Fotoğraf: Serra Akcan/csgorselarsiv.org
İstanbul'un Beyoğlu ilçesine bağlı Küçük Bayram Sokak'ta transların yaşadığı üç apartmanda bulunan evler bugün (26 Ekim 2022) mühürlendi.
Küçük Bayram Sokak'ta yaşayan translar evlerine üç ay boyunca giremeyecek. Pandemi döneminde de aynı muameleye maruz kalan translar bugün itibariyle evlerinde kalamayacak. Aynı sokakta daha önce yaşamış ve süreci yakından takip eden trans hakları derneği Pembe Hayat'ın eski başkanı Buse Kılıçkaya süreci bianet'e anlattı.
"Orada yaşayan herkesin ikametgâhı belli"
Kılıçkaya her dönem sokağın çeşitli sebepler gerekçe gösterilerek boşaltıldığını belirterek şunları söyledi:
"Daha önce pandemi gerekçe gösterilmişti. Zaman zaman fuhuş gerekçe gösterildi. Şimdi de fuhşa yer temin etmek gerekçe gösteriliyor.
"Geçmişten bu zamana esnafıyla, berberiyle farklı bir ritim yakalamış bir sokağın insanlarının her defasında evleri kapatılmaya çalışıldı.
"Her zaman belirli bir argümanla yola çıkılıyor ve bu insanlar gözaltına alınıyor, keyfi gözaltı süreçlerinden geçiriliyorlar. Keyfi bir şekilde ifade vermek zorunda bırakılıyorlar. Hâlbuki orada yaşayan her bir kişinin adresleri, ikametgâhları belli.
"Belirli bir hukuk sisteminin işlemesi gerektiği yerde tamamen kafalarına göre istedikleri zaman oraya gidip evlerin içerisinde aramalar yapıyorlar. İnsanlar evlerinde rahatsız ediliyor. Kanunda böyle bir şey yok aslında. Bir arama emri olmadan veya bu sokakla ilgili gerekli bir şüphe oluşmadan insanların evlerine bu şekilde girme hakları yok. Bir karar çıkarılması gerekiyor."
"Nereye gidecekler?"
Yaşadıkları muhitlerde insanları rahatsız etmek, huzursuz etmek üzerine farklı farklı yöntemler geliştirildiğini belirten Kılıçkaya şöyle devam etti:
"Bugünkü siyasi gidişatın da bu durumdan payı var. Mesela her şehirde LGBTİ+'lara karşı yürüyüşler düzenleniyor. İktidarın söyleminde LGBTİ+'lara yönelik olan nefret ve ayrımcılık içeren sözlerin de etkisi oldu elbette.
"Bu insanlar yıllardan beri orada yaşayan insanlar. Nereye gidecekler? Pandemi döneminde de bunu yaptılar. O günlerde de oradaki evler mühürlendi.
"Ve bu insanlara 'Nereye gidiyorsanız gidin' dediler. Pandemi dönemi gibi dışarıda salgının olduğu, insanların evlerine kapanması söylenilen bir dönemde insanlar evlerinden atıldılar. Şimdi yine aynı süreçleri tekrardan yaşıyoruz."
"Translar yalnız bırakılıyor"
"Seks işçiliği bu ülkede yasak değil biliyorsunuz. İnsanlar evlerine aldıkları veya evlerine giren insanlar üzerinden herhangi bir suçla itham edilemez.
"Beyoğlu nevi şahsına münhasır bir yaşamı olan bir yer ve yıllardan beri bu insanlar orada yaşıyor. Belki kentsel dönüşümle ilgili bir durum da olabilir, bunu bilemiyorum. Daha önce muhtarlar toplanmıştı. Muhtarlar yaptıkları konuşmalarda, 'Oradan transları temizleyeceğiz, oradan transları atacağız, onları göndereceğiz' şeklinde cümleler kurmuştu. Şu an hâlâ Taksim'de veya Beyoğlu'nda birçok trans kadına, seks işçisi kadına yönelik ciddi ayrımcılıkların yapıldığını ciddi şiddetin uygulandığını da görüyoruz. Bu durum insan haklarına aykırı. Duruma bakınca gerçekten de trans kadınların yalnız bırakıldığını görüyorum."
"Nasıl yaşayacağız?"
Kılıçkaya sözlerini şu şekilde sonlandırıyor:
"Ev kiralarının yedi bin, on bin, on beş bin lira olduğu ve zaten insanların ev bulamadığı, barınamadığı bir dönemde bu insanlar yıllardan beri yaşadıkları sokakta kapının önüne konuldular. Ne yapacaklar şimdi? Bununla ilgili devlet ne yapacak mesela?
"Transların kendilerini var etme hakları ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Sokağa çıktıkları zaman 'sokakta dolaşma' deniyor. Öte yandan evlerinde ise 'fuhşa yer temin etme' suçundan evsiz kalıyorlar. Sanatla uğraştıklarında sansüre uğruyorlar, samimi bir biçimde soruyorum bu durumda biz nasıl yaşayacağız?"
(ED/AÖ)