CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Hakkari ve Van’ı kapsayan Kürt kentleri ziyareti başladı.
Özel, ilk durağı Diyarbakır'da, kadın sivil toplum kuruluşları ile kahvaltıda bir araya geldi.
Basının sorularını yanıtlayan Özel, yeni Anayasa ve Kürt sorununa çözüm tartışmalarına değindi.
Demirtaş ile görüşme
Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı ile Edirne Cezaevi’nde pazartesi günü yaptığı ziyareti hatırlatan Özel, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
“Dün akşam saatlerinde Kayapınar'da sokak ortasında Evin Demirtaş isimli bir kadın daha katledildi. Bundan duyduğumuz derin üzüntüyü ve başsağlığı duygularımızı ifade ederek söze başlamak isterim ve 2024 yılında bu 321'inci kadın cinayeti oldu kayıtlarda geçmiş olan. Daha geçtiğimiz günlerde Adana'da bir günde beş kadın cinayeti işlendi.
Sayın Demirtaş'la pazartesi günü Edirne Kapalı Cezaevi'nde bir çalışma toplantısı gerçekleştirdik. Öncesinde bu toplantının gündemi için karşılıklı hazırlık ziyaretleri olmuştu; avukatlar ve Sezgin Bey aracılığıyla. Orada kendi gündemimizin başına kadına karşı şiddeti koymuştuk. Ve ziyaret öncesi avukatları eliyle de kamuoyuyla paylaşacak bir metni sunmuştu.
O çağrı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, bana tüm siyasi liderlere ve sırasıyla Türkiye'yle kamu gücü kullanan ya da sivil toplum gücünü temsil eden tüm başkanlara yönelikti. Ve kadına karşı şiddet için içimizdeki erkekle yüzleşerek başlamak ve devamında sorumluluk almayı tartışan, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının karşı tarafta, katillerde ve şiddete başvurulanlarda yarattığı cesareti gören bir metindi. Ve buna karşı bir duruş sergileyen, kısa ve orta vadede yapılması gerekenleri ifade eden bir metindi.
Bahçeli'nin açıklamaları
Bugün buraya gelmeden 24 saat önce Türkiye'de böylesi bir önemli bir gündem vardı ama bu duruma evrilmemişti. Sayın Bahçeli'nin açıklamalarıyla önemli bir eşikteyiz. Şimdi herkes neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Ama biz meseleye şuradan bakıyoruz: Eğer Sayın Bahçeli'nin söylediği söz, bir kişinin özgürlüğü, bir kişiye af, ona verilecek bir kürsü, oradan söylenecek bir söz lağvolacak bir örgüt ve her şey tamamdırsa, maalesef hiçbir şey tamam değildir o anlamda.
"Atılacak her adımı önemsiyoruz"
Son söyleyeceğimi baştan bir kez daha söyleyeyim. Cumhuriyet Halk Partisi barışa giden annelerin gözünün yaşını durdurmaya yönelik olan, şehit gelmesine, çatışmalar olmasına ve Türkiye'nin gelişimine engel olan bu sürecin tamamlaması, bitmesi, ortadan kalkması için, terörün durması için, terör örgütünün ortadan kalkması için, Türkiye'nin 86 milyonun birden barış içinde kucaklaşabilmesi için atılacak her adımı da önemsiyor ve engel olmayacak; kimin sözü varsa da kıymetlidir, söylesin.
Ama şu söz söylenmesin 'Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Bir sorun vardır. Onu da birisi konuşunca bitecektir'. O zaman işte şu noktaya geliyorsunuz; bu masayı Diyarbakır'daki kadınların sorunlarını, bu masayı daha da genişleterek, Diyarbakır'daki Kürtlerin sorunlarını, Türkiye'deki 26 milyon Kürdün sorununu yok sayıyorsunuz.
"Birisine senin sorunu yok demek otoriterliktir"
O zaman aslında iyi bir şey yapayım derken hepimizi çok daha kötü bir şeye razı etmeye çalışıyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Kürt sorunu vardır, tam da şuradadır Kürt sorunu: Kürdün sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir, devlet karar veremez. Büyük devlet karar vermiş, küçük devlet de dün ilan etmiş gibi görünüyor. Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez. Aksine onlar böyle dedikçe derinleşir.
O yüzden Kürtlerin sorunları, Kürtler 'Sorunum kalmadı' diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Birisine senin sorunu yok demek otoriterliktir. Demokrasilerde o birisi sorununum yok diyene kadar sorun var demektir. Biz de bununla ilgili elimizden gelen her türlü katkıyı ifade etmeye devam edeceğiz.
"Kürt sorunu tüm Türkiye'nin sorunudur"
Ülkemizin, bütün vatandaşlarımızın istediğini konuşabildiği, istediği dilde konuşabildiği, kamuda temsil edildiği, siyaset yapma haklarının olduğu, ayrıştırılamadığı, hukuki öngörülebilirliğin olduğu bir ülke olana kadar Cumhuriyet Halk Partisi sosyal demokratik bir parti olma sorumluluğuyla çalışmaya ve mücadele etmeye devam edecektir.
