InSight Crime’a konuşan uzmanlar, “Türkiye mafyası, Doğu Avrupa, Batı Asya ve Körfez’deki petrol zengini ülkelerle bağlantısıyla, dünyanın en küçük ama gelişen kokain pazarlarına ticaretin lideri oldu” değerlendirmesini yaptı.
InSight Crime, Güney Amerika-Türkiye kokain rotasını ve uyuşturucu maddenin Türkiye’den dağıtıldığı merkezleri yazdı.
“Türkiye: Avrupa ve Ortadoğu arasındaki kokain merkezi” başlıklı haberde, Türkiye’deki operasyonlarda Güney Amerika menşeli kokainin giderek artan miktarlarda yakalanmasının, ülkenin, Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına nakledilen uyuşturucu ticaretindeki büyüyen rolüne işaret ettiği belirtildi.
Rotayla ilgili haritada da, Türkiye’nin, bölgenin kokain transit merkezi olduğu yazıyor.
Suç buzdağının görünen yüzü
Haberde verilen örneklerden biri, geçen Haziran’da Ekvador’un Guayaquil limanında yakalanan, Türkiye’ye gönderilmesi planlanan 850 kiloluk kokaindi. Başka bir baskında da Mersin limanında, yine Guayaquil’den gelen 250 kilo kokain yakalanmıştı.
InSight Crime’ın geçen yıl yayınladığı ve dün tekrar sosyal medyadan paylaştığı haberinde, uzmanların şu görüşüne yer verdi: “Bu yakalamalar, Türkiye’deki organize suç örgütlerinin, Avrupalı ‘eroin kralları’ gibi, opioid (afyon) menşeli uyuşturucunun fiyatının düşmesi sonucu giderek artan oranda kokain ticaretine yönelmesiyle ilgili ‘suç buzdağı’ hakkında sadece ipucu veriyor.”
Haberde, “İtalyan ve Arnavut mafyalarıyla karşılaştırıldığında Avrupa’daki varlığı ikincil kalan Türkiye mafyası; Doğu Avrupa, Batı Asya ve Körfez’deki petrol zengini ülkelerle kurduğu bağlantıyla, artık dünyanın en küçük ama gelişen kokain pazarlarına ticaretin lideri” değerlendirmesi yer alıyor.
InSight Crime, Türkiye’nin kıtalararası kokain koridoru olmasını üç sebebe bağlıyor: “Eroin bağlantıları, Latin Amerika’daki Türkler ve alternatif rota arayışı.”
Ticaret, 1960’lara dayanıyor
Haberde, Naval Postgraduate School’dan tarihçi Ryan Gingeras’ın şu değerlendirmesi yer aldı: “Türk mafyası, ülkedeki yozlaşmayla ve liman yöneticileriyle kurdukları derin ilişkileri sayesinde 1960’lardan beri küresel eroin ticaretini domine etmiş durumda.”
Bu bağlantıların nasıl kullanıldığına dair de haberde şu bilgiler yer alıyor:
“Türkiye’deki uyuşturucu tacirleri, Balkan rotası adı verilen, Afganistan ve İran’dan, Balkanlar ve Avrupa’ya uzanan ‘modern İpek Yolu’nu 1980’lerden beri yönetiyor. O dönem bazen Arnavut mafyasını bazen Romanya ve Moldova’daki Sovyet mafyalarını kullandılar bazen de eroini direkt olarak deniz yoluyla Belçika veya Hollanda’ya gönderdiler. Türk mafya üyeleri o yıllarda İspanya’da hapsedildiklerinde, Kolombiya ve Galiçya’nın ilk jenerasyon kokain baronlarıyla tanıştı.
Gazeteci Cengiz Erdinç’in kitabında yazdığı üzere, Türkler halihazırda uyuşturucu ticareti için gereken bağlantılara, deneyime, altyapıya ve politik bağlantılara sahipti. InSight Crime’a konuşan Erdinç, ‘Bu, o dönem daha pahalı olan eroini, kokainle takas etmek üzerine kurulu bir ilişkiydi’ dedi.
Ardından Türkiye eroini Güney Amerika’ya, Kolombiya kokaini de Avrupa’ya gitti. 1998’de Türkiye ilk büyük kokain yakalamasını yaptı: Şili’den Mersin’e gönderilen 750 kilo kokain. 2000’lerin başında ise düşen eroin fiyatlarına karşı pahalılaşan kokain ile ticaretin yönü değişti.”
Arz yükseldi, Atlantik aşıldı
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC), 2013’te Türkiye-Balkan rotasındaki kokain akışını raporladı.
İspanya’daki ünlü uyuşturucu taciri Sito Miñanco’nun 2018’deki tutuklanmasının ardından İspanya polisi, “Miñanco’nun yıllardır Türk mafyasıyla çalıştığını, önce eroin sonra da kokain ticareti yaptıklarını” açıklamıştı.
InSight, devamında olanları şöyle yazdı: 2010’larda Ortadoğu’da kokain arzı yükseldi ve Türk uyuşturucu tacirleri bavullarını toplayıp Atlantik’i geçti.”
2016’da Lübnan Hizbullahı’ndan bir kişi 39 kilo kokaini Türkiye’ye kaçırmak isterken Paraguay’da yakalandı. Ertesi yıl iki Türkiyeli meslektaşı aynı suçlamayla, likit kokainin işlendiği kaçakçılık merkezi Ciudad del Este’de yakalandı.
Meksika ile yakın ilişkiler
Yakalananların “Türk mafyasının Güney Amerika’daki ilk örnekleri olduğunu” yazan InSight, ilişkinin günümüze dek sürdüğünü belirtti: “O günden bu yana Türkiye mafyasının önde gelen üyeleri de dahil birçok üyesi Atlantik’i geçen gemilerde yakalandı.”
