12 Mart 1994'te Özgür Gündem Bürosu'nun Urfa muhabiri Nazım Babaoğlu, "Çok önemli bir haber var, bir muhabiriniz mutlaka Siverek'e gelsin" diye çağrıldığı Siverek'te kaybedildi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, 731. açıklamalarını da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak'ta yaptı.Cumartesi İnsanları/Anneleri, İçişleri Bakanlığı'nın "yasaklaması" nedeni ile 32 haftadır Galatasaray Lisesi önünde açıklama yapamıyor.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki eylemlerinde de ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları 731. hafta eyleminde gazeteci Nazım Babaoğlu'nun kaybedilmesine ilişkin dosyada etkin soruşturma yapılması talebini yineledi.
"Nazım hedef haline getirilen gazetecilerdendi"
Eylemde haftanın basın açıklamasını Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Maside Ocak okudu. “731 haftadır devletin yaşam hakkı ve işkence yasağının soruşturulması ve ceza adaletinin sağlanması yükümlülüğünü hatırlatıyoruz.” diyerek sözlerine başlayan Ocak şunları söyledi:
“32 haftadır ağır insan hakları ihlallerinin mağdurları ve tanıkları olarak, anayasa ve uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerimiz iktidar tarafından ihlal edilerek Galatasaray’a çıkışımız engelleniyor.
“Bu topraklarda hak ihlallerini kamuoyuna ulaştıran gazeteciler de yönetenler tarafından her zaman hedef olarak görüldü. Nazım Babaoğlu da 90'lı yıllarda hak ihlallerinin haberlerini yapan ve hedef haline getirilen gazetecilerden biriydi.
“Makbule Babaoğlu, 4 yıl önce Galatasaray Meydanı’na gönderdiği mektubunda ‘Sadece oğlumun nereye gömüldüğünü bilsem bana yeter. Sadece onun kemiklerini bulmak bana yeter. Babası ondan bir haber alamadan öldü. Ben sağken oğlumun mezarını görmek istiyorum. Ben sağken bize bu acıları yaşatanlar hesap versin istiyorum’ diyerek kamuoyuna seslenmişti.
“2017 Ağustosunda Nazım'a kavuşamadan aramızdan ayrılan Makbule Annemizin ısrarını sürdüreceğiz. Nazım Babaoğlu'nu aramaktan vazgeçmeyeceğiz.
"Savcılık makamını Nazım Babaoğlu dosyasında çeyrek asırdır cezasız bırakılan dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma yürütülmesi için göreve çağırıyoruz.”
1990'larda Özgür Gündem'de çalışan gazetecilerin yaşadıklarını anlatan Press filmini ilginize sunuyoruz.
"Nazım 44 yaşında"
Ocak’ın ardından Babaoğlu Ailesi’nin Cumartesi Anneleri’ne gönderdiği mektubu Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Eren Baskın okudu. Mektup özetle şöyle:
“Nazım 44 yaşında! 19 yaşında iken tuzak kurarak kaçırdılar Nazım’ı.
“Gazeteciydi. Gerçeklerin karartılmaya çalışıldığı bir dönemde o Özgür Gündem gazetesi Urfa muhabiri olarak, Urfa merkezden ve ilçelerinden sosyal, ekonomik ve siyasal hayata dair haberler “geçiyordu gazetesine. Bir yandan da Nisan ayında yapılacak Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Gazeteciliği sevmişti. Bunu bir meslek olarak benimsemiş ve buna göre bir okul seçecekti. 19 yaşında geleceğe dair umutları olan bir gençti.
“Gazetecilik için zor yıllardı 1994. Egemenlerin iktidar hırsı genç gazetecilerin bu idealleri gerçekleştirmesine engeldi. Öyle ki 1994 yılı en çok gazetecinin kaçırıldığı, katledildiği yıl olarak tarihimizde karar bir leke olarak yer aldı. 1994 yılı en çok faili belli karanlık cinayetlerin işlendiği yıl oldu.
“Nazım böyle bir yılda kaçırıldı. Günlerce kaçıranların elinde bir rehin olarak kaldı. Sonra da akıbeti belli olmayacak şekilde katledildi.
“Nazım’ın ailesi, arkadaşları ve gazete yöneticileri Nazım’ı bulmak için çalmadık kapı bırakmadılar. Yetkili herkes Nazım’ın akıbetinin ortaya çıkarılmaması için el birliği sözbirliği etmişlerdi. Emir büyük yerdendi! Aradan 25 yıl geçti. Çeyrek asır!
“Bu süre içinde birçok yeni delil, yeni tanık ortaya çıktı. Ama kamu adına hareket eden hiçbir savcı, hiçbir adli merci yetkilisi bu yeni delillerden hareketle Nazım’ın akıbetini ortaya çıkartacak bir girişimde bulunmadı.
