Kırmızı Reçete grubundan tanıdığımız Kadirhan Simav, solo olarak devam ettiği müzik yolculuğunda ilk şarkısı “Tut Elimden”i yayınladı.
Üniversite öğrencileri tarafından kurulup nitelikli iki şarkı yayınladıktan sonra hayat gailesi yüzünden dağılmak zorunda kalan Kırmızı Reçete yoluna devam etseydi, şimdi nerelerde olurdu, bilemeyiz. Ancak grubun vokalistliğini üstlenen Kadirhan Simav’ın, grubun çizgisiyle uyuşan müziğiyle devam ettiği solo kariyeri çok da bir şey kaybetmediğimizin ispatı. Simav’ın OnAir Music etiketiyle yayınlanan ilk şarkısı “Tut Elimden”, erken olgunlaşmış genç bir adamın büyük aşkı sayesinde çocukluğuna dönüşünü, o zaman yaşadığı mutluluğa tekrar kavuşmasını anlatıyor. Samimi ve sade sözlerle, onlara denk düşen bir müziğin harmanı olan şarkının yolu, şimdiden açık görünüyor.
Müzikten uzak kalamadım
Kırmızı Reçete’yle başlamak istiyorum. Ne oldu da yürümedi? Daha emeklerken bırakmışsınız.
Yürümesini çok isterdim. Yaşlarımız çok genç olunca okulla beraber ilerlemedi diyebiliriz. Farklı illerde oluşumuz en çok zorlayan durum oldu sanırım. Pandemide arkadaşlar yaşlarından dolayı kapıdan dışarı çıkamadılar. O bile vurdu bizi.
Kırmızı Reçete’den sonra başka bir grupta yer aldın mı yoksa direkt solo olarak mı devam edeyim dedin?
Aslında yeni bir grup kurmayı istedim ama aklımdaki grup tam olarak Kırmızı Reçete’ydi benim. Aynı isteklerle yeni bir grup kurmak çok zor olacaktı. Müzikal olarak benzer bir ruha sahip olmak, grup olmak zor bence. Uzun bir zaman grubum ile devam etmek için çok çaba sarf ettim. Grup müziğindeki farklı fikirlerin toplanışı, her kafadan farklı ses çıkışı ve bunun bir araya gelince ortaya çıkardığı ürün çok keyif veriyor bana. Fakat toparlayamadık. Ben de müzikten uzak kalamadım. Grup ile de ileride yeni parçalar yapmaya devam etmeyi çok istiyorum.
Depresyon dönemlerimiz kesişti
Solo devam etme kararı nasıl ortaya çıktı?
Sürekli şarkılar yazıyor ve arkadaşlarla telefonumla aldığım ses kayıtlarını paylaşıyordum. Aslında onların da “hadi hadi”si ile başladı biraz. Kırmızı Reçete grubunun klavyelerini çalan ve müziğini çok beğendiğim Oğuz Sert de Ankara’ya gelince hadi dedim, başlayalım artık. Şans eseri depresyon dönemlerimiz kesişti de Cem Karaca “Adsız” cover’ı yaptık beraber. Hoşumuza gidince de farklı çalışmalar denedik. “Tut Elimden” de bunlardan birisi aslında.
Kırmızı Reçete gibi daha işin başından yolu belli olan, bu yolda samimiyetle, içlerinden geldiği gibi müzik yapan, söyleyeceklerini lafı dolandırmadan söyleyen gruplarla ya da müzisyenlerle ilgili şahsi görüşüm şu: Ya çok tutulup sağlam ve ağırdan da olsa büyüyen kemik bir kitleyle yola devam ediyorlar ya da iki-üç şarkıdan sonra dağılıyorlar. Ben ortasına denk gelmedim. Sen neler söylemek istersin bu konuda? Grupların dağılmalarında özel sebepler, mecburi sebeplerin de ayrıca yeri vardır, o ayrı konu. Ama ben dinleyici nazarındaki açıdan değerlendirmeni isterim…
Katılıyorum. Bu tarz grupların en dikkat etmesi gereken şey disiplin oluyor sanırım. Benim kendi adıma çıkardığım ders bu olmuştu. Şarkılarımızın üzerine tek tek titrediğimiz için bir şarkının çıkışı aylar bulabiliyordu. Bazen üç saniyelik ses kayıtlarını yüzlerce kez dinlediğimi biliyorum. Maalesef biz okul hayatımız ile bu konuda zorlandık. Çok kafaya takıyorduk. Dinleyici bu üretim aşamasını bilmediği için çok doğal olarak daha çok şarkı bekliyor ama tabiri caizse kendimizin dinlemediğini dinleyiciye de dinletmek istemiyoruz.
Her detaya bir yetişkin gibi bakardım
İlk şarkın “Tut Elimden” yayınlandı. Kırmızı Reçete’deki müzikal ve lirik çizginin dışına pek çıkmamışsın. Şarkının hikâyesini anlatır mısın biraz?
Aslında ben çok böyle neşeli şarkılar yazan birisi olamadım. Yalnızlık üzerine daha çok şarkı kaleme almışımdır. “Tut Elimden” bu konuda bir ilk benim için de. Şarkıyı evimin balkonunda otururken bir anda mırıldanmaya başladım. Aklıma ilk gelen sözlerin kendi küçüklüğümden detaylar barındırıyor oluşuydu. Köy okulunda görev yapan bir öğretmenin ve aynı köyün bağlı olduğu ilçede ebelik yapan bir annenin oğluyum ben. Burada küçük yaşta insanları anlamak da doğa ve hayvanlar ile içe içe olmak da insanın bakışını farklı yapıyor biraz. Şanslıyım ki bunu gördüm. Küçük yaşlarda biraz bilinçli oluşumdan dolayı da çocukluğu çok yaşayamadım. Her detaya bir yetişkin gibi bakardım. Bundan dolayıdır ki sevgi ile şımarınca çocukluğumdan bahsetmeye başladım sanırım. İnsana her sevgi enerjik şarkılar yazdırmıyor ama maalesef. Bir insanı sevmeyi sevince de şarkı kendiliğinden böyle hayat dolu bir ruha bürünüyor. Eskiden sorsanız benden böyle bir parça çıkmaz derdim gülerek.
