna ek olarak, borcu olmaksızın ileride oluşabilecek amme alacakları ile ilgili teminat vermeleri, amme borcunun teminatın yüzde 2’sini geçmesi halinde bozdurularak paraya çevrileceğini ve eksilen teminat tamamlanmadan üretime devam edilemeyeceğini bildiriyor.
Tarım Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi üretim izin belgesi verdiği 188 şarap üreticisi var. Bunların önemli bir kısmı 300 bin litre ve üzerinde üretim kapasitesine sahip. Bu üreticilerden 30 milyon TL teminat istenmesi, bankaların bugünkü piyasa koşullarında bu miktarın 2-3 katı kefalet istedikleri göz önüne alındığında orantısız bir miktar olarak karşımıza çıkıyor.
300 bin litre ile 1.5 milyon veya 30 milyon litre üretim kapasitesine sahip firmalardan aynı oranda teminat istenmesi haksız rekabet koşulları yaratıyor. Bu durum anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı. Bu tebliğin yürürlüğe girmesi, piyasanın yüksek sermaye / yabancı sermaye lehine tekelleşmesi anlamına geliyor.
"Tebliğle üretim değil ithalat desteklenmiş olacak"
Çetintaş ayrıca, söz konusu tebliğ ile ithalatçı firmalara da teminat yükümlülüğü getirildiğini söyledi. “Bu da bir başka haksız rekabet durumu yaratıyor” diyen Çetintaş, “Yerli üretici, bağ ve fabrikaya ciddi bir yatırım yapıp, istihdam sağladıktan sonra 30 milyon TL gibi bir bedeli de sermayesinden çıkarmak zorunda kalacak. Ülkeye bu yatırımları yapmayan, sermaye bağlamayan ithalatçı firmalardan da aynı oranda teminat göstermeleri bekleniyor ki bu ülkesine yatırım yapan, istihdam sağlayan sanayicinin cezalandırılması demek” diye konuştu.
2021’de 2.3 milyon litre seviyesinde olan şarap ihracatının 2022’de 3.6 milyon litre seviyesine çıktığını belirten Çetintaş, yerli üreticinin yaptıkları yatırımlarla her geçen yıl ihracatı artırmaya çalıştığını kaydetti.
“Bu tebliğ haksız bir rekabet yaratacak ve sektörde ithalatın yerli üretim aleyhine artmasına olanak sağlayacak” diyen Çetintaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
Oysa Osmanlı İmparatorluğu’ndan itibaren bu sektör vergisiyle, yarattığı katma değerle ülke ekonomisine önemli bir kaynak sağlıyor. Bu nedenle Cumhuriyet'in ilk yıllarında sektör yerlileştirilmeye çalışıldı. Yabancı sermaye tekelinden ve kapitülasyonların etkisinden kurtarılarak desteklendi. Türkiye’deki üreticiler, devletlerinden aldıkları desteklerle ellerindeki şarabı ihraç etme olanağına sahiptir.
Avrupa’da pandemi sonrası turizm hareketinin azalması sebebiyle şarap tüketimi de azaldı. Birçok firmanın ürünleri depolarda kaldı. Bu konuda hükümetler devreye girdi, üreticilere litre başı destek vererek sektörü ayakta tutmaya çalıştı.
Aynı pandemi koşullarından geçen Türkiye’nin şarap üreticileri ise herhangi bir destek alamadıkları gibi 2023’te ülkeye giren ithal şarapla da rekabet etmek durumunda kaldı. Şimdi bu tebliğ ile ithalat daha da desteklenmiş olacak.
"En azından 1-2 yıl önce bildirilmeliydi"
Tebliğin kısa bir sürede yürürlüğe girmesini de eleştiren Çetintaş, "Üreticiler bu durumda teminat koşullarını sağlayamayacak. Birkaç ay önce aldıkları, işleyip depoladıkları ve satışa hazırladıkları ürünleri ne yapacaklar? Üretim izinlerinin iptal olması durumunda ellerindeki ürünler ne olacak?” diye sordu ve ekledi: “Piyasada faaliyet gösteren firmaları köklü bir şekilde etkileyecek böyle bir tebliğ, en azından 1-2 yıl önce bildirilmeli ve buna göre üreticiler hazırlık yapmalıydılar.”
Cem Çetintaş, yerli üzümlerden üretilen şarapların yurt dışı piyasalarında giderek daha çok talep gördüğünü de vurguladı. Yerelde üretim yapan pek çok firmanın sayıları azalan, kaybolmakta olan yerli üzüm cinsini yeniden çoğaltarak üretime kattığını belirten Çetintaş, “Bu firmaların önemli bir kısmı son 10-15 yıllık süreçte yeni bağ alanları oluşturdular ve üretim tesislerini kaliteyi arttıracak yeni teknolojilerle donattılar. Bu üreticilerin önemli bir kısmı bu haksız rekabet ortamında faaliyetini sürdüremeyecek ve yaratılan bunca değer yok olacak” dedi
Çetintaş, şöyle konuştu:
Sektörden çekilmek zorunda kalacak firmaların bunca yatırımlarının heba olması yanında, bu sektörden evine ekmek götüren üzüm üreticileri, bağ çalışanları, şaraphane çalışanları, pazarlamacılar, nakliyeciler ve onların aileleri de olumsuz etkilenecek, ekonominin bu kadar zorlaştığı bir dönemde pek çok kişi işinden olacaktır. Bu firmalara girdi sağlayan koli üreticisi, şişe üreticisi gibi unsurlar da buna eklendiğinde kaybın boyutu çok daha büyük.
“Takya Bağ Rotası, Urla Bağ Rotası, Çal Bağ Yolu gibi önemli turizm rotalarını oluşturan ve öno-turizm [bağ ve şarap turizmi], gastronomi ve kültür turizmi alanlarında önemli bir turizm girdisi yaratan şarap üreticilerinin çoğu bu tebliğden etkilenmekte ve bu koşullarda üretimlerini sürdüremeyeceklerini dile getiriyorlar.
Dolayısıyla bu tebliğin yürürlüğe girmesi durumunda bu turizm rotalarında faaliyet gösteren restoranlar, oteller, yerel üreticiler de etkilenecek. Özellikle yerel mutfağın öne çıktığı gastronomi dünyasında kaliteli yerel şarap önemli bir kalem. Butik üretimin ortadan kalkması restoranların elindeki en önemli değerlerden birinin de yok olmasına sebep olacak. Üretimin özgün ve yerli kimliğinin yerini standartlaşma alacak.
Bu nedenlerden dolayı, Tarım Orman Bakanlığı’nın hazırladığı bu tebliğ, sektör açısından büyük adaletsizlikler içeriyor. Türkiye için ekonomik ve kültürel değeri çok önemli olan bir sektör yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Şarap üreticileri olarak, söz konusu tebliğin yeniden gözden geçirilerek değerlendirilmesini istiyoruz. Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de sektörün yurtiçi ve yurtdışı rekabet gücünün artması için desteklenmesini bekliyoruz.
(YÖ/HA)