'Mücadelemiz çığlığa dönüştü'
“Çok iyi biliyoruz ki, her açığa çıkarılmayan bir faili belli cinayet yeni yeni siyasal cinayetlerin teşvik belgesi oldu. 25 yıl içinde bu gerçek defalarca kendini gösterdi. Bu durum; tüm topluma, tüm insanlara ve insanlığa yönelik tehdit durumu idi. Bu gerçeği Cumartesi anneleri, insanları olarak başta Galatasaray meydanında ve bir çok kent meydanında haykırmaya çalıştık. Bu gerçeğe dikkat çekmeye çalıştık. Artık öyle bir aşamaya geldik ki bizim mücadelemiz, kaçırılıp katledilen kendi kardeşlerimizin, babamızın, çocuklarımızın akıbetini ortaya çıkarmaktan ziyade tüm insanlarımıza ve insanlığa karşı bu suç mekanizmasını teşhir etmeye ve onu durdurmak için bir çığlığa dönmüştür.
“Nazım’ı kaçıranlar toplumu demokrasiden, hukuktan, adaletten uzaklaştırmak için, kendi yalanlarını tek elden ve tek ses olarak bağırmak için kaçırdılar ve katlettiler. Çeyrek yüzyıllık acı bize şunu öğretmiştir: Demokrasi gelişmeden, tüm insanlar, toplumlar birey olmaktan ve toplum olmaktan doğan haklarını elde etmeden kayıpların akıbetinin de ortaya çıkarılmayacaktır. Her hafta bu gerçeği hatırlatmak, bu gerçeği insanlığın gündeminde tutmak bu mücadelenin de bir parçasıdır.
“Nazım 44 yaşında. Ama kaçırıldığı andaki gibi genç ve idealleri olan bir genç olarak yüreğimizde ve zihnimizde, halkımızın özgürlük ve demokrasi mücadelesinde, sonsuza dek var olacaktır.”
Nazım Babaoğlu nasıl kaybedildi? "Urfa'da yaşayan Nazım Babaoğlu hem üniversiteye hazırlanıyor hem de Özgür Gündem Gazetesi'nin Urfa Bürosu'nda çalışıyordu. "Büro ağır baskı altındaydı. Ölüm tehditleri alan gazeteciler can güvenliklerinin sağlanması için Urfa Valisi'ne ve emniyete başvurdu. Yetkililer hiçbir önlem almadı ve gazeteciler ölüme terk edildi. 1992 yılında Özgür Gündem'in Ceylanpınar muhabiri Hüseyin Deniz, 1993 yılında da Urfa Büro Şefi Kemal Kılıç uğradıkları silahlı saldırı sonucunda öldürüldü. "DYP Urfa Milletvekili Sedat Bucak'ın liderliğini yaptığı Bucak Aşireti'nin Urfa'yı cehenneme çevirdiği günlerdi. Ağır silahlara sahip "illegal gözaltı yetkisi" olan Bucak Aşireti; tecavüz, yargısız infaz ve gözaltında kaybetme gibi ağır insanlık suçlarını fütursuzca işledi. Bucak Aşireti'ne mensup korucuların tecavüz ettiği öğretmenlerle ilgili Urfa Büro'nun hazırladığı haber gazetenin manşetine taşınınca, çalışanlara yönelik tehditler daha da arttı. "12 Mart 1994 sabahı Anadolu Ajansı Muhabiri Murat Yoğunlu; Özgür Gündem Bürosu'nu telefonla arayarak "Çok önemli bir haber var, bir muhabiriniz mutlaka Siverek'e gelsin" dedi. Bu telefon üzerine Siverek'e giden Nazım Babaoğlu orada gözaltına alınarak Korucubaşı Sedat Bucak'ın evine götürüldü ve kaybedildi. "Murat Yoğunlu, Sedat Bucak'ın baskı ve tehdidi altında gazeteye telefon ettiğini söyledi. Nazım Babaoğlu'nu Bucak Aşireti korucularının arabaya bindirerek götürüldüğü ve Sedat Bucak'ın işkencehane olarak kullanılan evinde görüldüğü tanıklarca beyan edildi. "Babaoğlu Ailesi'nin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. 25 yıldır Nazım Babaoğlu dosyasında hukuk işletilmedi, etkin soruşturma yürütülmedi. 19 yaşındaki gazeteci Nazım Babaoğlu'nu kaybedenler cezasızlık zırhıyla korundu. Babaoğlu Ailesi Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruya halen bir cevap alamadı." |
(EMK)
* Fotoğraflar: Gazete Tamam-Emre Orman