İstanbul'un Beyoğlu ilçesine bağlı Bayram Sokak'ta transların yaşadığı apartmanda bulunan evler dün (29 Şubat) mühürlenmek isteniyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) LGBTİ+ Komisyonu avukatları, kararın iptali için başvurdu ve İstanbul İdare Mahkemesi’ne yürütmenin durdurulması davası açtı.
Aktivistler ve avukatlar, iktidar partisi ile muhafazakar çevrelerin, seçim öncesi kullandıkları nefret dili ve ayrımcı politikaların, transların yaşadığı evlerin mühürlenmesi ile bağlantılı olduğu görüşünde.
Gerekçe: Camdan sarkmak
Sokakta yaşayan ve evi mühürlendiği için kendisi ile birlikte onlarca transın mağdur olduğunu söyleyen Buse, bianet’e şu bilgileri verdi:
“Bayram Sokak’ta dün de vardım bugün de. Dün, 2008’de, yani balyozlarla kapılarımızın kırıldığı dönemde de oradaydım, bugün de kapılarımızı mühürlüyorlar. Bu sokak 1947’den bu yana bizlerin gettosu niteliğinde. Buradaki varlığımızı yok etmek için de uzun zamandır bizi rahatsız etmek istiyorlar.”
“Örneğin yaklaşık altı ay önce resmi bir kapatma kararı geldi. Kapatma kararında gerekçe camlardan sarkılması, müstehcen görüntülerdi. Biz de sorun buysa çözeriz dedik. Son altı aydır asla camdan sarkma gibi durumlar olmadı. Altı aydır da bu işlem yapılmadı. Fakat bugün mahalleye geldiler, apartmanımız mühürlendi. Pazartesiye kadar izin aldık. Yine de çok riskli bir dönemdeyiz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Dört katlı bir binada onlarca insan yaşıyor. Köpek ve kedilerimizle birlikte yaşıyoruz. Hepimiz mağdur olacağız.”
“Hedef dayanışma kültürünü yok etmek”
“Türkiye’nin birçok noktasında kadınlar seks işçiliği yapmak zorunda kalıyor, bu insanların koşullarını değiştirmeden onlara böyle baskı yaparak sokaklarda değişim sağlayamazsınız” diyerek sözlerini sürdüren Buse, her üç ayda bir kapatma, mühürlenme tehdidi aldıklarını belirtiyor ve bu baskıya da tepki gösteriyor:
“Bu artık rutine bindi. Her üç ayda, her altı ayda bir Bayram Sokak'ta bir kapatma kararı çıkarılıyor ve gösterdikleri gerekçeler sudan bahanelerden öteye gitmiyor. Bizim oradaki var olma nedenimiz, oradaki trans kadınların birbiriyle dayanışma kültürü, sokağımız ve gettomuz. Hedefleri dayanışma kültürümüzü de yok etmek.”
Buse, “Varlığımıza bir saldırı var. Camdan sarkmak suç değil. Veya müstehcen dedikleri şey kime göre, neye göre? Bize bu evleri boşaltın diyenler, bize başka bir kalacak adres göstermiyor. Buradan çıkarsak devlet bize o imkanı veriyor mu, gidip kalacağımız yer var mı?” diye soruyor.
Buse, son olarak şu noktalara dikkat çekiyor:
“Bize bir kimlik verilmiş, vergilerimizi ödüyoruz, yeri geliyor barınma hakkımızı yeri geliyor seyahat hakkımızı kısıtlıyorlar. Vergimi ödüyorum ve eşit yurttaş olmak istiyorum. Tüm yurttaşların yararlandığı haklardan yararlanmak istiyoruz. Yani biz ne yapacağız, şu an ne yapacağız, ne iş yapacağız? Nerede barınacağız, nasıl yaşayacağız? Hayatımıza nasıl devam ettireceğiz?”
Barınma ve Hafıza Mekanı
10. İstanbul Trans Haftası Komitesi de Bayram Sokak’ta trans seks işçilerine yönelik saldırıları takip ediyor ve çözüm arıyor. Komite'den Çağıl, tepkisini şöyle anlatıyor:
“Seks işçiliğinin güvence altına alınması ve yasalaştırılmasının gerekliliği tartışmalarının çoktan tüketildiği global düzleme rağmen mühürlenme kararlarıyla uyanıyoruz.”
"Şehirleri terk etmeyeceğiz"
“Bayram Sokak İstanbul’daki trans+ hareketinin başlıca hafıza mekanlarından biri. Trans+ varoluşlarını her yoldan görünmez kılmaya çalışan kontrol mekanizmalarına inat trans+lar gitmediler ve gitmeyecekler. Bütün bu yok saymalara inat trans+’lar şehirleri terketmeyecek, şehirler bizim. 10. Trans Onur Haftası Komitesi olarak konunun takipçisiyiz.”
