Ama Genelkurmay'dan gelen yanıt, Türkiye'de muhtelif yerlerde, "ülke savunmasına yetecek miktarda" mayın bulunduğuydu. Öğreten bu yanıtın sorunun karşılığı olmadığı savıyla, Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'na (BEDK) başvurdu Ama BEDK de bu bilgilerin "devlet sırrı" olduğuna hükmetti.
Oysa, Türkiye bu sırada Öğreten'in istediği bilgileri içeren raporu Birleşmiş Milletler'e sunmuştu. Birleşmiş Milletler de bu raporu kendi İnternet sitesinde yayınlamıştı. Kısacası, BEDK'nin "açıklanması halinde devletin emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek nitelikte devlet sırrı" saydığı bilgiler, Türkiye'nin sözleşme yükümlülüğü gereğince BM'ye sunduğu ve bütün dünyaya açık olan bir bilgiydi.
Önce Genelkurmay'dan geçiştirme yanıtı
Antipersonel mayınların temizlenmesi ve imha edilmesiyle ilgili Ottawa Sözleşmesi, Türkiye'de Nisan 2004'te yürürlüğe girdi. Sözleşmeye göre, Türkiye altı ay sonra ilk durum raporunu vermek zorundaydı.
Uluslararası mayın izleme örgütü Landmine Monitor'ın o sırada hazırladığı raporsa Türkiye'nin bu raporu hâlâ BM'ye sunmamış olduğunu söylüyordu. Bunun üzerine Muteber Öğreten 10 Kasım 2004'te bilgi edinme başvurusuyla, Türkiye'nin stoklarındaki ve toprağa döşeli mayın miktarını, mayın olduğu bilinen veya mayın olduğundan şüphelenilen alanların nerelerde bulunduğunu, bugüne kadar ne kadar mayının imha edildiğini; mayınların imhasına ilişkin bir program ve bu programa ilişkin bir takvimin olup olmadığını içeren, raporda yanıtlanmış olması gereken 10 soruyu Milli Savunma Bakanlığı'na (MSB) sordu.
MSB başvuruyu Genelkurmay'a iletti. Genelkurmay da 13 Aralık 2004'te " Öğreten'e "Türkiye'nin stoklarında milli savunmasına yetecek kadar mayın bulunmaktadır. Sınırlardan yasa dışı geçişleri engellemek ve ülke güvenliğini sağlamak maksadıyla muhtelif yerlerde döşeli mayın bulunmaktadır. Sınırlardan yasa dışı geçişleri engellemek ve ülke güvenliğinin gerektirdiği tesisleri korumak maksadıyla bazı ülkelerle olan sınır hattı boyunca mayınlar döşenmiş ve bu mayınlı sahalar uluslar arası standartlarda üzerlerinde mayın ikaz levhaları bulunan tel çiti ile çevrilmiştir. Mayın tahrip çalışmalarının planlama süreci devam etmektedir" diye yanıt verdi.
BEDK: Devlet sırrı
Öğreten 28 Aralık 2004 tarihinde Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'na başvurarak verilen cevapların yetersiz olduğunu belirtti ve istemiş olduğu bilgi ve belgelerin tarafına verilmesinin sağlanmasını istedi.
BEDK, 11 Şubat 2005 tarihli toplantısında, Öğreten'in itiraz başvurusunu değerlendirdi ve "Açıklanması halinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır" hükmü gereğince başvurunun bilgi edinme hakkı kapsamı dışında olduğuna karar verdi.
Bilgiler BM'de yayınlandı
Oysa, Türkiye Birleşmiş Milletler'e ilk raporunu sunmuş bilgileri vermiş ve BM de bu bilgileri yayınlamış durumda.
Buna göre, Nisan-2004-Ağustos 2004 aralığını kapsayan raporda, şu bilgiler yer alıyor:
* Stoklarda 2 milyon 973 bin 481; toprakta 921 bin 80 mayın var.
* Topraktaki mayınlar 15 ilde bulunuyor.
