Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadın örgütleri, TSK’nin Rojava’ya yönelik başlattığı saldırılara karşı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne açık mektup gönderdi.
Kongra Star, Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Konseyi, Ermeni Kadın Birliği, Kadın Haklarının Korunması Araştırma Merkezi, Suriyeli Kadın Konseyi, Suriye Süryani Kadınlar Birliği, Rojava Yezidi Kadınlar Birliği ile Zenubia Kadın Birliği, mektupta uluslararası kurumlara da çağrı yaptı.
MA’da yer alan habere göre; kadınlar mektupta uluslararası sözleşmelere atıf yaptı ve BM’ye uluslararası hukuku hatırlattı ve Türkiye'nin savaş suçlarından sorumlu tutulmasını talep ettiler.
5 kadın kurumunun mektubu özetle şöyle:
“4 Ekim 2023'ten bu yana Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne (AANES) ve bölgede yaşayan, kendilerini yöneten Kürt, Arap, Ermeni, Çerkes, Türkmen ve Süryani halkına karşı tekrarlanan saldırıları, bizi bu konuyu ele almaya yöneltti.
“Size ve Birleşmiş Milletlerin tüm halklarına Açık Mektup yazıyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye kadın hareketleri ve destek ağları olarak sizleri, uluslararası hukuk ilkeleri ve Birleşmiş Milletler'in hedefleri doğrultusunda sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Mazlum Abdi: Altyapıyı yok etmek savaş suçu anlamına gelir
"Harekete geçmenizde ısrar ediyoruz"
“Türk devletinin mevcut saldırganlık eylemlerine son vermesi için derhal harekete geçmenizde ısrar ediyoruz. BM Şartı'nın önsözünün ilk cümlesinde, ‘Biz, Birleşmiş Milletler halkları olarak, gelecek nesilleri savaş belasından kurtarmaya kararlıyız’ deniyor. Bizler Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan kadınlar olarak bu ‘savaş belasını’ yine dramatik bir şekilde yaşıyoruz.
“Türkiye, 4 Ekim 2023'te Dışişleri Bakanı tarafından yapılan basın açıklamasıyla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne savaş ilan ederek bölgenin altyapısına yönelik kapsamlı saldırı tehdidinde bulundu.
“Türkiye, saldırganlığını gerekçelendirirken, PKK'nin 1 Ekim'de Ankara'da gerçekleştirdiği eylemi gerekçe göstererek, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bununla bağlantılı olmakla suçladı.
KUZEY SURİYE'YE OPERASYON
"Uluslararası sözleşmelere aykırı saldırılara derhal son verilmelidir"
"Saldırılar, saldırmaya gerekçe yapılıyor"
“Geçmişte Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye'deki özerk bölgeye yönelik saldırganlık savaşını meşrulaştırmak için, Kasım 2022'de İstanbul'un kalabalık şehir merkezine bilinmeyen güçler tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırı gibi saldırıları defalarca kullandı.
“Böylelikle Kuzey ve Doğu Suriye'deki bölgeyi istikrarsızlaştırma, nüfusunu azaltma ve işgal etme yönündeki siyasi niyetini gizliyor ve bu bağlamda işlenen insan haklarını ve savaş suçlarını meşrulaştırmaya çalışıyor.
"Rojava’da sivil alanlara yönelik saldırılara derhal son verilmelidir"
"Türkiye defalarca savaş suçu işledi"
“Türkiye, 2012'deki devrimden bu yana, Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürt halkının tüm halkların kendi kendini yönetebileceği alternatif bir demokratik toplum modeli geliştirmesini engellemek için her fırsatı değerlendirdi.
“Halihazırda Türkiye, 4 Ekim'deki deklarasyondan bu yana Kuzey ve Doğu Suriye halkına yönelik saldırı eylemleriyle defalarca savaş suçları işlemiş ve insan haklarına saldırılarda bulunmuştur.
“Nüfusu yıpratmak amacıyla bugüne kadar hava saldırıları, drone saldırıları ve ağır silahlarla sivillere, sivil nesnelere, köylere, ikamet ve çalışma yerlerine, hayati altyapıya 70'in üzerinde kasıtlı saldırı gerçekleştirdi.
ABD Dışişleri: Kuzey Suriye'de askeri gerilimin tırmanmasından kaygılıyız
"250'den fazla kadın kaçırıldı"
“Silahlı çetelerin yağma ve yıkımları, sivil halka ve özellikle kadınlara yönelik işkence ve şiddet, insanların ortadan kaybolması ve dış nüfus gruplarının yerleşimi, insanların günlük yaşamının bir parçası olan insan hakları ve savaş suçlarının örnekleridir. İşgal altındaki Efrîn Bölgesi’nde 2018 yılından bu yana 250'den fazla kadının kaçırıldığını biliyoruz.
“Ayrıca yerleşim alanlarına yönelik sürekli saldırılar da yaşanıyor. Örneğin Türk ordusu ve çeteleri 5 Ekim 2023 tarihinde Şara ve Şerawa'da birçok köyü bombaladı.
"Sessizlik savaş suçlarına teşvik ediyor"
“Bugüne kadar Birleşmiş Milletler'e üye hiçbir devlet, Türk devletine karşı açık bir tavır alarak veya suçlamada bulunarak kendi siyasi ilişkilerini tehlikeye atmaya yanaşmamıştır. Bunu yaparken, uluslararası hukukun etik ve değerli ilkelerine, aslında bu hukukun özünde olan önceliği vermekte başarısız oldular.
“Türk devletinin yıllardır devam eden savaş suçlarını sürdürmesini teşvik eden ve mümkün kılan şey, tam da Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun süregelen sessizliği ve uluslararası hukuka aykırı işgal politikasının cezasız kalmasıdır.
“Bu doğrultuda, BM Şartı'nda belirtilen hedefler doğrultusunda sorumluluk almanız ve Türkiye'nin mevcut saldırganlık eylemlerine son vermesi için çalışmanız konusunda ısrarcı olmak amacıyla bu Açık Mektubu yazıyoruz.
Hakan Fidan: PKK ve YPG'nin kontrolündeki tüm tesisler artık meşru hedef
"Savaş suçlarından sorumlu tutun"
“Türkiye'yi insan hakları ihlallerinden ve savaş suçlarından sorumlu tutmanızı talep ediyoruz. Türk devletinin gelecekteki saldırılarını ve bu bağlamda işlenen savaş suçlarını önlemek ve eylemcilerin hukuk dışı infazları için savaş uçaklarının sistematik olarak kullanılmasına son vermek için acilen Kuzey ve Doğu Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge kurulması çağrısında bulunuyoruz.
“Kuzey ve Doğu Suriye'de barış, kadınların özgürlüğü, kendi kaderini tayin hakkı ve demokratik bir toplum inşa etmek için çalışan politikacılar ve kadın liderler var. Bu nedenle, uluslararası topluluğa, Birleşmiş Milletler üyelerine ve kurumlarına ve açıkça BM Güvenlik Konseyi'ne, insanları savaşlardan ve insanlığa karşı işlenen suçlardan koruma sorumluluğunu üstlenmeleri yönünde çağrıda bulunuyoruz.”
(RT)