Fotoğraf: Gazete Karınca
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
1989 yılında Siirt'te bulunan Kasaplar Deresi'nde (Newala Qesaba) mezarların ortaya çıkmasının ardından, kazı çalışmaları yapıldı ancak Siirt Valiliği'nin emirleri ile kısa bir süre içinde o kazılar durduruldu. O günden bu yana Kasaplar Deresi'ndeki mezarlarla ilgili herhangi bir çalışma yapılmadı. Kazılarda 8 tane ceset ortaya çıkmıştı ancak bu cesetlerin kime ait olduğu da araştırılmadı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Siirt Şubesi'nin geçmiş dönem yöneticilerinden Evin Çiçek'in açıklamaları ve gazeteci Günay Aslan'ın yaptığı habere göre, 1980 ile 90'lı yıllarda çatışmalarda hayatını kaybeden PKK gerillalarına ait yüze yakın cenaze Newala Qesaba'da bulunuyor.
Kasaplar Deresi (Newala Qesaba) günümüze kadar yapılaşma izinleri ve bu yapılaşma izinleri doğrultusunda yürütülen çalışmalarla gündeme geldi. Kepçelerle yürütülen bu çalışmalarda, cenazelerin zarar göreceğine dair insan hakları örgütlerinin yaptığı çağrılar da karşılıksız kaldı.
Basına yansıyan haberlere göre, son dönemlerde yeniden bir yapılaşma çalışması yürütülüyor Kasaplar Deresi'nde.
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer cenazelerin bulunup çıkarılması, bunlarla ilgili gerekli çalışmaların yapılması için söz konusu yapılaşma çalışmalarının bir an önce durdurulması gerektiğini belirtiyor. Biçer yapılacak bu çalışmalarda izlenmesi gereken hususların Minnesota Protokolü'nde olduğunu ve buna uygun bir şekilde çalışmak gerektiğini ifade etti.
*Prof. Dr. Ümit Biçer / Fotoğraf: MA
"Çalışmanın standartları iyi çizilmeli"
Biçer konuyla ilgili olarak bianet’e şu açıklamaları yaptı:
"Orada öncelikli olarak bölgenin koruma altına alınması ve bağımsız uzmanların da katılacağı bir sürecin Minnesota Protokolü'nde belirtilen veya İsviçre Kızılhaçı’nın önerdiği yöntemlerle gerçekleştirilmesi gerekiyor. Çünkü devletin suçlandığı veya devletin sorumlu olduğu iddia edilen olaylarda, incelemenin hem kamuoyunun tatmin edeceği bir çerçevede yürütülmesi hem de burada bilimsel, etik ve yasal standartlarının çok iyi çizilmesi gerekiyor. İnceleme söz konusu olduğunda, orada incelemeyi gerçekleştirecek nitelikte ve sayıda uzmanların bulunması esastır. Bunu devlet sorumlu olarak gerçekleştiriyorsa, burada öldürülen/öldüğü iddia edilen kişilerin hiç olmasa onların vekillerinin, vekillerinin önerdiği uzmanların da katılımı sağlanmalıdır. Çalışmalar hem yürütülme aşamasında hem değerlendirilme, tartışma ve raporlama aşamasında bu uzmanların denetimine ve katılımına açık olarak yürütülmeli.
"Bu süreç diğer taraftan hızlı olmalı. Çünkü burada insanların beklediği hakikatleri ortaya çıkarma ve onunla ilgili olarak da çalışmaların bitirilmesi kıymetli. Çünkü güven duygusunu baştan sona zedelememek esastır.
"Adli tıp açısından da burada cenazelere ulaşıldığında, cenazelerin çıkarılması ile ilgili olarak, o cenazelerle yapılacak işlemlerle ilgili uygun bir laboratuvara ve bu konuda uzmanlaşmış bir ekibin çalışmasına ihtiyaç var."
"Süreç ölenlere ve yakınlarına saygı çerçevesinde olmalı"
"Bu süreç baştan sona hem ölenlere hem de ölenlerin yakınlarına saygı çerçevesinde yürütülmelidir. Çünkü zaman zaman Türkiye’de çıkarılan cenazelerle ilgili yapılan işlemler sonrasında, cenazelerin hem ailelere yollanırken hem gömülürken yapılanları hatırlıyoruz. Burada esas olan devletin sorumluluğunun olduğu iddia edilen bir meseleyi çözerken, uluslararası hukukun tarif ettiği çerçevede çalışma yapmak. Adli tıbbın standartları da Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen ya da AİHM’in hukuksal olarak sınırlarını çizdiği Jordan Kararları veya Kayıplarla İlgili Sözleşmenin esasına göre yürümelidir. Bu çerçevenin dışında, adli tıp çalışmasının yalnızca teknik bir çalışma olmadığını, ölenlerin orada beklediği hakikatin yanı sıra onların onarım sürecine de katkı vermesi, burada hukukun tesis edilmesinin kıymetli olduğunu, çünkü delillerin bir kısmı suçla ilişkisi ise suça dair bir şeyler söylüyorsa onları da ilişkilendirecek bir titizlikte yürütülmesinin gerektiğini ifade edebilirim. Ama ana çerçeve Minnesota Protokolü'nde yer almıştır.
"Bölgenin korumaya alınması gerekiyor"
Biçer bölgede bulunan cenazelerin ve delillerin korunması için söz konusu yapılaşmanın durması gerektiğini dile getirerek "Sözü edilen bölgede araştırmanın nasıl yapılacağı ile ilgili bir hazırlık sürdürülmeli. İnceleme yapılacak alanın sınırlarını tespit etmek ve bu alanı hem yapılaşmadan çıkarmak hem de sözü edilen kemiklerin aktarabilmesi için hangi yöntemlerle inceleneceği konusunda karar verilmesi gerekiyor" dedi.
Biçer inceleme yöntemlerine ilişkin olarak ise şunları söyledi: "Bazen oradaki kemikleri araştırmak için yer radarları kullanılabilir, farklı şekilde oradan topraktan örnek alınabilir. Burada kullanılacak malzemenin tespiti kadar, o cenazelerin nerede bulunduğunu tespit etmek gerekiyor."
Yeni yapılaşma çalışmalarının yanı sıra daha önce yapılan binalarla ilgili de bir tartışma sürecinin yürütülmesi gerektiğini ifade eden Ümit Biçer, bu sürecin kamuoyuyla açık bir tartışma ile yürütülmesinin önemli olduğunu söyledi: "Diğer yapılar varsa da onlarla yapılacak olan çalışmanın nasıl yürütüleceğini kamuoyuyla açık olarak tartışmak gerekiyor. Binalar söz konusu olduğunda o binaların yıkılması gibi konular dahil olmak üzere bir şeyler tartışmaya başlamak lazım. Ama öncelikli olarak önce koruma altına almak ve orada neyi nasıl yapılacağına karar vermek ve orada cenazesi bulunan insanları da dahil etmek gerekiyor."
TIKLAYIN - Günay Aslan: "33 yıl geçti, devlet Newala Qesaba sorusuna hala bir yanıt vermedi"
TIKLAYIN - Kasaplar Deresi, Tanıklar ve Tanıklığım
TIKLAYIN - "Cenazeleri Kasaplar Deresi Çöplüğünde Teşhis Ediyorduk"
TIKLAYIN - On Binler Toplu Mezarlar için Kasaplar Deresi'ne Yürüdü
TIKLAYIN - "Newala Qesaba'nın yapılaşmaya açılması ölülere saygısızlık"
(FD)