Haber ve fotoğraflar: Emre Orman
Cumartesi Anneleri 737. hafta oturumunda kayıp yakınları 1994 yılında İstanbul'da gözaltına alınan ve bedeni Kırıkkale'de ormanlık alanda bulunan Halil Alpsoy ile Adana'da gözaltına alınarak serbest bırakılan ve sonrasında kimliğini almak için MİT binasına giden, bir daha akıbetinden haber alınamayan Kasım Alpsoy'un akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle bir araya geldi.
Galatasaray Meydanı'nın yasaklanması nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşıdı.
Bu haftaki eyleme katılanlar arasında Arjantin'de 50 yıl önce kayıpları arama mücadelesini başlatan Plaza De Mayo Anneleri ile Şırnak ve Diyarbakır'da kayıpları arama mücadelesini sürdüren anneler de vardı.
"Anneliği bir itiraza, siyasi bir karşı duruşa dönüştürdüler"
737. haftada basın açıklamasını Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı okudu. Korur-Fincancı, anneler günü öncesinde gerçekleşen buluşmada açıklamaya gözaltında kaybedilen sevdiklerinden bir haber alamadan yaşamını yitiren Cumartesi Anneleri'ni saygıyla anarak başladı.
Bu hafta Plaza de Mayo'da, Şırnak'ta, Diyarbakır'da hakikat ve adalet mücadelesi yürüten kayıp yakınlarının da aralarında bulunduğunu belirten Korur-Fincancı şunları söyledi:
"Bu buluşma, aynı devlet terörüne maruz kalan, aynı acıyı yaşayan, aynı adaletsizliğe karşı mücadele eden insanların kıtalar arası mücadele yoldaşlığıdır. 1977 yılında Arjantin'de Plaza de Mayo Anneleri "Bir anne için en acımasız işkence, çocuklarının kaderi hakkındaki belirsizliktir" diyerek darbecilerin karşısına dikildiler.
"1995 yılında Cumartesi Anneleri bu karşı çıkışın Türkiye'deki devamcısı oldular. Onlar, iki ayrı kıtada gözaltında kayıplar gerçeğinin toplumsal hafızada yer almasını ve bugünlere aktarılmasını sağladılar. Onlar, kaybedilen evlatlarını arama mücadelesinde, anneliği özgürlükçü ve eşitlikçi bir yerden yeniden inşa ettiler; anneliği bir itiraza, siyasi bir karşı duruşa dönüştürdüler. 737'nci haftamızda bu kadınlardan Fikriye ve Leyla Erdoğan Alpsoy'un kuşaktan kuşağa geçen 25 yıllık hakikat ve adalet arayışına eşlik edeceğiz."
Aksoy: Galatasaray'ı bize açıncaya kadar...
Kasım Alpsoy'un eşi Leyla Erdoğan Aksoy 25 yıl önce eşinin gözaltına alınarak ağır işkence gördüğünü ve sabah eve geldiğini, kimliğini almak için tekrar karakola gittiğini ve kendisinden bir daha haber alamadıklarını dile getirdi.
Eşinden haber alana kadar burada mücadelesini sürdüreceğini bildiren Alpsoy, "Bize Galatasaray'ı yasakladılar. Galatasaray'ı bize açıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz" dedi.
Noia: "Bir gün adalet sağlanacak"
Kardeşi kaybedilen ve Plaza De Mayo meydanına ilk çıkan ailelerden Margarita Isabel Noia "Burada sizinle olmaktan onur duydum" ifadelerini kullandı. Noia meydana çıkışlarının 42 yılını doldurduklarını söyledi.
Her perşembe alana çıkmaya devam ettiklerini ve kayıplarına saygı duyulmasını istediklerini belirten Noia, "Adaletsiz olmaz adalet sağlanana kadar mücadeleye devam. Bir gün adalet sağlanacak" şeklinde konuştu.
