*AKP’nin kadınlara yaptıklarının dış dünyaya yansıması olmuş.
*Kadınların muhalefetinden korkuyorlar.
*İskoçya Ortaçağ’da yaktığı kadınlardan özür dilerken, bizim ülkemizde kadın düşmanlığı yayılıyor. Uygarlık seviyemiz bu.
*Kadın düşmanlığına kurulu politikalarını uluslararası camiada açıklayan bakan oldu.
* Geleceğimizi bıyıklı erkek politikacılar belirleyemeyecek.
*Kadın düşmanı iktidarın bir bakanı olmaktan sıkılması gerek, bizim feminist mücadelemizden değil.
Okuduğunuz cümlelerin tamamı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde'ye, “Sizin feminist politikanızdan rahatsız oldum” cümlesine tepkilerin bir özeti.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Mor Çatı kurucularından avukat Canan Arın, Ka.Der Başkanı Nuray Karaoğlu, Kadın Savunma Ağı’ndan Çağla Akdere, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Aslı Pasinli, Feminist Avukatlar Meriç Eyüboğlu ve Oya Aydın bianet’e konuştu.
Güllü: Feminist olmaktan onur duyuyorum
Reuters'a konuşan NATO diplomatı, Berlin'deki Alman dışişleri bakanlığındaki çok gergin bir atmosferi anlatarak, "Bizim için tarihi bir andı ve Çavuşoğlu, Linde'nin 'feminist politikasından' rahatsız olduğunu ve çok fazla duygu sömürüsü yaptığını söyledi” dedi. TIKLAYIN - Rusya-Ukrayna savaşı ve feminist dış politika üzerine Adının açıklanmasını istemeyen diplomat, "Türk meslektaşımızın ne istediğini, yani gerçekten istediğini anlamaya çalışıyorduk, "Utanç vericiydi” dedi. Kaynak, "Finlandiya'dan gelen açıklamalar özenle hazırlanmışken, yorumları İsveç'in NATO üyelik hedefine yardımcı olmuyor" dedi. Reuters'ın görüşlerine başvurduğu ve adının açıklanmasını istemeyen Türkiyeli diplomatik kaynak ise Çavuşoğlu'nun Türkiye'nin tutumunu saygılı bir şekilde özetlediğini kaydetti ve diğer iddiaları reddetti. İsveç Dışişleri Bakanlığı, Reuters'ın konuya ilişkin yorum talebini yanıtsız bıraktı. |
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu söylemi, feminist politika izlemediğini ve temsil ettiği kabinenin de kadın politikalarının eksikliğinin yansıması.
Üstelik kötü bir yansıması oldu. Türkiye’de 20. yıldır iktidarda bulunan AKP’nin kadının insan hakları noktasında ne yaptığı, kazanılmış hakları nasıl tırpanladığı kendi ülkesinin kadın sivil toplum örgütleri tarafından biliniyordu.
Ancak her katil cinayet mahalline döner gibi kendi politikasızlığın uluslararası arenada açıklayan bir bakan olarak tarihe geçti.
Feminist olmaktan feminist mücadelenin içinde bulunmaktan kadın erkek eşitliği anlamında sürece katkı vermekten onur duyuyorum.
Arın: İsveçli Bakan “Türkiyeli kadınlara destek olalım” demiştir
Haklı çünkü Türkiye’de en iyi muhalefet yapan kadınlar ve bu nedenle de mutlak egemen erkek egemenliği patriyarka sarsılmakta.
Çavuşoğlu gibiler kendilerini Allah sanıyorlar. Allah olmadıkları onlara hatırlatınca da bundan hoşlanmıyorlar.
Özellikle bir AKP’li bir bakanın bunu söylemesi çünkü insan hakkı, kadın hakkı, AİHM kararları, hukuk gibi yok. “Feminist politikalarınızdan bıktık” diyerek kendilerini iyice zavallı duruma düşürdüler, gülünç duruma düşürdüler.
Ben bu söyleme gülüyorum, çünkü ne kadar korkuyorlar kadınlardan bunu gösteriyor.
İsveçli bakan ne yaptı? Onu da düşünüyorum. Belki oradaki iktidarın adamları böyleyse ülkedeki kadınlara destek olmak gerekli diye düşünmüştür.
Türkiye’de 8 Mart demek emniyet güçlerinin kadına saldırma, onların üzerine gaz sıkma, saçlarını çekme mümkünse öldürmek özgürlüğü anlamına geliyor. Bunu bir polis, avukat bir arkadaşımıza açıkça ifade etmiş. Polis ona, “biz sadece teröristlerle feministleri döveriz” demiş.
Türkiye’de 8 Mart emniyet güçlerinin kadınlara işkence özgürlüğü anlamına geliyor.
Buna karşı İskoçya Başbakanı Ortaçağ’da diri diri yakılan kadınlardan özür dilemiş. Türkiye’de bakanların uygarlık seviyesi bu kadarmış. Bunu anlıyoruz.
Eyüboğlu: Dayanışmadan başka çaremiz yok
Mevlüt Çavuşoğlu'nun toplantıda bir kadına bağırması da, "feminist politikanızdan sıkıldık" demesi de beni hiç şaşırtmadı. Bu topraklarda yaşayan hiç bir kadını ve LGBTİ+’yı da şaşırtmadığına eminim.
Siyasi iktidar sözcüleri feminizm ve kadın düşmanlığı konusundaki pervasız tutumunu her yerde ve açıkça ortaya koymaya devam ediyor.
Bu cürette, Türkiye'nin bir Avrupa Konseyi sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi sürecinde, imzacı diğer ülkelerin başka politik saikler ve açık-gizli pazarlıklar sonucu büründüğü sessizliğin de etkisi var elbette.
