Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
İnsan haklarını savunan kurumlar, Osman Kavala ve 15 sivil toplumcu hakkındaki iddianame ve suçlamalara dair ortak bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı Aynalı Geçit konferans salonunda gerçekleşti.Toplantıda, insan haklarına savunucularına yönelik her türlü saldırıya karşı yan yana durulacağı mesajı verildi.
Açıklamaya, yabancı basının ilgisi yoğundu.
İnsan hakları savunucuları adına ortak basın açıklamasını Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar - Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener okudu. Açıklamada şöyle denildi:
“ * İnsan hakları örgütleri olarak bizler, ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ile suçlanan ve tutuklu bulunan Osman Kavala ile Yiğit Aksakoğlu ve diğer 15 sivil toplum aktörüne yönelik mesnetsiz iddialara cevaben, sivil topluma yönelik giderek artan baskılara ve sivil toplumun suçlu haline getirilmesine son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.
“ * Son beş gündür 16 sivil toplum aktörü hakkındaki iddianamede geçtiği varsayılan ayrıntılar, Türkiye’de anaakım medya tarafından yürütülen koordineli bir yanlış bilgilendirme kampanyasının parçası olarak kamuoyuna sızdırılıyor. Suçlanan kişileri temsil eden avukatların halen görmediği iddianameye göre iddialar, 2013’te yaygın polis şiddetine başvurularak hükümet tarafından bastırılan temel karakteri barışçıl olan Gezi Parkı protestolarına odaklanıyor.
'Gezi Parkı protestoları suç değildir'
“ * Sivil toplum aktörlerinden oluşan çok daha büyük bir gruba yönelik soruşturma da aynı dosya kapsamında sürdürülüyor. Haklarında soruşturma yapılan ve iddianame hazırlanan kişiler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken Gezi Parkı protestolarına katılmakla herhangi bir suç işlememiştir.
“ * Mahkeme, suç oluşturma amacıyla uydurulmuş komplo teorilerine dayanan ve güvenilir hiçbir kanıt içermeyen tüm iddianameleri reddetmeli, 16 aydır cezaevinde tutuklu bulunan Osman Kavala ile 3 aydır cezaevinde tutuklu bulunan Yiğit Aksakoğlu derhal serbest bırakılmalıdır.”
“ * Sivil toplumu hedef alan bu son saldırı, insan hakları savunucularının ve diğer sivil toplum aktivistlerinin yalnızca hak ihlallerinin ortaya çıkartılması, hakikat adalet ve onarım talep etmeleri nedeniyle gözaltına alındığı, yargılandığı ve cezaevine gönderildiği bir dönemde gerçekleştiriliyor.
“ * Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel hukuk, insan haklarına, temel özgürlüklere tam saygıyı sağlamada insan hakları savunucularının, sivil toplumun ve özgür bir medyanın oynadığı önemli role özellikle vurgu yapar. İnsan hakları savunucularının onurunun, fiziksel ve psikolojik bütünlüğünün, özgürlük ve güvenliğinin etkili bir şekilde korunması, insan haklarını savunma hakkının hayata geçirilmesi için de ön koşuldur.
‘Planlı yıldırma ve hukuki tacizlere son verilsin’
“ *Yine evrensel hukuk, insan hakları savunucularının korunmasında esas sorumluluğun devlete ait olduğunu ısrarla belirtir. Devletler, insan hakları savunucularının düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm haklarını korumakla yükümlüdür.
“ * Türkiye’deki bağımsız sivil toplumu yok etmeye yönelik bu çabaların karşısında duruyoruz ve hak savunucularına yönelik planlı yıldırma ve hukuki taciz yöntemlerine derhal son verilmesi çağrısında bulunuyoruz ve yetkililere insan hakları savunucularının korunmasına yönelik uluslararası yükümlülükleri bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.”
“Davalar hak savunucularını susturmak için kullanılıyor"
Açıklamada, son dönemde hak savunucularının yargılandığı davalar da şöyle hatırlatıldı:
" * 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı “Büyükada” davasının yedinci duruşması bir sonraki ay görülecek. Bu davada, yalnızca yürüttükleri insan hakları aktivizmi nedeniyle hak savunucularına yöneltilen uydurma suçlamaları destekleyebilecek hiçbir kanıt sunulmadı.”
" * Bugün, insan hakları savunucuları Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’in kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla gerçekleştirilen bir eyleme katıldıkları için terör propagandası yapmakla suçlandıkları dava gerçekleşecek.
" * Şebnem Korur Fincancı’nın iki ay önce ‘Barış Bildirisi’ni imzaladığı için terör propagandası yapma suçundan 2.5 yıl hapis cezasına mahkûm edildi.
" * Mahkumiyet kararına sunulan itiraz istinaf mahkemesince değerlendirilecek. Ancak daha önce bu istinaf mahkemesi verdiği kararlarda hükümetten bağımsız olmadığını düşündürmektedir. Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak amacıyla gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapan insan hakları savunucusu Eren Keskin de 100’den fazla davada yargılanıyor. Bir kısmı sonuçlanan davalarda hapis ve para cezalarına çarptırıldı ve her an cezaevine girebilir.