Son dönemde Meksikalı kartel üyelerinin Ülkücü marşlarla selam gönderdiği videolar da ilişkinin sosyal medyaya yansıyan hali.
ABD’li bir akademisyen, El País’ye yaptığı açıklamada, bu ilişkinin yıllar önce kurulduğunu, “Meksikalı Sinaloa kartelinin eroin üretiminde kullanmak üzere Türk kimyacıları işe aldığını” söyledi.
“Başta İstanbul olmak üzere…”
Kokain yakalamaları Türkiye’de 2017 yılında yükseldi. InSight, bunun sebebini, Kuzey Amerikalı ve Avrupalı yetkililerin kokain operasyonlarına hız vermesiyle alternatif rota arayışlarının başladığını, yetkililerin 2021’deki açıklamalarına göre de Türkiye’nin “ideal lokasyon olduğunu” yazdı.
O tarihten bu yana tonlarca kokain yakalandı ve miktarlar her geçen yıl artıyor.
2019’daki Avrupa Uyuşturucu ve Bağımlılık İzleme Merkezi (EMCDDA) raporuna göre, kokainin büyük çoğunluğu Türkiye’den transit geçiyor, yalnızca küçük bir parçası ülke içinde kalıyor. Ancak ülkenin kokain pazarı da 2007-2017 arasında rekor büyüme katetti.
Aynı raporda, maddenin daha ucuz ve ulaşılabilir versiyonu olan “crack [taş]” kokainin İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerde yaygın şekilde kullanıldığı bilgisi yer aldı.
Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yüksek lisans yaptı. Vatan, Akşam, HaberTürk ve Hürriyet gazetelerinin yazıişleri ve dış haberler...
Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yüksek lisans yaptı. Vatan, Akşam, HaberTürk ve Hürriyet gazetelerinin yazıişleri ve dış haberler bölümünde çalıştı. Güncel Hukuk dergisinde yazıları yayınlandı. BirGün’de Anonim adlı köşeyi yazıyor. 2011’den bu yana bianet’te İnsan Hakları Editörü.
Dijital teknoloji ve sanatı bir araya getirerek 'deneysel sanat' akımına öncülük eden Teoman Madra, 93 yaşında aramızdan ayrıldı. Madra'nın cenazesi 25 Nisan Cuma günü Ayvalık Saatli Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından kaldırılacak.
1931'de İstanbul’da dünyaya gelen Teoman Madra, dijital teknolojiyi sanatında kullanan ilk sanatçılardan biri olarak Türkiye’nin çağdaş sanat tarihine adını yazdırdı. Madra, video ve multimedya temelli eserlerinin yanı sıra ses yerleştirmeleri ve yeni teknolojilerle oluşturduğu görsel enstalasyonlarla da tanındı.
Teoman Madra RTÜK tarafından bürokratik gerekçeler dayanak yapılarak kapatılan, şimdiki adı Apaçık Radyo olan Açık Radyo'da yaptığı dinletilere dayalı müzik programlarıyla da tanınıyordu.
İlk çalışmaları
Yıllar içinde multimedya performanslara yönelen Teoman Madra, ilk dijital çalışmalarını Amiga bilgisayarında yaptı. 1998 sonrasında ise PC tabanlı video işlerine ağırlık veren Madra, ayrıca soyut fotoğraf alanında da üretim gerçekleştirdi, çığır açan çalışmalara imza attı.
Caz doğaçlamaları ve çağdaş müzik, Teoman Madra’nın bireysel eserlerinde ve sahne performanslarında önemli bir rol oynadı. Madra, sanatında her dönem sınırları sorgulayan ve yeni estetik olanaklar arayan bir yaklaşım benimsedi.
Açık Radyo'da 1996'da Stüdyo Minus programını da hazırlayan Teoman Madra, programında modern ve postmodern atonal müzik örneklere yer vermişti.
Teoman Madra’nın cenazesi, 25 Nisan Cuma günü Ayvalık Saatli Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından kaldırılacak.
ATR Yapı işçilerinin direnişi kazanımla sonuçlandı
İnşaat- İş, Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan inşaat işçilerinin ATR Yapı önünde başlattıkları direnişin onuncu günde kazanımla sonuçlandığını açıkladı.
*ATR Yapı direnişinin sekizinci günü. (Fotoğraf: Ali Dinç/bianet)
Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan inşaat işçileri yüklenici firma ATR Yapı’nın genel merkezi önündeki direnişlerinin onuncu gününde taleplerinin karşılandığını açıkladı.
İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Biz kazanacağız dedik, biz kazandık” denildi. “Zaferimizi genç dostlarımıza ithaf ediyoruz” diyen sendika, “Sakarya Şehir Hastanesi inşaatında çalışan üyelerimizin yasal haklarına pervasızca çökülmesine karşı ATR YAPI önünde başlattığımız direnişimiz zaferle sonuçlandı” dedi.
Sakarya Şehir Hastanesi inşaatında çalışan üyelerimizin yasal haklarına pervasızca çökülmesine karşı ATR YAPI önünde başlattığımız direnişimiz zaferle sonuçlandı.
İnşaat- İş’in yaptığı açıklamada şunlara yer verildi:
“Bu direnişi kararlılığımızın olduğu kadar destek ve dayanışmanın gücüyle kazandığımızı biliyoruz. Geleceklerinin çalınmasına karşı sokakları isyan rengine boyayan genç dostlarımızın o güçlü soluğunun nasıl bir payı olduğunu çok iyi biliyoruz.
"Tam da bu nedenle zaferimizi sokaklarımızı terk etmeyen, özgürlük çığlıkları hapishanelerde boğulmaya çalışılan genç dostlarımıza itham ediyoruz.”