“Yıl 1984, ölüm oruçları var. Ben de Elazığ'da ölüm orucundayım. Beni direnişi bırakmaya ikna etmek için annemi getirmişler. Annem çıktı geldi, oturdu. ‘Oğlum, insanlar zayıf düşebilir, çok kişi bırakıyor, ama ben bırakanlara, ailelerine tavır aldım’ dedi. Devleti kastederek, ‘Bizi bunlara karşı rezil etme, sakın bırakma’ dedi. Annemi duyan cezaevi müdürü, ‘Hani ikna etmeye gelecektin’ dedi, annem de ‘Onurlu olsun diye ikna etmeye geldim’ dedi. Bunu söylerken de hem içi kan ağlıyordu hem gözyaşları süzülüyordu.”
Dersim katliamında babası ve on amcası gözleri önünde kurşuna dizilince çığlık çığlığa ormanda günlerce koşan, 70’li yıllarda iki çocuğu katledilen, 12 Eylül darbesinin ardından 19 yıl hapiste kalan oğlu Celalettin Can için cezaevleri önünde direnen Sakine Can dün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
78’liler Girişimi sözcüsü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi üyesi Celalettin Can, annesi Sakine Can’ı bianet’e anlattı:
Yıl 1938…
“Annemin dedesi Molla Ahmet tanınan, sevilen biri. 38’de aşiretleri silahlı çatışmalara katılmıyor, devletle de bir arada olmuyor. Ancak aşiretlerinin tarafsız olmasına rağmen, Koçgiri gibi devletle çatışma halinde olan aşiretlere yiyecek gibi yardım sunduğunu, devlete karşı onları kolladığını öğreniyorlar.
“Gözeler tarafında bir meydan vardır. Alptekin adlı bir komutan var, annemin babasını ve 10 amcasını, dedesi Molla Ahmet’in ve hepsinin gözü önünde kurşuna diziyor.
“Annem o panikle ormana kaçıyor. Günlerce ormanda panik halinde, çığlık çığlığa koşmuş. Ormanda cesetlere rastlamış.
“Annem gibi ormanlara sığınan bir aile annemi görüp yanlarına alıyor, sonraları ailesine teslim ediyorlar.
“Sakine Can bu travmayla bütün ömrü boyunca çığlık çığlığa yaşadı.
1975 ve 1980…
“Ben '75'te, kardeşim Adil 78'de İstanbul’a geldik, öğrenci hareketleri içindeydik.
"Elazığ'da kapımız işaretlenmişti, kardeşim Mehmet Can da 1975’te, Elazığ’da bunu bir parçası olarak öldürüldü.
“Kardeşim Adil Can’a, 12 Eylül darbesinden hemen önce, bir etkinlikten dönerken asker saldırıyor. Yaralı yakalanıyor. Kardeşimin yanındaki üç kişi kaçıyor kardeşim dikkati üzerine çekmek için kaçmıyor. ‘Arkadaşlarının yerini söylersen seni tedavi ettiririz’ diyorlar. Kardeşim konuşmuyor. İşkencede öldürüldü.
12 Eylül…
“Ben 80’de yakalandım, Malatya’da işkencede kaldım. Malatya Eski Askeri Havaalanlında ağır işkence gördüm. Ben işkencedeyken annemin dışarıda yaptıklarını anlatıyordu, başvurmadık kapı bırakmamış.
“Elazığ Cezaevine nakledildik, yine ağır işkence devam etti. Annem başta ben olmak üzere bütün tutuklulara sahip çıktı.
“Annemin direnişçi tavrı, duruşu, sıkıyönetim komutanının da dikkatini çekiyor. Annemi merak ediyor, ‘Getirin bunu’ diyor. Annemi makamında oturtuyor, kendisi de odada dolaşarak anneme nasihat ediyor. Annem de ‘Sabri bey biraz da sen otur ben konuşayım’ deyince komutan oturuyor. Annem, ‘Milleti, halkı siz birbirine düşürmüşsünüz, bu işin başı sizmişsiniz, darbecilermiş’ diyor.
“Cezaevi müdürlerinin yakasına yapışırdı. Beni her yerde aradı, sorgularda, işkencelerde hapishanelerde aradı. Sadece bana değil, bütün tutsaklarda sahip çıkmaya çalıştı.
“Kendisine de işkence yapıldı, ben sorgudayken annemi getirip gözlerimin önünde anneme işkence yaptılar. Bana da annemin önünde işkence yaptılar.
“Elazığ 3 Nolu Özel Bölümde görüşte bana bir kavramı kullanmamamı söylediler, ben de o kavramı özellikle kullanınca annemin önünde falakaya yatırdılar. Annem hem kafasını duvarlara vuruyor hem ‘faşistler’ diye bağırıyordu.
2018…
“Ben tutuklandığımda, ‘İki evladımı kaybettim, birini de cezaevinde çürüteceklerdi. Onu oradan kurtardım ama koruyamadım, yine aldılar. Çok yaşlandım, son kez göremeyeceğim. Gücüm yetmiyor onu almaya, evlatlarım size emanet’ demiş.
“Emboli sebebiyle bilinci kapalıydı hastanede, yoğun bakıma götürecektik, sarıldım, ‘Anne ben geldim, sen yıllarca peşimden koştun ben geldim, duyuyor musun’ dedi. Gözleri açıldı, gözlerinden yaş aktı. Doktorlar şaşırdı çünkü bilinci kapalıydı. Daha sonra doktoru, ‘Ardında bıraktıklarıyla derin kaygısı olan anneler bunu yapar’ dedi.
“Anneler 12 Eylül direnişinin motoru oldular, hayatta kalmamızı sağladılar, devlet kapılarında dolaştılar. Bizi korudular, onlar olmasaydı ben belki hayatta olmazdım, birçok arkadaşım da öyle…
“Sakine Can bizim başımıza bir şey gelmesin diye hep yanımızdaydı, bütün çocuklarını okuttu.
“Hayatı boyunca hep o ormanda tek başına kalmış çocuk gibi yaşadı, çığlık çığlığa. Çocuklarını korumak için çığlık çığlığa yaşadı. Bir çığlık sustu.
“Anılarını yaşatacağız, adları insanlık tarihine yazılacak.” (AS)
Sakine Can'ın cenaze töreni yarın (10 Temmuz) Gazi Cemevi'nde saat 15.00'te düzenlenecek.