Terörün varlığı tüm Türkiye'nin sorunudur. Ama Kürtlerin sorunları da sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye'nin sorunudur. Bu iki sorun eş zamanlı olarak çözülmedikten sonra bu iki sorun birbirini doğurmaya devam edecektir. Bunun olmaması için biz Diyarbakır'daki iyi niyeti, umudu görüyoruz. Ama Diyarbakır'daki endişeyi sabah yaptığınız toplantıda da kaydettik. Çünkü bir kez daha bir süreç yürütülmesi, bir kez daha bir umut ve bir kez daha başarısızlık, geçen sefer ne acılar yaşattıysa çok daha fazlasını yaşatabilir. Bu sebepten dolayı son derece dikkatli olmak durumundayız.
"Anayasa tam sadakat gösterilmedikçe anayasa yapmayız"
Ve Kürtlerin yaşadığı sorunların sadece bir kişinin Meclis'te konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla, demokratik siyasi önünün açılmasıyla ve kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecektir.
Bugün Cumhur İttifakı'nın Kürtlerin sorunlarını görmediği, gündemine almadığı alelacele bir şeyler yapmaya çalıştığı süreç son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır. Bir yandan bir sorunu çözeceğiz derken hangi sorunun çözülmeye çalışıldığı konusunda derin şüpheler vardır. Kürt sorununu yok sayıp bir sorunu çözenlerin Erdoğan'ın sorununu çözmek üzere bir süreç yürüttüklerine ilişkin endişeler, hızla bertaraf edilmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak da daha önce farklı vesilelerle, kamuoyu önünde açık biçimde Meclis başkanı ağzıyla, Sayın Erdoğan çağrısıyla sivil anayasa söylemyiyle davet edildiğimiz anayasa masasına oturmadık. Mevcut anayasaya harfiyen uyulmadıkça ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılma gibi bir somut örneği de bir kez daha aslında hatırlatayım- bütün anti demokratik tavır vazgeçilmedikçe, Anayasa Mahkemesi kararları, AİHM kararları kabul edilmedikçe, yani anayasanın en ufak virgülüne kadar tam sadakat gösterilmedikçe biz anayasa çiğneyenlerle bir anayasa yapmayız.
"Kürt ve Türklerin geleceği demokratik siyasetten geçer"
O yüzden 'Böyle yaptık olmadı, öyle yaptık olmadı. CHP Kürt soruna duyarlı, o sorunu çözecek-miş gibi yapıp, CHP'yi masaya böyle sokabilir miyiz' diyorsa, niyet buysa, biz o oyuna gelmeyiz. Ama sizin niyetiniz demokrasiyse bu işin bütün aşamalarında samimiyetli oluruz. Bir tek şeye itiraz ederiz; samimiyetsizliğe itiraz ederiz.
Sonuç olarak kapalı kapılar ardında biz yaptık oldu diyen anlayışı değil, Kürtlerin yaşadığı sorunları gören, çözme iradesi gösteren, önerileri ortaya koyan ve zemini 86 milyonun temsilcilerinin olduğunu Meclis'te kuran bir anlayışı savunuyoruz. Bu ülkede yaşayan herkesin, Türklerin ve Kürtlerin de geleceği yalnızca sivil, demokratik siyasetten geçer. Doğru yol budur. Biz bu noktada üzerimize düşen ne varsa bunu yapacağız. Buna katkı koymak, risk almak, haklı-haksız tüm eleştirilerle muhatap olmak dahildir.
Dün ifade ettiğimiz sözü bir daha ifade edelim. Devlet Bey beklenmedik bir şey söyleyince, 'Beklenmedik bir şey de ben söyleyeyim size, Kürtlere devlet vaat ediyorum' dedim. Cümlenin buraya kadar ki kısmından bile medet uman bir kötücül akıl var.
"Sayın Demirtaş'la da mutabıktık"
Ben Kürtlere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin eşit, ayrımsız, kendilerini tamamen mensubu ve sahibi hissettikleri, 86 milyonla birlikte eşit vatandaşlığı iliklerine, kemiklerine kadar hissettikleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bizlerle birlikte sahibi olmalarını teklif ediyorum. Bu noktaya geldiğimizde zaten bütün sorunlar çözülecek.
Bu noktada geçen gün Sayın Demirtaş'la da mutabıktık. Bugün kadın STK'larıyla da mutabıkız. Yarın görüştüğümüz tüm Kürtlerle de, bu bölgenin insanlarıyla da mutabık olacağız. Çünkü biz bu şehrin de, bu şehrin siyasetçilerinin de, bu şehrin STK'larının da bu ülkeyi sevdiklerini, insanları sevdiklerini, hayatı sevdiklerini, yaşamı sevdiklerini biliyoruz, hayata, yaşama, insana ve barışa dair her türlü düşmanlığın ve kötülüğün karşısında onlarla el ele, omuz omuza olacağız. Diyarbakır'daki ilk programımızdan hepinizi selamlıyorum."
Dört Ayaklı Minare'ye karanfil bıraktı
Özel, kadınlarla buluşmasının ardından esnafı ziyaret etti. Ardından öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin katledildiği Dört Ayaklı Minare’nin önüne karanfil bıraktı.
Tahir Elçi'nin eşi CHP Milletvekili Türkan Elçi ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile birlikte açıklama yapan Özel şunları söyledi:
"Tahir Elçi'nin hatırasının önünde saygıyla eğiliyoruz. Onun şahsında Diyarbakır'da kardeşlik için, hukukun üstünlüğü için, eşitlik için mücadele ederken hayatını kaybetmiş olan herkesi ve Tahir Elçi'yi rahmetle ve minnete anıyorum"
(RT)