Lakin kadınların ve LGBTİ+’ların toplum içindeki konumlarının buradan daha iyi olduğu ülkeler var ama gerçek anlamda ve toplumun tüm katmanlarında eşitliğin sağlandığı, erkek şiddetinin durdurulduğu tek bir ülke yok.
Bu nedenle karar süreçlerinde yer al-a-madığımız, erkeklerin yönettiği koca koca devletlerden de ikiyüzlü demokrasilerinden de, yönetenlerin hizmetinde olan hukuk düzenlerinden de bir beklentimiz yok.
Zaten AKP de her yaptığıyla, her gün yeniden hatırlatıyor; bizim birbirimizden ve dayanışmamızdan başka bir şeyimiz yok.
Akdere: Kendi kadın düşmanı politikalarından sıkılsın
Çavuşoğlu’nun bu söylemi gazetelerde iddia olarak verildi. Ama okuyanların hepsi, “söylemiştir” hissiyle okudu. Üzücü olan bu. Bu da trajik. Çavuşoğlu kim?
‘Sıkılması gereken feminist mücadelemiz değil’
Bu iktidarın parçası. İktidar kim diye bakmak lazım. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıranlar, istismarcıları aklayanlar, kadınların haklarını tırpalayanlar bunlar.
6284 No’lu yasayı uygulamayanların, uygulamayanları yargılamayanların iktidarı. Doğal olarak hepimiz haberde “iddia” olarak verilse de biz, bu bakanın bu söyleminin gerçek olduğunudüşünüyoruz.
Sıkılması gereken feminist mücadelemiz değil. Kadınları erkek şiddetine karşı bu kadar savunmasız bırakılması, kadınları değil erkekleri güçlendiren politikalardan sıkılması gerek. Böyle bir iktidarın dışişleri bakanı olmaktan sıkılmalı.
Biz feminist kadınlar olarak, esas onlardan sıkıldık. Cinselliğimizi yaşayamamaktan, cinsel yönelimimizi yaşayamamaktan, öldürülmekten, taciz edilmekten sıkıldık. Korkusuzca yaşamak istiyoruz. Mücadelemiz de bu haklarımızı kazanana kadar devam edecek. Onun sıkılması bizim için bir şey ifade etmiyor.
Pasinli: Siyaset yapamayınca kadınlığa saldırıyor
Çavuşoğlu'nun "feminist politikanızdan bıktım ' sözleri, en başta siyasette diplomatik dili bilmemekle ilgilidir. Kadınları siyasi bir otorite olarak görmek/tanımak erk'eksi siyasetin halen sindiremediği başlıklardan birisidir.
Türkiye gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkelerdeki erkek siyasetçilerde, bu rahatsızlık daha belirgin bir duygudur. Ulusal-uluslarası siyaseti dinlemiyor, sıkıştığında patlayıveren bir erkek saldırısı halinde ortaya çıkıyor işte. Kadın siyasetçilere oldukça sık bir şekilde cinsiyetçi saldırılar yapıldığını görüyoruz.
Yalnız Çavuşoğlu'nun ifadesi bir noktada bunlardan ayrışıyor. Burada 'feminizm' tanıması söz konusudur. Fakat bu tanıma bir olumsuzlama- aşağılama biçiminde gerçekleşmiştir. Türkiye'deki aktif kadın mücadelesinden, bu mücadelede yer alan muhaliflerden bir bunalma olarak da okunabilir .
Bıktım sizin feminist politikalarinizdan derken ; bir gereksizlik vurgusu bir ayrıştırıcı dil hakim. "Gelin meselenin özü olan, reel olan erkek siyasetine dönelim, geçin bunları, işimize bakalım” gibi bir anlam çıkıyor bu ifadeden.
Erkeklerin siyaset yürütürken köşeye sıkıştıkları ilk anda bizlere cinsiyetimizi hatırlatması yürütemedikleri siyasi dilin zayıflığı ile ilgilidir.
Toplumlar için hayatî meselelerin konuşulduğu platformlarda kadınlara bir anda anne olduğu-kadın olduğu ya da 'gelin' olduğu hatırlatılır. Bu bir erkeklik zaafıdır. Söz konusu ifadeleri kınıyor, siyasette hâkim dilin cinsiyetsizleşmesini temenni ediyorum.
Aydın: Tipik bir mansplaining örneği
Feminist bir kadın olarak utanç duyulacak bu sözler ve tutum nedeniyle ülkenin Dışişleri bakanını kınıyorum.
Bir kadın politikacıya politik olarak cevap vermekteki yetersizliğinin ifadesi olarak değerlendiriyorum.
Tipik bir mansplaining örneği. Batılı erkek bir politikacıya ve ya ABD’li, İngiltereli bir bakana bu biçimde ses yükseltememenin kompleksini görüyorum.
İsveç feminist politikasıyla kadın ve kuz çocukları için dünyanın pek çok yerinden çok daha güvenli bir ülke. Feminist politikayı dikkate almayan hiç bir siyasetin geleceği yoktur. Kadınlar bunu kendilerine gösterecekler. Geleceğimizi bıyıklı erkek politikacılar belirleyemeyecek.
Karaoğlu: Çok merak ettim feminizmin nesinden rahatsız?
Bir ülkeyi temsil eden bir siyasetçiye bu söylemi hiç yakıştıramadım. İsveçli bakan kim bilir ne düşündü? Onu merak ettim. Ayrıca, feminizmin nesinden rahatsız olmuş. Kendi ülkesinde köklü bir feminist hareket var, bunu unutmuş olacak. Bu söylemini kınıyorum.
TIKLAYIN- bianet erkek şiddetinin tamamı
(EMK)