Tanrıkulu, sanıklara ceza verilmesini olumlu karşılamakla birlikte, "Bu suç örgütü yalnızca üç kişiden oluşmuyor. Örgütün tüm yapısının ortaya çıkarılması ve lağvedilmesi gerek" diyor.
|
Karara itiraz edeceğinizi açıkladınız. Neden?
Sanıkların üyesi oldukları olduğu örgüt yeni Ceza Yasası'nın (TCK) 302. maddesindeki suçu işlemiş olmaya, yani "Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya" yönelik. Bu nedenle "Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurmak" diyen 220. maddeden değil, 302'den dolayı cezalandırılmaları gerekir. İddianamedeki görüş de buydu zaten. Bu nedenle Yargıtay'a başvuracağız.
Mahkeme heyetindeki hakimlerden biri de, aynı nedenle karara muhalefet şerhi koymuştu zaten.
Peki bundan sonra önemli olan nedir?
Suç örgütünün bu üç sanıkla sınırlı olmadığını düşünüyoruz.
Örgütün tüm yapısıyla ortaya çıkarılması, lağvedilmesi ve işledikleri suçların ortaya çıkarılması ve cezalandırılması gerekiyor.
Bunun için de etkin bir yargı süreci gerekir. Mahkemenin hazırlık aşamasında ayrılan dosyaların akıbetini takip etmekle ilgili ara kararı var. Biz üzerimize düşeni yapıp takipçisi olacağız.
Türkiye'deki demokrasi güçlerinin bu işin üzerine gitmeleri, gündemde tutmaları gerekiyor. Örgütün diğer bileşenlerinin ortaya çıkması için çaba gösterilmeli. Bu işin üç sanıkla kalmaması gerekiyor.
Buna Yaşar Büyükanıt'la ilgili dosya da dahil mi?
Elbette dahil.
Dünkü kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanıkların "suç örgütü kurma" suçundan cezalandırılmış olması önemlidir. Bu kişilerin görevde olan askerler olduğunu unutmamak gerek. Görevde olan askerlerle, çetelerle ilgili böyle bir karar, bu kadar çabuk ilk kez veriyor.
Bu kararın bir başka önemi daha var. Bölgedeki benzer olayların faillerinin kimler olabileceği konusunda, ipucu olabilir; ışık tutabilir.
Savunma avukatları mahkeme başkanının tarafsızlığını yitirdiğini, Savcı Sarıkaya'nın iddianamenin meşru olmadığını söylediler.
Mahkeme başkanıyla ilgili söyledikleri dünkü son duruşmadaydı. Oysa, bir önceki celsede bile, çok adil bir yargılama yapıldığını söylüyorlardı. Bunun, tamamen, olası bir mahkumiyet kararını geciktirmek için yapılan manevra olduğunu düşünüyorum.
Savcı Sarıkaya'nın iddianamesiyle ilgili itirazlar da, Sarıkaya'nın görevden alınmasından sonra gündeme geldi. Ama, mahkeme bu iddianameyi kabul ettikten sonra, hiçbir hukuki sorun kalmamıştı. Bu konudaki iddiaları da hukuken dayanaksız.
Dünkü duruşma sırasında sanık Ali Kaya Ankara'da Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ndeydi. Şimdi Ali Kaya'ya ne olacak?
Sanıkların tutukluluğu Yargıtay'daki karar netleşene kadar devam edecek. Ali Kaya tedavisi bitirildikten sonra Van'daki cezaevine gönderilmeli.
Kaçma ya da kaçırılma ihtimali var mı?
O devletin sorunu. Böyle bir şeyi önlemek için üzerlerine düşeni yapmalılar. (TK)