" * Bugüne kadar Barış Akademisyenleri’nden 129 kişiye hapis cezası verildi. Devam eden davalarda 25 kişi hakkında istinaf onaylarsa hapisle sonuçlanacak kararlar çıktı ve yargılamalar sürüyor.
" * Özgür Gündem ile dayanışma ve Barış İçin Akademisyenler davaları, hükümetin Türkiye’deki sivil toplum aktivistlerini bastırmak ve susturmak için kullandığı davalar arasındadır. Bu durum, mahkemelerin, aynı türden meşru ve barışçıl muhalefet eylemlerini giderek daha sert hapis cezalarına mahkûm etmesiyle ortaya çıkmaktadır."
TİHV: "Alışmayacağız, boyun eğmeyeceğiz"
Açıklamanın ardından sivil toplum örgütleri temsilcileri konuştu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan Ümit Efe şunları söyledi:
“Bu ülke topraklarında yaşayan insan hakları savunucularına, medyaya, eğitmenlere, doktorlara yapılan saldırıların karşısında bir arada olarak, bu fotoyu vermekten çok onur duyuyoruz.
“Biz bu saldırılar karşısında insan hakları mücadelesi verenler olarak adalet ve onarım mekanizmalarının kurulmasında güçlü duruş sergiledik, sergilemeye devam edeceğiz. Bizler, bu yargılamalara alışmayacağız, boyun eğmeyeceğiz.”
Hafıza Merkezi: “İtibarsızlaştırmaya karşı bir aradayız”
Hafıza Merkezi’nden Emel Aktürk de, sanık sandalyesine oturtulan hak savunucularının hayatlarını demokratik mücadele ile örmüş kişiler olduğuna dikkat çekti:
“Anayasal düzeni ortadan kaldırmakla’ suçlanan insan hakları savunucularının büyük bir kısmı yıllarını insan hakları mücadelesine adamış, yan yana durduğumuz, sevdiğimiz güvendiğimiz arkadaşlarımızdır. Onlar hayatlarını demokratik değerler doğrultuda oya oya örmüş insanlardır.
“Bugün tam da bu suçlamalarla itibarsızlaştırmaya çalışılmaları haksızlıktır. Biz 16 arkadaşımız nezdinde tüm insan hakları savunucularına yönelik itibarsızlaştırmaya karşı bir arada olduğumuzu duyurmak istiyoruz. Tutuklu arkadaşlarımızın salıverilmesini ve haklarında dava olanların da beraat etmesini istiyoruz.”
RSF: “İktidarın güvenilirliği sarsılır”
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da, iddianamede ismi geçen Osman Kavala, Can Dündar, Çiğdem Mater ve diğer kişilerin Gezi eylemlerindeki meşru duruşunu iktidarın kendilerinden çok daha iyi bildiğini belirterek şunları söyledi:
“Hak örgütleri dernekler masasına üye ve yasaldır. Buna bağlı olarak da bilgilendirmelere yaparlar. Altı yıldır, haklarında herhangi bir işlem yapılmamış insan hakları savunucuları altı yıl sonra bir iddianame ile suçlanıyor. Bugün bu iddianame bizleri değil iktidarın güvenilirliğini sarsar.”
İHD: “Susmayacağız”
İnsan Hakları Derneği’nden avukat Gülseren Yoleri de, ortada hukuki bir süreç denilecek hukukun kalmadığını belirterek şunları söyledi:
“İktidar kendi otoritesini toplumun her kesimine kabul ettirmek istiyor. Kabul etmeyenleri de böyle susturmak istiyor. Yargının, hak savunucuları üzerinde bir tehdit gibi kullanıldığı dönemden geçiyoruz. Susmayacağımızı, burada olmaktan vazgeçmeyeceğimizi paylaşmaktan onur duyuyoruz”.
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nden Nur Tüysüz de, soruşturmanın gerçek bir garebet olduğunu belirtti. Civil Rihts Defender’dan Sinan Gökçen de, toplum üzerinde korku baskısının oluşturulmasını kabul etmediklerini vurguladı.
Adalet Bakanlığı'na öneriler sunuldu
Son olarak Hafıza Merkezi’nden Emel Atatürk, Adalet Bakanlığı’nın insan hakları sorunlarını içeren dört başlıktaki bir bilgi paylaşımı toplantısı için sahada çalışan hak savunucusu örgütleri davet ettiğini ve bu toplantıya katıldıklarını söyledi. Sevimli, bu toplantının sonuç metnini önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacaklarını da açıkladı.
"Sivil Toplumu Yok Etme Çabasına Karşı Bir Aradayız" başlıklı metni imzalayan sivil toplum örgütleri şöyle: Civil Rights Defenders, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü, Yurttaşlık Derneği |
(EMK)