Tuzla'da yeni yapılan filikayı "ağırlık" olarak işçileri kullanarak deneyen Gisan tersanenin kurucusu 88 yaşındaki Mehmet Oyar filikaların denenmesinde kum torbası kullanılmadığını söyledi, “kum torbası falan bilmiyorum, denemede kum torbası olmaz” dedi.
Bugün Anadolu Ajansı'nın Oyar'la yaptığı söyleşi birçok gazetenin internet sitesinde yeraldı.
Oyar "Olaya çok üzüldüm, günlerce ağladım. Çünkü onlar benim evlatlarımdı. Yanımda çalışanların hepsi benim evladımdır. Ben tersaneye gittiğim zaman onlarla birlikte yemek yerdim" diyor.
"Herşeyi yapıyoruz yine de kaza oluyor"
Oyar yaklaşık 50 yıllık meslek hayatında kendi iş yerlerinde ilk kez ölümlü bir kaza olduğunu söylüyor.
Şimdi biz, Gisan'da ilk kez bir işçi ölmüş olmasını "hafifletici neden" olarak mı görmeliyiz? Bir tersane patronunun böyle bir cümle kurması, "ölüme sıfır toleransa" henüz kendini ikna edemediğini gösteriyor, bu da bizi Oyar'ın işçilere üzülmesinden daha çok üzüyor, kendisiyle karşılıklı bir yemek yemişliğimiz olmadığı halde.
Oyar bugüne kadar devletin istediği tüm şartları yerine getirdiklerini ve çeşitli zamanlarda yapılan denetimlerde tespit edilen eksiklikleri anında giderdiklerini söylemiş, "Yapılmadık bir şey yok, her şey yapılıyor, ama kaza oluyor" dedi.
Sayın Oyar, eğer yapılacak herşey yapılmış olsaydı, sizi son ana kadar çılgınca koruyan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik bile en sonunda çıkıp "Maalesef denetlemeler yapmamıza rağmen elim olay yaşanmıştır. Bu olayların temelinde insan odaklı çalışmıyor olmak yatıyor. Tuzla tersaneleri kapatılmalı" demezdi.
Oyar'a o gün yapılmayanın ne olduğunu da anımsatmak bize düşüyor... O gün o 16 insan filikaya bindirilmeyecekti...
"Filikayı denemesek 19 yolcu ölürdü"
50 yıllık tersaneci "Kum torbası falan bilmiyorum, denemede kum torbası olmaz" buyurmuş... Bu cümle karşısında insanın içinden şöyle okkalı bir "Yok artık!" demek geliyor... Doğru, kum torbasını sadece boksörler kullanır...
"Filika Çin'den alınmış. Kayacağı kızakları Gürdesan yapmış. Loyd 'çalışır' diye onay vermiş. Bizim bir hatamız yok. Deneme yapılan filikanın bağlı bulunduğu geminin 19 kişilik personel kapasitesi var. Taşeron, filikaya adamları toplamış. 19 kişi geleceği yerde 16 kişi gelmiş. Filikanın denemesi yapılmasaydı, gemi 19 kişiyle yüzecekti. Bu gemi denizde fırtınaya yakalansaydı o zaman filikaya binen 19 kişinin hepsi ölürdü."
İşte söyleşinin bu kısmını okurken delirmek işten değil... Yani Oyar bize, 19 kişinin ölmediğine şükredin mi demek istiyor?
"Üçe 19" muhasebesi yapıp, kendisinin yaptığı gibi ölen üç işinin ardından "Giden gitti artık" genişliğiyle yayılıp hayata devam etmememizi mi istiyor? Böyle konuşmaya nasıl vicdanı el veriyor?
"Bilgisizlikten kaza oluyor"
Oyar "Bizim zamanımızda hiç böyle kazalar olmazdı" buyurmuş, analizi de tersanelerde bilgisiz kişilerin çalıştırılması:
"Televizyonda gördüm, adam gemide kaynak yapıyor, altında işçiler çalışıyor. Sanki kasten yapıyorlar."
Diyelim işçiler "cahil"... Yönetici, denetici, herneyse, işçilerin böyle "hatalar yapmasını" önleyecek ve önlemeye muktedir kişiler değil midir?
Pek övünerek işçilerle yemek yediğinizi anlatıyorsunuz, bir yemeklik zamanı da eğitime ayırsanız... Ama yok, canları çıkana kadar çalışacaklar, değil mi?
Oyar, geçen yıl Yalova Altınova'da ikinci bir tersanenin inşaatına başladıklarını, yıl sonuna doğru buranın da hizmete gireceğini müjdelemiş... Yeni bir acı kaynağımız daha olacak yani...
Sektörde "Çanak Mehmet" lakabıyla tanındığını anlatan Oyar, 1960 yılında Haliç'te ilk adımını attığı Gisan Tersanesini 1982 yılında Tuzla'ya taşıdıklarını da kaydederek, bir süre önce işi oğulları Cemal, İsmail ve Rıdvan Oyar'a devrettiğini de sözlerine eklemiş. (NZ/EZÖ)