Kadın Dayanışma Vakfı, geçtiğimiz günlerde İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tecavüz iddiasını reddederken gerekçesini mağdur kadının uyruğuna da dayandırmasına tepki gösterdi.
Gazetelerde yer alan habere göre, mahkeme "fuhuş amaçlı örgüt kurmak" iddiasıyla yargılanan Ejder Toprak ve Mehmet Doğan'a yönelik tecavüz iddiasını "yabancı uyruklu kadınların Türkiye'ye ne amaçla geldikleri bilinen bir gerçek" diyerek reddetti.
Mahkeme başkanı Zihni Şahin ve üyeler Şener Diribaş'la Ünal Ferda Akpınar'dan oluşan mahkeme heyeti gerekçesinde şöyle dedi:
"...ancak kadın pazarlayıcıları ile aralarındaki menfaat sürtüşmesinden kaynaklanan iddiaların abartılmış olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, ırza geçmenin tıbbi delillerinin mevcut olmadığından... Başlangıçta para kazanmaya yönelik rızaya yönelik eylemlerin sonradan menfaat sürtüşmesinden kaynaklanan iddialara dönüştüğü sonuç ve kanaatine varıldığından, mahkemenin vicdani kanaati oluşmadığından sanığın bu suçlardan beraatine karar verildi."
"1990'a geri dönüyoruz"
Yazılı bir açıklama yapan dernek "Mahkeme, şikayetçinin ifadesi üzerinden değil, kimliği üzerinden değerlendirme yaparak, kadınların mücadelesi sonucu 1990 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Madde 438’i tekrar gündemimize sokmaktadır. Ayrıca bu karar ile ataerkillik yargı yoluyla yeniden üretilmektedir" dedi.
1990'da kaldırılan eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 438. maddesi şöyleydi: "Irza geçmek ve kaçırmak fiilleri fuhuşu kendine meslek edinen bir kadın hakkında irtikâp olunmuş ise, ait olduğu maddelerde yazılı cezaların üçte ikisine kadarı indirilir.”
Anayasa'ya aykırılık nedeniyle kaldırılan maddeye yönelik kadın örgütleri kampanya yürütmüştü. Aktivist Handan Koç "Bu yasanın değişmesi için başlatılan kampanya başarı ulaştı ve yasa kaldırıldı. Başarıya ulaşmasında fuhuş yapan kadınlarda bu işe sahip çıkmaları etkili oldu" diye aktarmıştı.
Diğer gerekçelere de eleştiri
Mahkemenin gerekçesindeki yer alan diğer unsurları da eleştiren dernek "Kararda yer alan tıbbi delillerin oluşmadığı yönündeki tespitten kasıt, sperm testi, morluk, yaralanma gibi fiziksel muayenelerden elde edilen bulgular ise bunların yeterli olamayacağını yanı sıra psikolojik muayenenin son derece gerekli olduğuna inanıyoruz" dedi.
"Yaşanan travmalardan bize kalan yaralar sadece bedenimizde değil psikolojimizde de yaralar açar ve tedavisi o kadar da kolay olmaz. Kadına yönelik şiddetin pek çok biçimi var ve tecavüz de kadınları cezalandırmak, sindirmek, aşağılamak için kullanılan şiddet biçimlerinden bir tanesidir. Türü ya da biçimi ne olursa olsun şiddetin kabul edilebilir bir gerekçesi yoktur." (EÜ/TK)