Fotoğraf: Mehmet Emin Mengüarslan / AA
Merkez üssü Ege Denizi'nin Seferihisar açıklarında meydana gelen depremi Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) 6.6, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü 6.8, ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) 7.0 ve Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi (ESMC) 7.0 olarak duyurdu.
Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan bu farklılıkların çok büyük bir önem teşkil etmediğini, daha sonra yapılacak revizyonlarla bu rakamların birbirine yaklaşacağını söyledi.
Her bir kurumun farklı noktalarda ölçüm yapan istasyonları olduğunu aktaran Alan, “İstasyonların depremin merkezine olan uzaklıkları, kayıt nitelikleri, kalitesi ve benzeri konular yapılan hesaplamayı etkiliyor. Yapılan ölçümün doğruluğu veri kalitesiyle doğrudan ilintili” diye konuştu.
İlk kayıtın çözümlemelerinin ardından düzeltme faktörlerinin yayınlandığına dikkat çeken Alan “Açıklanan veriler ilk ölçümler. Tüm kurumlar birbirinden veri alıyor. Bir, iki gün içerisinde kurumlar düzeltme yapacaktır. Verilerdeki değişikliğin esas sebebi bu ve bu yaklaşımlar tüm dünya için geçerli” dedi.
“En azından birkaç noktadan veri alabilen istasyon olacak ki veriler doğru değerlendirilebilsin” diyen Alan, ölçümlerinin bilgisayar programlarıyla yapıldığını aktardı ve “Her bir programın kendine göre bir yaklaşım metodu var. Benzer şeyleri kullansalar da ufak tefek farklılıklar söz konusu olabilir” diye konuştu.
Alan bu tür farklılıkların normal olduğunu da ekledi.
AFAD ve Kandilli Rasathanesi’nin Türkiye’de deprem ölçümü yapan iki önemli kurum olduğunu da söyleyen Alan “AFAD, depremlerde doğrundan sorumlu kurum. Onun açıkladığı verilere güvenmek durumundayız Kandilli Rasathanesi ise Boğaziçi Üniversitesine bağlı çok köklü bir kuruluş. Güven açısından ikisi arasında bir fark yok. Sadece AFAD’ın ağların yaygınlığı daha geniş” diye konuştu.
"18 il doğrudan fay zonu üzerinde"
Türkiye bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatan Alan, ülke genelinde 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 500’ün üzerinde fay olduğunu aktardı ve şöyle devam etti:
“Türkiye Diri Fay Haritası’nda bunun sayısı tam 486. Yine gerçekleşen ama Diri Fay Haritası’nda olmayan depremler söz konusu. Hemen hemen hepsi büyükşehir konumunda olan 18 il, 80 ilçe ve 502 köy doğrudan fay zonları üzerinde bulunuyor.
"100 binin üzerinde konut bugün fay zonlarının üzerinde kurulu. Odamızın tespitine göre 600 binden fazla insan bu fay zonlarının üzerinde yaşıyor. Yani fay içinden geçiyor bu alanların. İzmir de maalesef bu kentlerden bir tanesi. Bugün görüldü ki Meclis acilen fay yasasını çıkartmalı."
Deprem büyüklüğünün ölçümünde kullanılan yöntemler
BBC'nin aktardığına göre fay hatlarındaki enerji birikiminin açığa çıkması sonucu yerkabuğunda yaşanan kırılmayla oluşan depremlerin büyüklüğünün ölçülmesinde kullanılan beş farklı yöntem kullanılıyor.
Yer kabuğundaki kırılmalar sismometre adı verilen aletlerle ölçülüyor. Sismometreden alınan veriler formüller kullanılarak hesaplanıyor ve depremin büyüklüğü bulunuyor.
Yerel Büyüklük (ML): Richter ölçeği olarak bilinen yöntem. Ses dalgaları ölçülerek, depremin büyüküğü tespit ediliyor ancak şiddetli depremlerin ölçülmesi yapılamıyor.
Moment Büyüklüğü (Mw): Kandilli Rasathanesi'ne göre, bu, diğerlerine göre en güvenilir ölçüm yöntemi. Kandilli, "Bilim dünyasında, eğer bir deprem için moment büyüklüğü hesaplanabilmişse, diğer büyüklük türlerine gerek kalmadığı düşünülür" diyor. Bu, hesaplaması en karmaşık yöntem ve 4'ün üzerindeki depremler için kullanılıyor.
Süreye Bağlı Büyüklük (Md): Sarsıntının sismometre üzerinde yarattığı titreşimle ölçülür. 5'ten küçük depremler için kullanılıyor.
Yüzey Dalgası Büyüklüğü (Ms): Yerel Büyüklük ve Süreye Bağlı Büyüklük yöntemlerinin yetersiz kaldığı, 6'nın üzerindeki depremlerde kullanılıyor. Yüzeyden yayılan dalgalar ölçülerek, büyüklük tespit ediliyor. Ölçüm yapılan mesafe arttıkça bu yöntemin güvenirliği de artıyor.
Cisim Dalgası Büyüklüğü (Mb): Yüzey dalgaları yerine, derinliklere inen dalgaların ölçüldüğü yöntem.
(HA)