"İlk kez" diye altını çizmek çok önem taşıyor, 1990-1996 arasında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti verilerine göre çoğu Olağanüstü Hal Bölgesindeki 24 gazeteci öldürülmüştü.
Bu "gazeteci cinayet"leri yargıya taşınamadı, kimilerinin aileleri cinayetleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmek durumunda kaldı.
24 gazeteci
Mehmet Sait (Erten/Azadi Denk Diyarbakır 1992), Halit Güngen (İkibine Doğru Diyarbakır 18 Şubat1992), Cengiz Altun (Yeni Ülke Batman 25 Şubat 1992), İzzet Kezer (Sabah Cizre 23 Mart 1992), Bülent Ülkü (Körfeze Bakış, Bursa 1 Nisan 1992), Mecit Akgün (Yeni Ülke Nusaybin 2 Haziran 1992), Hafız Akdemir (Özgür Gündem Diyarbakır 8 haziran 1992), Çetin Ababay (Özgür Halk Batman 29 Temmuz 1992), Yahya Orhan (Özgür Gündem Ceylanpınar 9 Ağustos 1992), Hüseyin Deniz (Özgür Gündem Ceylanpınar 9 Ağustos 1992), Musa Anter (Özgür Gündem Diyarbakır 20 Eylül 1992), Yaşar Aktay (Serbest Hani 9 Kasım 1992), Hatip Kapçak (Serbest Mazıdağı 18 Kasım 1992), Namık Tarancı (Gerçek Diyarbakır 20 Kasım 1992), Uğur Mumcu (Cumhuriyet Ankara 24 Ocak 1993), Kemal Kılıç (Yeni Ülke Şanlıurfa 18 şubat 1993), Mehmet İhsan Karakuş (Silvan 13 Mart 1993), Ercan Güre (HHA 20 Mayıs 1993), İhsan Uygur (Sabah İstanbul 6 Temmuz 1993), Rıza Güneşer (Halkın Gücü 14 Temmuz 1993), Ferhat Tepe (Özgür Gündem Bitlis 28 Temmuz 1993), Muzaffer Akkuş (Milliyet 20 Eylül 1993), Nazım Babaoğlu (Gündem 12 Mart 1994), Erol Akgün (Devrimci Çözüm 1994), Sayfettin Tepe (Yeni politika 28 Ağustos).
Göktepe de AİHM'de
Göktepe Ailesi'nin "yaşam hakkı", "işkence ve kötü muamele yasağı", "bağımsız bir mahkemede yargılanma hakkı", "keyfi gözaltı", "ifade özgürlüğü hakkı"na dayanak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptıkları başvuru, 29 Nisan 2005'te geri çevrildi.
Mahkeme, Türkiye'de sorumlu polislerin yargılanıp cezalandırıldığı, sorumluluğunun karşılığı olarak devletin de tazminat ödediğini bildirdi.
Ne duvar ne de sandalye; dövülerek öldürüldü
Gazeteci, 8 Ocak 1996'da, Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen iki tutuklunun Alibeyköy Mezarlığı'ndaki cenaze törenini Evrensel gazetesi adına izlerken gözaltına alındı. Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürülen Göktepe, burada polis darbeleriyle hayatını kaybetti.
Cinayetin üzeri polis ve İçişleri Bakanlığı yetkililerinin "sandalyeden düştü", "duvardan düştü" sözleriyle kapatılmaya çalışıldı.
Sorumlu polislerin yakalanmaları için Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın kınama ve talimatları gerekti.
Ekim 1996'da İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava, burada görülemeden güvenlik gerekçesiyle Aydın'a, oradan da aynı gerekçeyle Afyon'a taşındı. Dava Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde son buldu.
Dava 4 yıl sürdü
Afyon Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu'nun verdiği ve gazeteciye gözaltında baş ve vücut kısmına küt cisimlerle çok sayıda darbe vurulduğunu ortaya koyan raporuna rağmen, cinayeti "kastı aşan" bir eylem olarak değerlendirdi.