Samimiyetten kastettiğim şey aslında şarkının sözleriydi, senin vokal tarzındı. OnAir Music’ten Beyza Cumbul’la Kırmızı Reçete üzerine muhabbet ederken, kendisine, “En leş şarabı alıp oturacaksın karşısına, ‘Buyur baba, sen çal. Ben takılıyorum böyle’ diyebilirim,” diye açıklamıştım bende hissettirdiklerinizi. “Tut Elimden” için de aynı şeyleri söyleyebilirim. İçinden geldiği gibi, etrafa oynamadan müzik yapmak bize dışarıdan bunları hissettirebiliyor ama bir önceki soruda bahsettiğim dinlenme, dinlenmeme gibi mevzular da işin başka bir yönünden başka şeyleri belirliyor. Bende bıraktığın iz samimiyetse, başkası bunun için, “Ne kadar yavan sözler,” der rahatlıkla. Ve hakkıdır elbette. Bunun getirdiği bir sıkışmışlık var mı?
Müzik yapmak aslında ilk zamanlarda olduğu gibi bugün de başta kendim için yaptığım bir eylem. En büyük bencilliğimdir belki de bu. Fakat bu durum bana her zaman çok rahat hissettiriyor. Dinlenme kaygım yok, gelir kaygım yok, şöhret kaygım yok, tür kaygım yok. Ama bence en önemlisi; başka birisi gibi olma kaygım yok ve tek isteğim samimi olmak. OnAir Music ve Beyza Hanım da beni hep destekledi bu yolda. Bu düşüncelerimin oturmasını sağladılar.
İnsanların çok basit sözlerle ne kadar mutlu olabileceğini de ne kadar üzgün olabileceğini de gördüm sanırım. Bu yüzden basit görülen kelimelerin daha etkili olduğunu düşünüyorum. Umarım bir gün hep beraber çalar söyler ve ne hissediyorsak onu yaşarız.
Kiraz ağaçlarına çıktığım günler gibi
Şarkı için, “Tut Elimden parçası gündelik koşuşturmalardan ve üzücü tecrübelerden içindeki çocuğun varlığını unutmuş ve o masum çocuğun varlığını aşık olarak tekrar hatırlamış bir yetişkinin hikayesini anlatıyor,” diyorsun. Kuvvetle muhtemel karşılaşacağın o gıcık soruyu ilk ben sormuş olayım (bende art niyet yok): Henüz 24 yaşında sana çocukluğunu unutturan neydi de aşkla o çocuğu tekrar hatırladın?
Bence bu tam olarak benim karakterimden dolayıydı. Fazla duygusal ve çocukluğumda da olgun birisi olunca çok şımaramadım. Haberleri dikkatli şekilde izler ve anlamaya çalışırdım. Bu kadar çok konuyu da inceleyip duygusal yaklaşınca istemeden biraz daha olgun davranıyorsunuz. Bu şarkıyı yazarken 9-10 yaşlarımdan daha fazla o yaşlardaydım sanırım. Tıpkı o günlerdeki dertsizliğimi hissettim. Neşet Ertaş benzeri bir durum sanırım, derdimin dermanını buldum. Tekrar kiraz ağaçlarına çıktığım günlerde hissedince de zaten şarkı ortaya çıktı.
“Tut Elimden”de ince bir geçişle araya sıkıştırdığın “Hayat artık bir rüya”nın ne çok şey anlattığı zınk diye kafama oturdu. Bu duygu şarkıya has bir şey mi, gerçekten böyle mi hissediyorsun? Böyleyse neden?
Bu soru beni en gülümseten sorunuz oldu sanırım çünkü bu konuda çevreme de benzer şeyler söylüyorum bu zamanlarda. Bu cümleyi kurarken romantik bir yaklaşımda bulunmaktan öte gerçekten de bir rüya halinde olmaktan bahsetmiştim. Nasıl ki rüyalarınızda hayal bile edemediğiniz durumlar gerçekleşir işte ben de tam olarak bunu yaşıyor gibiyim bu aralar. Eskiden olsa her şey olumsuz der olumlu olan durumlarda bile bir olumsuzluk bulurdum. Sadece benim başıma gelir bu falan derdim. Sevgi ile mi düzeldi yoksa sevgi de beraberinde mi geldi bilmiyorum ama büyü bozuldu.
Müziği ile tanınan herkese benzetilmeye hazırım
Ajandanda sırada neler var?
Aslında çıkarmayı çok istediğim bir cover var. Cem Karaca’nın “Adsız” adlı parçasını kaydetmiştim. Bunun için izin alabilir miyim bilmiyorum fakat başaramazsam 2024 başlarında bu parçayı Youtube üzerinden paylaşmak istiyorum. Onun haricinde üzerinde uğraştığım birkaç şarkım daha var ama içime sinmeden paylaşmayacağımı bildiğim için de şarkıların olgunlaşmasını bekleyeceğim.
Son olarak olası bir Pinhani benzetmesine hazır mısın?
Müziği ile tanınan her isme benzetilmeye hazırım sanırım. Bu tarz isimlerle benzetilmek beni çok mutlu ediyor. Umarım bir gün benim de şarkılarım bu isimler gibi birçok insanın birçok duygusuna eşlik eder.(BS/AÖ)