Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, İstanbul Okmeydanı'nda "Kobanî’den Gezi’ye Adalet ve Özgürlük İçin" buluşması düzenledi.
Buluşmada ilk olarak DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu konuştu, cezaevinde tutulan Figen Yüksekdağ'ı hatırlattı, "Onun dediği gibi son sözü direnenler söyler. Biz söyleyeceğiz, özgürlük diyeceğiz" dedi.
Kışanak: Toplumsal muhalefeti cezalandırmak istiyorlar
Ardından konuşan Gültan Kışanak şunları söyledi:
“Uzun zamandır bu kadar çok kadını görmemiş sarılmamıştık. Cezaevleri insanı insandan tecrit eder. Sebahat ile farklı hücrelerde kaldığımızdan koridorda gördüğümüzde birbirimize sarılamıyorduk.
"Güzel bir gün sözünü, umutlarımızı büyütmek için söyledim. Oysa güzel bir günde değiliz. Seçimlerin üzerinden çok kısa bir süre geçtikten sonra kayyım darbesiyle karşı karşıya kaldık. Van'da bir kez denediler, yapamadıklarını bugün Hakkari'de hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu basit bir suç, ceza söz konusu değil. Birileri suç işlemiş ya da işlememiş meselesi değli. Bu ülkede çok ciddi demokrasi krizi olduğunu gösteriyor.
"Türkiye krizler ülkesi oldu"
"Türkiye krizler ülkesi haline geldi. Demokrasi, kadın cinayetleri krizleri var. Bu topraklar çoğulcu kimlikleri, kültürleriyle, tarihsel yaratıcılıkları, insanlık tarihine kazandırdıkları fırsatlar coğrafyası. Ama maalesef biz adalet, eşitlik, özgürlük krizleri yaşıyoruz. Bu ülkede biz kadınlar eşitliğe, özgürlüğe inananlar bir adım öne çıkarsak bu karanlığı dağıtabiliriz. Bu karanlığa teslim olmak geleceği yok edecektir. İnsanlar umudunu yitiriyor, bu ülkeye dair gelecek hayalleri kuramıyor. Birileri bu imkanları ortadan kaldırıyorsa bize de bunları bulmak, karşı koymak, direnmek düşüyor. Bunu yapabileceğimizi düşünüyoruz.
"Görevimiz bitmedi diğer arkadaşlarımızın aramıza alıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
"Bu dava, tutsaklıklar, rehin alma ve ardından gelen sürecin asıl hedefi toplum sesini çıkarmasın diyeydi. Bizler ve bu davalar birer semboldü. Toplumu susturmak, her türlü hukuksuzluğu, garabeti meşru göstermenin aracı haline dönüştürüldü. Bu davalar üzerinden meydan meydan gezerek yürüttükleri politikalara meşruiyet kazandırmaya çalıştılar. Ama başaramadılar. Çok güvendikleri mahkeme heyeti bile Kobane sürecinde yaşanan şiddet olaylarıyla bizlerin ilgisi olmadığını söylemek zorunda kaldılar. Ama biz bugün bunu konuşamıyoruz çünkü arkadaşlarımıza çok ağır cezalar verdiler. Söylediklerinin üstünü kapatacak başka araçlar bularak hukuksuzluğu sürdürüyorlar.
"Kadınlar özgür olursa toplum özgür olacak"
“Kayyım bizler açısından sadece yerel demokrasi, sandıkla gelen sandıkla gidenin ötesinde. Yerel demokratik belediyecilik anlayışı gelişince kadınlar nefes alıyor. Kayyım kadınları nefessiz bırakıyor. Bütün kadın kurumlarını kapattılar, kadın cinayetleri arttı. Neredeyse sıfırlamıştık. Diyarbakır’da 'alo şiddet' hattını kurduğumuzda neredeyle hiç ihbar almıyorduk. Geleneksel toplumsal yargılar değişmişti çünkü.”
“Toplumda cinsiyetçi değer yargılarının değişmesiyle kadına yönelik şiddet ortadan kalktı. Demokrasi ya vardır ya yoktur. 'Batıya demokrasi var doğuya yok, erkeğe var kadına yok' olmuyor. Adaletsizliğe, haksızlığa karşı hepimiz için demokrasiyi, adaleti, özgürlüğü savunmalıyız. Kadınlar özgür olursa toplum özgür olacak. Kürdü köleleştirirseniz toplumda demokrasi olamaz, özgürlük olamaz. Demokrasi mücadelesi bir bütündür. Bu konularda kadınlara, bize, size güveniyorum. Ortak mücadele bakımından çok yol aldık. Gezi, tutsaklarını özgürlüğüne kavuşturacak mücadeleyi birlikte öreceğiz.
