Gazetecilerin tutuklanmasını ve yargılanmasına karşı, "Ahmet ve Nedim'in Gazeteci Arkadaşları" (ANGA) gurubunun düzenlediği eylemde, "özgür basın" vurgusu yapıldı. Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutukluluğunun 100 günü geçmesinin protesto edildiği eylemde, en önde "Adaletin kara 100'ü" pankartı taşındı.
Bugün 13:0'te, Galatasaray'dan Taksim'e sloganlar atarak yürüyen gazetecilere, Cumartesi İnsanları, Halkevleri (HE), Öğrenci Kolektifleri, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) de destek verdi.
Eylemde, "Özgür basın susturulamaz", "Susma, sustukça sıra sana gelecek", "Ahmet, Nedim onurumuzdur", "Şiirden, kitaptan bomba olmaz başbakan", "Ahmet çıkacak yine yazacak", "İmamın ordusu dağıtılacak", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" sloganları atıldı.
Yürüyüşün ardından, CNNTürk'ten Rıdvan Akar okuduğu basın açıklamasında, basının üzerindeki baskıları, gazetecilerin otosansür uygulamak zorunda kaldığını ve Ahmet Şık ile Nedim Şener'in aleyhlerindeki delilleri bile bilmeden 100 günü aşkın süredir tutuklu bulunduğunu ifade etti. Akar'ın ardından bir konuşma yapan İşçi Köylü gazetesi çalışanı Suzan Zengin de kendisinin de iki yıla yakın tutuklu yargılandığını söyledi ve muhaliflerin üzerindeki baskıları anlattı.
Gazeteci Hilmi Hacaloğlu, basın açıklamasının ardından söz alarak, dün tedavi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitiren BirGün gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü İbrahim Çeşmecioğlu'nun sevenlerine, çalışma arkadaşlarına ve yakınlarına başsağlığı diledi. Hacaloğlu ayrıca, emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun öldürüldüğü Hopa'daki olayları protesto edenlerin gözaltına alınıp tutuklanmasına da değindi.
"Tutukluluk halleri neden devam ediyor?"
Gazeteci Akar'ın okuduğu basın açıklamasından satırbaşları şöyle:
* 3 Mart günü Ahmet ve Nedim evlerinden alındılar. O günden beri içerdeler. Geçen Cumartesi günü çocuklarından, sevdiklerinden, özgürlüklerinden uzak yüzüncü günlerini doldurdular. Maalesef bugün adaletin 100'ü kara.
* Suçları "Ergenekon Terör Örgütü'ne üye olmak", ama ortada bu iddiayı destekleyen ne bir delil, ne de açıklanmış herhangi bir gerekçe var! "Gizli" denilen o deliller nerede? Tutukluluk halleri niçin devam ediyor? Neden tutuksuz yargılanmıyorlar? Adalet bu sorulara yanıt vermiyor. Vicdanlar kanıyor.
* Seçim öncesi bir programda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilerin sorusu üzerine, "Bazı kitaplar vardır ki bombadan tehlikelidir" dedi. "İleri demokrasi" kavramının mucidi, ileri demokrasi ülkesinde, bombayla kitabı eş tutuyor. Gazeteciye "namert" diyerek "ayar veriyor." Tüm bunlar olduktan sonra helalleşmek istiyor. Böyle bir konjonktürde bizim onunla, o düşünce sistematiğiyle helalleşmemiz mümkün değil.
* Gazeteciler İbrahim Çiçek ve Zengin geçtiğimiz günlerde tahliye oldu. Ancak hala içerde 60'ın üzerinde tutuklu gazeteci var. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün istatistiklerine göre, Türkiye tutuklu gazeteci sayısında dünya şampiyonu.
"Azadiya Welat da basıldı ve kapatıldı"
* Seçimlerin hemen ertesinde Azadiya Welat'ın matbaası basıldı ve gazete 15 günlüğüne kapatıldı. Elbette, basılmamış kitabın yok edildiği bir ülkede bu tür müdahaleler kimilerine maalesef normal gelse de durumun demokratik bir rejimde izahı yoktur.
* Başbakan'dan gazetecilerin talebi, sık başvurduğu "dava silahını" şimdilik geri çekmesi değil, gazetecilerin elini kolunu bağlayan, sürekli kovuşturmalara, cezaevi tehdidine maruz kalmasını sağlayan Terörle Mücadele Yasası'nı ve Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırmasıdır.
* Biz ısrarla vurgulasak da bir konu dikkatlerden kaçırılıyor: Basın özgürlüğü, herkese lazım. Çünkü gazetecilerin özgürlüğü, aynı zamanda halkın haber alma özgürlüğüdür. Çünkü biz yazmazsak hiçbir yolsuzluk, hiçbir ihlal haber olmayacak. Yapanın yanına kar kalacak, hiçkimse yanlış gidenleri öğrenemeyecek.
"Gazetecilik faaliyetinden yargılanıyorlar"
Akar'ın ardından söz alan gazeteci Suzan Zengin, iki yıla yakındır Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde tutuklu bulunuyordu. Geçen hafta tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalan Zengin de sadece gazetecilerin değil tüm muhaliflerin sindirilmek istendiğini vurguladı.
Zengin şöyle konuştu: "Gazeteciler ve tüm muhalifler yargı yoluyla susturulmak isteniyor. Ben serbest bırakıldım ama içeride onlarca gazeteci, sadece gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu bulunuyor. Sadece gazeteciler değil, muhalif olan herkes, Terörle Mücadele Yasası'nın ve Özel Yetkili Mahkemelerin uygulamalarına maruz kalıyor." (AS)