* Fotoğraflar: Gamze Deniz
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye 'onun' ismini 17 Haziran günü Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Binası'na yapılan silahlı saldırının ardından duydu.
9 çocuklu Mardinli bir ailenin en büyük çocuğuydu Deniz Poyraz. Parti çalışanı ve üyesi olan annesi elinden ameliyat geçirdiği için o gün annesinin yerine o gitmişti parti binasına. Zeytin ve domates ile kahvaltı yaptığı sırada saldırgan Onur Gencer içeri girdi 6 kurşunla katletti Deniz'i'...
1983 yılında İzmir'de doğmuştu, Kürt bir ailenin çocuğuydu. Deniz, doğduktan bir süre sonra ailesi Mardin'e dönmüştü.
Henüz çocuk yaşlarında askerler çok kez evlerini basmış, anne babası günlerce gözaltında kalmış, işkence görmüşlerdi. Babası bu sürede tutuklanmış, uzunca süre cezaevinde kalmıştı.
Baskınlar, tutuklamalar, gözaltılar derken 1990'ların ortasında yeniden İzmir'e göç ettiler. Deniz, o zamanlar 12 yaşında.
İzmir'e yerleştikten sonra yoksulluk nedeniyle okula devam edemiyor.
Evin en büyüğüydü, fedakarlık yaptı kardeşleri okusun diye, okulu bırakıp tekstilde çalışmaya başladı. Uzun yıllar tekstilde çalıştı.
Tezgahtarlık, sekreterlik bir çok işte çalışmıştı, son bir yılda ise işsizdi. Evlilik hazırlığı içindeydi, yüzükleri alınmıştı, önümüzdeki cuma günü aileler bir araya gelecek yüzükleri takılacaktı.
Yarım kaldı...
Üç kardeşi cezaevindeydi. Babası, inşaatlarda boya badana işleri yapıyor, iş olmadığı zamanlar da ise; simit satıyordu.
Uzunca bir süredir babası da işsizdi Deniz gibi... Evin tüm geçimini ise annesi sağlıyordu.
Bundan sonrasını Deniz'i tanıyanların, yaşamına değip dokunanların ağzından dinliyoruz...
"Çatalı hâlâ elindeydi..."
Gamze Deniz; Deniz'in kuzeni, kardeşi, arkadaşı, çocuklukları beraber geçiyor. "Aramızda yaş farkı vardı, bizi o büyüttü" diyor:
"Deniz, çok naif bir insandı, çok sakin, hep güler yüzlüydü. Varlığı huzur verirdi. Hep sakin sakin konuşurdu, hep arabulucuydu, hep sorun çözendi. Kimseyi incitmezdi.
"Ailesine çok düşkündü, çok da aktifti, bu nedenle uzun yıllar aklından hiç evlilik geçmedi. Şimdilerde kendisi gibi güzel bir insan vardı hayatında, evleneceklerdi. Hatta önümüzdeki cuma günü istemeye geleceklerdi. Planlar yapıyorduk, hazırlıklarımız vardı, yüzükler bile alınmıştı.
"Gelinliğini kendisi hazırlamayı düşünüyordu. Bunları konuşup düşünürken şu an onun taziyesini kabul ediyoruz. Şaşkınız, sanki bir yere gitti gelecekmiş, sanki her an kapıdan girecekmiş gibi... Hâlâ inanmıyoruz.
"Teyzem elinden ameliyat olmuştu, Deniz annnesine kıyamadı ve o gün kendisi gitti. Bulaşık, temizlik için gitmişti. Zaten hep oradaydılar. O gün toplantı olacaktı. Toplantı iptal oldu, o anda üç kişi daha varmış. Onlar çıktıktan hemen sonra saldırgan geliyor.
"Kahvaltı yapıyormuş Deniz.
"Polis karakolunun olduğu, karşısında polislerin çadır açtığı bir yerde saldırgan elinde çantayla, uzun namlulu bir silahla geliyor ve katliam yapıyor.
"Silah küçük bir silah değil, gizlenecek bir silah değil. Kapıyı silahla ateş ederek açıyor. Deniz'i de bacaklarından, başından vurmuş, etrafa ateş etmiş. 35 mermi vardı içeride.
"Kanlar içinde yerde bükülüp yatarken elinde çatalı vardı. Gözleri açıktı.