Keskin: Transfobi, homofobi olunca devlet aklı değişmiyor
İHD LGBTİ+ Komisyonu’ndan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, bianet’le şu bilgileri paylaştı:
“1990’lardan beri Bayram Sokak'ın yaşadığı devlet şiddetinin tanıklarından biriyim. Devlet aklı homofobi ve transfobi söz konusu olunca hiç değişmiyor. Oysaki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarafı ve Sözleşme’nin 14. maddesi ayrımcılığı kesin olarak yasaklıyor. Türkiye bunun garantisini vermiş bir devlet ama söz konusu LGBTİ+hareketi ve özellikle trans kadınlar en görünür olduğunda ayrımcılık ihlali, sürekli yapılan bir durum.”
“Gerekçeleri gerçek değil”
“Buna sadece bir ev mühürlenmesi olarak bakılamaz, insanların konut hakkı, özel yaşam hakkı, yani her türlü hakları ihlal ediliyor. Burada yaşayan kadınlar ne yapacaklar, nerede yaşayacaklar? Bunun gerçekten hiçbir dayanağı yok ve kapatma mühürleme gerekçesinin tamamen içeriğinin yalan bilgiye dayalı olduğu bir gerçek. Öyle dışarı sarkmalar, bakmalar. Bunların hepsi gerçek dışı çünkü seçim geliyor.”
“Seçim döneminde özellikle AKP-MHP ittifakı. Homofobi transfobiyi özellikle geliştiriyorlar ve bir nefret siyaset uyguluyorlar. Bayram Sokak’taki saldırıları, mühürlemeyi de böyle değerlendirmek gerekir. Seçim öncesi bir siyasi bir plan olarak değerlendirmek gerekir.”
“Biz devlete attığı imzayı hatırlatacağız. Uluslararası sözleşmeleri hatırlatacağız” diyerek sözlerini sürdüren Keskin, şöyle diyor:
“Hatta kendi iç hukuku, kendi iç hukuku da Türk Ceza Kanunu 122. maddesi de ayrımcılığı yasaklıyor. Bu konuda verilmiş kararlar var, onları da ekleyerek başvurumuzu yaptık. Bir an önce hem iptal davası hem de yürütmenin durdurulması talebinde bulunduk idare mahkemesine.
Kutluk: Türkiye tazminat ödemek zorunda kalabilir
Avukat Eren Kutluk da şu bilgileri paylaştı:
"BM Genel Kurulu'nda 18 Aralık 1979 tarih ve 34/180 sayılı kararla CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi* Üzerine Sözleşme) kabul edildi. 19 0cak 1986 yılından itibaren ve halen sözleşme Türkiye bakımından yürürlükte. Sözleşme’ye göre verilen idari işlem niteliğindeki karar toplumsal cinsiyet temelli kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın açık bir örneği.”
“İzleme ve bireysel başvuru mekanizması olan CEDAW Komitesi'ne dair ihtiyari protokolü 2002 yılından beri iç hukukta da yürürlüktedir ve Türkiye bu Sözleşme’ile bağlıdır. Türkiye'nin Sözleşme’deki tek çekincesi sözleşmeye aykırı davranma durumunda uluslararası adalet divanında yargılanması maddesinde olmasına rağmen Türkiye ayrımcılık karşısında önleme ve koruma yükümlülüklerini getirmemekten dolayı BM CEDAW Komitesi karşısında tazminat dahil sorumlu olmaktan kurtulamayacaktır.”
"Avrupa Konseyi ve AB mevzuatı bakımından 6284 sayılı yasa gereğince devletimiz Türkiye ve istanbul genelindeki trans kadınların toplumsal hafıza mekanlarından olan Bayram Sokak’ta kapatma kararı alması halinde hem buradaki kadınların ekonomik sosyal güvence haklarını sağlamakla yükümlüdür hem de başta barınma hakkı olmak üzere temel insan hak ve özgürlükleri ihlal edilen kadınların AİHM kararlarında da gördüğümüz şekilde kadın cinayetlerini oluşmadan önleme ve şiddet riski halinde kadınları korumakla yükümlüdür.”
“AİHM nezdinde de Bayram Sokak’ta kapatma kararı alınmasından sonra doğacak olan bütün kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık olaylarından Türkiye sorumlu olacak tazminata mahkum edilecektir. İdarenin siyasi saiklerle Esat-Eryaman davalarından da bildiğimiz gibi seçim dönemlerinde hukuksuz bir şekilde trans kadınları hedef aldığı ve insan hak ve özgürlüklerini ihlal ettiği açıktır. Bu hatalı ve hukuksuz idari işlemden ivedilikle dönülmesi gerekmektedir. Benzer bir idari işleme ilişkin emsal İzmir-Tatiana Kararı da var.”
Bayram Sokak'tan kadınlar: Bizi evsiz bırakmak mı pandemi tedbiri?
(EMK)