Anne Bayram: Bu devletin ayıbıdır
Diyarbakır'da 1996 yılında evinden gözaltına alınarak kaybedilen Şirin Bayram'ın annesi Remziye Bayram da söz aldı. Anne Bayram Kürtçe yaptığı konuşmasında hukuktan sonuç alamadıkları için davayı AİHM'e taşıdıklarını belirtti. "Hak, hukuk ve adalet yok" diyen anne Bayram, şunları söyledi:
"Biraz vicdan merhamet olsa kayıp yakınlarına parkları, Galatasaray Meydanı'nı yasaklamazlardı. Hak, hukuk, adalet yok. Dün Diyarbakır'daydım, bugün İstanbul'dayım yarın da belki başka bir yerde olacağım. Ama bu devletin ayıbıdır."
Deniz: Gözyaşlarımın hesabını sormaya geldim
Şırnak'ta 2001 yılında kaybedilen Kürt siyasetçi Ebubekir Deniz'in kızı Ceylan Deniz bugün buraya akıttığı gözyaşlarının hesabını sormaya geldiğini belirtti. Herkesin anne babasıyla birlikte yaşama hakkının bulunduğuna değinen Deniz, kendisinden bu hakkın alındığını dile getirerek şöyle devam etti:
"Babama o kadar safça beslediğim duygular şimdi özleme dönüştü. Ben her gün her sat babamı düşünüyorum. Ben bugün onları anmaya geldim. Onların mücadele arkadaşlarının hikayelerini dinlediğimde her birinin bir kıtasında kendimi buluyorum. Hepsi babamın arkadaşlarıydı, hepsi kaybedildi. Onlara işkence mi edildi yoksa direkt olarak öldürüldüler mi, bilmiyoruz. Yaşıyorlar mı, bilmiyoruz.
"Umudumuz her daim var olacak. Ben babamı her zaman bekleyeceğim. Ya kemiklerini ya kendisini... Ben babamı istiyorum. Sizin gözlerinize her bakışımda sizi orada yargılayacağım. Babamı sizin gözlerinizin içine her baktığımda isteyeceğim."
Ne olmuştu?
37 yaşındaki Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte, akraba ziyaretinden dönüyordu. İstanbul Kanarya mahallesindeki evinin önüne geldiğinde kendisini bekleyen sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi Fikriye itiraz edip bağırınca kimliklerini gösteren polisler; "Merak etme, karakola kadar götürüyoruz, yarım saat sonra gelir." dediler ve götürdüler. Alpsoy bir daha evine dönemedi. 18 gün sonra işkenceden tanınmaz hale gelmiş bedeni, İstanbul'a 530 km uzaklıktaki Kırıkkale'de ormanlık bir alanda bulundu. Ailesi onu elindeki çocukluktan kalma izden teşhis edebildi.
Alpsoy'un gözaltına alınmasından bir süre sonra polisler amcasının oğlu Kasım Alpsoy'un Adana'daki evine de baskın yaptı. 18 Mayıs 1994 tarihinde sabaha karşı polisler 30 yaşındaki Kasım Alpsoy'u darp ederek gözaltına aldı ve Adana İstihbarat Dairesi'ne götürdü.
Gözaltına alındığı günün akşamı Kasım Alpsoy'u serbest bırakıp kimliğini alıkoydular, "Yarın gel, kimliğini al" dediler. Eve geldiğinde işkenceden perişan haldeydi. Ertesi gün kimliğini almak üzere bir akrabasıyla MİT binasına gitti. Akrabası bütün gün kapıda bekledi ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı.
O tarihlerde Akkapı Kimsesizler Mezarlığı'nda polislerin gece saatlerinde gizli defin işlemi yaptığını söyleyen kişiler oldu ancak bu kişiler korkup tanık olarak ifade veremedi. Bu bilgiler üzerine ailenin şüpheli mezar yeri açılsın başvurusu reddedildi.
25 yıldır Kasım ve Halil Alpsoy'un gözaltına alındıkları inkâr edildi. Ailelerinin tüm başvuruları karşılıksız bırakıldı. (HA)