Yaklaşık 30 duruşma süren dava, 19 Ocak 2000 günü, Yargıtay'ın beş polis memuruna "kastı aşan insan öldürmek" ve "faili belli olmayacak şekilde insan öldürmek" suçlarından verilen 7'şer yıl 6'şar ay hapis cezasını onamasıyla, bir polisin verilen mahkumiyet kararının da bozulmasıyla devam etti.
Mahkeme, ikinci yargılamada, Yargıtay'a uyarak, cezası bozulan altıncı polis memurunu 20 ay hapisle cezalandırdı ve beş ay kamu hizmetlerden uzaklaştırmaya karar verdi. Göktepe Davası, Yargıtay'ın cezaları 28 Eylül 2000'de onamasıyla son buldu.
Sanıkların bir kısmı kamuoyu baskısıyla 17 ay hapiste tutulurken tüm mahkum polislerin cezalarının tamamlamalarına 19 Aralık 2000'de yürürlüğe giren Şartlı Tahliye ve Ceza Erteleme Yasası engel oldu.
Polisler affedildi, emri verenler yargılanmadı
Tüm hukuki çabalar ve kamuoyu tepkilere rağmen, Metin Göktepe'nin dövülmesi için emir veren emniyet görevlileri ve ölümünü gizlemeye çalışan üst düzey yetkililer yargı önüne çıkarılamadı.
Göktepe'yi öldürenlerin yakalanmaları ve yargı önüne çıkması için gazetecinin arkadaşları, meslektaşları, ailesi, avukatlar ve basın örgütleri büyük bir çaba gösterdiler. Adaletin yerine getirilmesini isteyen çeşitli illerden binlerce insan, duruşma salonuna girme garantisi olmadığı halde, davanın görüldüğü Aydın ve Afyon kentlerine otobüs ve trenle hareket ettiler.
İçişleri Bakanlığı mahkum oldu
İçişleri Bakanlığı aleyhinde 6 Kasım 1996'da açılan tazminat davası ise, İstanbul İdare Mahkemesi'nin, 30 Kasım 1998'de, Göktepe Ailesi'ne 1 milyar 400 milyon (bin 400 YTL) maddi, 8 milyar 500 milyon (8 bin 500 YTL) da manevi tazminat ödenmesine hükmetmesine neden oldu.
Ancak, 13 Temmuz 1999'da Danıştay, maddi tazminatı 500 milyon TL'ye (500 YTL) indirdi.
Adına her yıl gazetecilik ödülleri
Gazetecinin ölümünden bu güne kadar her yıl "Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri" adı altında duyarlı ve başarılı bulunan gazetecilere ödüller verildi.
Ödüller, Göktepe'nin doğum günü olan 10 Nisan'da düzenlenen bir törenle meslektaşlarına teslim ediliyor.
Metin Göktepe'nin ailesinin de katıldığı tören, yüzlerce meslektaşını bir araya getiriyor. Göktepe anısına, ayrıca panel, sergi gibi etkinlikler de düzenleniyor.
Metin Göktepe Sitesi
Metin Göktepe'nin anısına bir de İnternet sitesi kuruldu. Sitede Metin Göktepe'nin fotoğraf albümü, Göktepe Davası süreci, gazetecinin annesi Fadime Göktepe'nin dava süresince yaptığı konuşmalar, Metin Göktepe ile ilgili şiirler, Gazeteci ile ilgili meslektaş yorumları vb bilgiler yer alıyor.
Metin Göktepe 'gazeteciyim' kitabı
Ölümünden sonra gazeteci Göktepe anısına Evrensel Basım Yayın tarafından Metin Göktepe 'gazeteciyim' başlıklı bir kitap yayımlandı. Kitap, cinayetin ardından gelişen tepkileri ve çekilen fotoğrafları içeriyor.(EÖ)