"Kapıya benzin döküp kapıyı yakmış, yerdeki paspasları toplamış Deniz'in yanına bırakmıştı. Onlara da benzin dökmüştü. Deniz'e ateş ettikten sonra yakmak istemiş.
"Bunların hepsini yapıyor, 35 el ateş ediyor ama polisler hiçbir şey yapmıyor. Kapıda silah sesini duyup içeri girmek isteyen insanlara da engel oluyorlar. 'İçeride çatışma var, çelik yelek bekliyoruz' diyorlar.
"Deniz sadece barış istedi..."
"Öylece beklediler, katil elini kolunu sallayarak aşağı indi, kelepçe yok bir şey yok. 'Adın ne abicim, nerede oturuyorsun' diyerek koluna girip götürdüler.
"Bizim yok yere her gün evimiz basılıyordu. Ters kelepçe yapılıp yerlere yatırılıp gözaltına alınıyoruz. Ama katliam yapan birine kelepçe bile takmadılar. Orada 40 kişi de olabilirdi, 40 kişi de ölebilirdi. Ama Deniz'im 40 insanın kahramanı oldu, bunu kimse unutmasın.
"Orada o kadar polis var ve bu adamı nasıl görmediler? Elinde çantayla nasıl görmüyorlar? Bu kişi seçildi ve gönderildi.
"Deniz asla Kürt Türk ayrımı yapmazdı. Deniz sadece barış istedi. Hep halkların kardeşliğini, kardeş olmasını savundu. Şimdi bizi, Deniz'i terörist ilan edenler utansın. Deniz'i sevmeyen hiç kimse yoktu.
"Çok temiz kalpli, hep güler yüzlüydü. Keman çalardı, resime başlamıştı. Sanatla ilgilenmeyi çok severdi."
2018 seçimleri, Cumhurbaşkanı Selahattin Demirtaş için yapılan seçim çalışması. Karşıyaka HDP İlçe Örgütü önünde asılı olan Selahattin Demirtaş'a posterine zafer işareri yapıyorlar. Serpil Kemalbay, Deniz Poyraz ve parti üyeleri. Fotoğraf: S. Kemalbay
"Deniz'siz bir İzmir HDP düşünemiyorum"
Serpil Kemalbay, "Deniz partinin çok aktif üyelerinden biriydi" diyor ve şöyle devam ediyor: "Hep ifade edildi ama hep gülen yüzünü görürdünüz, dişleri hep görünürdü Deniz'in.
"İzmir İl dediğiniz zaman akla Deniz gelirdi. Deniz'siz bir İzmir il düşünemiyorum. Sokak eylemlerinde, seçimlerde her yerde Deniz olurdu. Kadın çalışmalarında özellikle yer alırdı. Barış Anneleriyle hep beraberdi.
"Çok özveriliydi Deniz, kültürünü dilini yaşatmaya çalışırken diğer kültürler halklarla da birlikte yürüyen bir insandı. Kadın mücadelesi önceliğiydi. Barış Annelerini çok önemserdi, barışı dileyen bunun için mücadele eden bir kadındı Deniz.
"Her eylemde Deniz olurdu..."
Deniz'i çocukluğundan itibaren tanıyan HDP Konak İlçe Eş Başkanı Hayat İzgi ise, Deniz'in çok genç yaştan itibaren parti çalışmaları içinde olduğunu söylüyor:
"Deniz çok temiz bir insandı, çok iyi niyetliydi. Aile olarak parti çalışmaları içindeydiler. Anne babası çok gözaltına alındı. Annesi hamileyken bile gözaltına alınıp işkence gördü.
"4 kardeşi cezaevindeydi, biri geçen yıl çıktı. 3 kardeşi de hâlâ cezaevinde, biri müebbet aldı. Deniz'le beraber çok çalışma yürüttük birlikte bir hafta gözaltında kaldık.
"Küçük minyon olduğu için 18'ini doldurmadı diye biliyordum, 'bırakın, yaşı tutmuyor' dedim. İtiraz etti, 'Ben 18'i geçtim' dedi. Öyle söyleyince 'Seni bırakırlardı neden öyle dedin' diyerek kızdım. Deniz sakin ama çok dirayetliydi, kucaklayan bir yanı vardı. Her eylemde Deniz mutlaka olurdu." (RT)