"Kadınlar söz konusu olduğunda bir 'hukuk devleti'nden bahsemeyiz. Türkiye, 'erkek hukuk devleti'..."
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) Başkanı Avukat Hülya Gülbahar, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin eşi tarafından reddedilen kocanın işlediği cinayette 'tahrik' indirimi istemesini bianet'e değerlendirdi.
Radikal gazetesinin haberine göre eşinin cinsel ilişki teklifini kabul etmeyen Ö.Y, bu konuda ısrar eden kocasını yataktan itekledikten sonra düşmesine neden olmuş, Ü.Y ruhsatsız tabancasıyla eşi Ö.Y'yi öldürmüştü.
Yasalarda yapılan değişikliklere rağmen bakış açısı ve meşruiyet algısının değişmediğini vurgulayan Avukat Filiz Kerestecioğlu'ysa hukukun dünyada genel olarak var olan kadınlara yönelik ayrımcılıktan kendini soyutlayamadığını belirtti.
Türkiye'de tecavüz serbest mi bırakılıyor?
Kadın hareketinin zorlaması ve mücadelesiyle Türkiye'de gidilen yasal değişikliklerin altını çizen Gülbahar, bu yasaların uygulanması için gerekli iradenin ortaya konmadığını ifade etti.
Gülbahar'a göre kağıt üzerindeki değişiklik yeterli değil; bu yasaları uygulayacak kurumların yaratılması, kurumların eğitilmesi ve yasaların uygulandığını takip edecek kadın örgütlerinin güçlendirilmesi de gerek.
"2005'ten önce tecavüz davalarında Yargıtay kadının adama direnmesi kuralını arıyordu. 2005'teki değişikliklerle Türk Ceza Kanunundan (TCK) bu çıkarıldı. Yeni TCK'da 'kadın erkeğin eşi ya da sevgilisi olsa da, ilişkiye zorlandıysa tecavüzdür' düzenlemesi yapıldı. Ama Yargıtay bu sefer de kadının kocasını, direnerek tahrik ettiğini söylüyor."
Bu çelişkiyle Yargıtay'ın "Kadın, tecavüze dirense de direnmese de cezalandırılacak" demek istediğini kaydeden Gülbahar, "Demek ki Türkiye'de tecavüz serbest bırakılıyor" dedi.
"Burada kadına yönelik suçları önemsiz gösteren, mağduru cezalandıran bir mantık görüyoruz."
"Yasalar değişti, zihniyet aynı"
Yasalardaki erkek egemen bakışın geçmişten beri sürdüğünü anlatan Kerestecioğlu, İzmir'de eşini çantasından doğum kontrol hapı çıktığı için, kendisini aldattığını düşünerek eşini öldüren erkeği örnek verdi. Kerestecioğlu'na göre olaylar tersine dönse ve erkeğin çantasından prezervatif çıksa, bu tahrik nedeni olmazdı.
"Aslında bir hukukçunun öne çıkarması gereken tek şey yaşam hakkı. Fakat kadınlar söz konusu olduğunda kusuru eşitleme gayretine giriliyor. Anayasanın 10. maddesindeki 'eşitlik ilkesi'ne aykırı davranılıyor. 'Kadın-erkek eşit, devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlü' maddesi ayrımcı zihniyet nedeniyle uygulanmıyor."
"Yasalar uygulanmak için çıkıyor olsaydı çıkan yasayı hukukçuların ve ülkede yaşayanların hepsi bilir ve uygulardı" diyen Gülbahar, İspanya'da kadın haklarını koruyan yasa çıktıktan bir yıl sonra yapılan anket sonucuna göre ülkede yaşayanların yüzde 76'sının yasayı bildiğini aktardı.
"Türkiye'deyse kadınlar 2005 yılında 1998'de çıkan 'koruma emri' uygulansın diye kampanya yaptı." (GG)