Tuncel: “Bu ülke Kürtlere yas tutma hakkını tanımadı”
Sebahat Tuncel de cezaevinden tahliye olurken kadınların dışarıdaki birçok kadına selam ilettiğini belirterek “Kadınların, Barış Annelerine, Cumartesi Annelerine selamları var. Biz de onlara selam gönderelim” dedi.
Tuncel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Burada Gülsüm Anne'yi, Diyarbakır’da Halise Anne'yi gördüm. Berkin yaşamını yitirmeden kısa bir süre önce hastanede ziyaret etmiştim. Çok zayıflamıştı, onu hatırlıyorum. 15 yaşında bir çocuğun hak etmediği bir şey. Diğer tarafta Halise Anne'nin oğlunun kemiklerini postayla gönderdiler. Bu ülke insanlara bunu yaşatıyor. Halise Anne'ye yas tutma hakkı tanınmadı. Bu ülke Kürtlere yas tutma, cenazelerini defnetme hakkı tanımıyor. Bunların hepsinin nedeni Kürt sorunu. Gülsüm Anne 10 yıldır adalet arıyor. Mahkemelerde sesini duyuruyor. Halise Anne oğlunun cenazesini aldı, ama onu hapse attılar. Biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz çocuklarımız genç yaşta toprağa düşmesin diye birlikte özgür bir yaşam için mücadele ediyoruz.”
“Kayyım soykırım politikasıdır”
“Gezi ve Kobanî aynı döneme denk geldi. Medeni katledildiğinde Gezi’den Lice’ye köprü kurmak istemişti. Ama bu ilerletilemedi. Devlet bunu engelledi.
"Bu ülkede çözülmemiş bir sorun var: Kürt sorunu. Kürt sorunu var olduğu sürece biz bunları konuşmaya devam edeceğiz.
“Hakkari’de kayyım soykırım politikasıdır. Türkiye'de Kürt olup demokrat olup da hakkında dava açılmayan kimse var mı? Yok.
“Cezaevinden çıkınca ‘aman ha sakın tekrar cezaevine girme’ diyorlar. Ama bunun garantisi yok. Kusura bakma konuşacağız.”
“Mahkeme kararları taraflı”
"Hangi mahkeme adaletli karar veriyor. Biz tahliye olduk mahkemede de söyledim sanatçı olsam şarkı söylerdim, tiyatrocu olsam oyun oynardım, siyasetçiyim konuşuyorum. Türkiye'de bağımsız yargı olmadığı sürece Kürt siyasetçiler, feministler, sosyalistler hakkında verilen mahkeme kararları taraflıdır, tanımıyoruz.”
“Bir kenarda sessiz oturmayacağız”
“CHP’'liler diyor ki mahkeme karar versin. İyi de bu mahkemeler adaletli karar mı veriyor. Kayyım da siyasi bir meseledir, hukuki değil. Kürtlerin kendi kendini yönetme hakkının gasbıdır. Zulümdür. Belediye başkanı, milletvekili seçiyorsunuz cezaevine atıyor, dernek başkanını, sivil toplum örgütlerinin üyelerini yöneticilerini cezaevine atıyor. Bu yasa olduğu sürece herkes terörist.
"Bizden sonra 5 arkadaşımıza aynı iddialarla dava açıldı. Bunlar soykırım davası. Başka bir karar alınıp bizi tekrar alabilirler. Bunun garantisi yok.
"Türkiyeli arkadaşlarımıza şunu söylemek istiyorum. Bizim bir derdimiz var bunları söylemeyelim diye bizleri cezaevlerine koyuyor. Biz bu yalanları anlatmalıyız. Faşizm yalan üzerinden kendisini inşa eder. Hakikatı birlikte örmeliyiz. Faşizm, baskı, tehdit var. sinip kenarama oturacağız, oturmayacağız. Biz geleceği yaratmak istiyoruz farkındayız.”
“İktidar tek başına çürümüyor toplumu da çürütüyor”
“Diyarbakır zindanındaki Esat Oktay bugünküler yarışıyor. Belki Co ile aynı hücreye koymuyor ama tek kişilik hücreye koyuyor. Uygulamalar değişmiyor, biçimi farklılaşıyor.”
“İstanbul sözleşmesi kaldırıldıktan sonra şimdi de yasayı kaldırıyor. İktidar tek başına çürümüyor toplumu da çürütüyor. Şiddet kaynağını savaş politikalarından alıyor. Irkçılık, cinsiyetçilik buradan alıyor.”
Katılımcılar
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekteri Fidan Ataselim, DEM Parti milletvekilleri Çiçek Otlu, SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu Özgül Saki, Kırkyama Dayanışma Derneği üyeleri, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Prof. Dr. Beyza Üstün, Dr. Nesrin Nas, Dr. Fatma Bostan Ünsal, Feministler, Filiz Karakuş, eski HDP milletvekili Çağlar Demirel, DEM MYK Üyesi Sevtap Aktan,
Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş katılımcılar arasındaydı.
(EMK/AÖ)