* 7 ilde yaklaşık 687 yerin mayınlı olduğundan şüpheleniliyor.
* İmha tesislerinin tamamlanmasından sonra stoklardaki mayınların imhasına başlanacak.
Türkiye 30 Nisan'da yeni raporunu verecek
bianet'in görüştüğü Öğreten, Türkiye'nin bu rapordan sonra iki rapor daha verdiğini, 30 Nisan'da da yeni güncelleme raporunu BM'ye sunacağını anımsatıyor. 2005 yılını kapsayan 2006 tarihli rapor da BM tarafından yayınlanmış durumda.
Ancak, raporlar verilmeye, Türkiyeli yetkililer görüşmelerde mayınların temizlenmesi ve sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmesiyle ilgili iyi niyetlerini beyan etmeye devam ederken, "O gün bugündür umut verici hiçbir adım atılmamış durumda" diyor Öğreten.
Üstelik raporların mayın mağdurlarına ilişkin bölümünün yalnızca askerleri içerip sivilleri kapsamamasının da büyük eksiklik olduğunun altını çiziyor.
Öğreten: Hâlâ mayın eylem merkezi yok
"İyi niyet beyanının ötesine geçilmiyor" diyen Öğreten şu noktaları anımsatıyor:
* Türkiye'nin 2008'e kadar stoklarındaki yaklaşık 3 milyon mayını imha etmesi gerekiyor.
* 2014'e kadar toprağa döşeli yaklaşık 1 milyon mayını temizlemesi gerekiyor. Bunların 6,5 yıl içinde imhası çok zor olacak.
* Mayınların temizlenmesi için hâlâ ihale şartnamesi hazırlanmış değil.
Öğreten, mayın sorunu yaşayan ülkelerde ilgili bakanlıkların görevlendirildiği mayın eylem merkezlerinin kurulduğunu, ama Türkiye'nin hâlâ bu adımı da atmadığını söylüyor.
"Bu merkezler mayın temizliğinden mayın mağdurlarına yardıma kadar bütün işleri programlıyor, takvimliyor ve uygulamasını yapıyor. Türkiye bu konuda adım atılacağını da söylemişti. Ama ortada böyle bir merkez yok."
"2006'da 145 mayın mağduru var"
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi'nin istatistiklerine göre, Türkiye'de 2006'da 145 kişi mayın ve patlamamış askeri malzemelerin mağduru oldu:
* 106 kişi yaralandı, 39 kişi öldü.
* Ölenlerin dördü çocuk, 25'i asker, 4'ü korucu, 2'si polis, 2'si de sivildi.
* Yaralananların 27'si çocuk, 63'ü asker, 4'ü korucu, 4'ü özel güvenlik, 1'i polis, 7'si de sivil.
* Olayların 42'si mayın, 8'i de patlamamış askeri malzemeden kaynaklandı.
"Askerler rehabilite ediliyor, siviller kaderlerine terk ediliyor"
Öğreten, mayın sorunuyla ilgili en önemli ayaklardan birinin mayın mağdurlarının rehabilitasyonu, yaşama kazandırılması olduğunu söylüyor.
"Mayın mağduru askerlerin hepsi rehabilite ediliyor ve istihdam ediliyorlar. Ama siviller kendi kaderlerine terk ediliyor."
Ottawa Sözleşmesi, devletlere mayın mağdurlarının yeniden topluma kazandırılması için rehabilitasyon merkezleri kurmaları, sağlık hizmeti sunmaları, mesleki beceri kursları açmaları, istihdam yaratmaları gibi yükümlülükler getiriyor, mayın mağdurlarının yeniden kendi ayakları üzerinde durabilmelerinin sağlanmasını istiyor.
"Mayın mağduru çocuksa, eğitim hayatı neredeyse sona eriyor" diyor Öğreten. "Yetişkinler de işlerini sürdüremiyorlar. Oysa yasal güvence altına alınmaları gerekiyor. Çünkü hepimizin güvenliğinden devlet sorumlu." (TK)