Avrupa Öğrencileri Formu (AEGEE) Ankara ağı tarafından Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) dün saat 18.00’de“Barış Süreci ve Ermeniler” konulu bir panel düzenlendi.
Panele konuşmacı olarak gazeteci Hayko Bağdat, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, TRT Ermeni masası muhabiri Melisa Boz ve gazeteci Aris Nalcı katıldı.
Boz: Ermeni dendiğinde bunu hakaret olarak algılamamalıyız
Panelde ilk sözü alan Melisa Boz “Eğer ortada bir barış süreci varsa Ermeni dediğimiz zaman bunun hakaret olmadığını anlamamız lazım” diye konuştu.
“1915 dediğimiz zaman ‘Olmaz ben yapmadım’ gibi bir tavır sergilemeden önce 1915’in neyin tarihi olduğunu anlamalıyız. Bunun için arşivlerin açılması lazım. Halan Türkiye’de yasaklı olan arşivler var. Bunlar açılamıyorken barıştan bahsedecek durumda olduğumuzu düşünmüyorum.”
Bağdat: Ermeni’yi yok eden algıya ‘olur’ verdik
“Bizler bu topraklarda en az Hıristiyan’ın yaşadığı İslam ülkesiyiz” diyen Hayko Bağdat Türkiye’de Hıristiyan bırakılmadığını söyledi.
“Bu topraklarda Türkler ve Kürtler kadar kadim olan dört halktan üçü yok. Rumlar, Ermeniler ve Süryaniler… Bu toprakların kadim halklarının, yok edilmiş halklarının ölüsüne bu kadar küfreden ve onların düşmanlıklarıyla inşa edilen bir kültürde yaşamayı nasıl başarabiliriz? Başaramayız.”
“Ermeni’yi yok eden algıya ‘olur’ verdik” diyen Bağdat devletin Anadolu haklarının yok edilmesi üzerine inşa edildiğini belirtti.
“Eğer ki 1915’e iyi oldu derseniz Uğur Kaymaz’ı öldürürler bu ülkede. Ceylan’ın üzerine havan topu atarlar ve bir şey olmaz. Bir çocuğun üzerinde havan topu patlarsa dünya ayağa kalkmalı. Ama bir şey olmuyor. O Kürt olduğu için mi? Hayır. Bir öncekinde Ermeni’nin yok edilmesinde ’olur’ verdiğimiz için.”
“Bugün Kürt Özgürlük Hareketi neden bir Ermeni aday göstermemiştir?” diye soran Bağdat konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Ermeni meselesine bir fasıl mı açacağız? Yoksa vitrine Ermeni mi lazım? Kürt Özgürlük Hareketine bu meseleye ilişkin sembolik olmayan bir mecra açma görevi düşüyor.”
Ayna: Gerilla olma sırası bizde
“Ermeni inkârı ve soykırımına karşı büyük sorumluklarımız var” diyen Emine Ayna ise en büyük sorumluluğun yine Ermenilere düştüğünü söyledi.
Sorunun çözümüne ilişkin sorulması gereken sorunun “Bugün kaç kişi Ermeni olduğunu biliyor?” sorusu olması gerektiğini savunan Ayna, birçok insanın Ermeni olduğunun farkında olmadığını söyledi.
Hrant Dink’in öldürülmesini Barış Meclisi’yle ilişkilendiren Ayna, Barış Meclisi’nin o dönem yeni oluştuğunu ve bütün kimlikleri içinde barındırdığını söyledi.
“Hrant Dink katledildi ve Barış Meclisi’nin çalışmaları bir anda bıçak gibi kesildi. O dönemde çıkan haberlerden bunu anlayabiliriz.”
İçinde bulunduğumuz dönemi barış süreci olarak tanımlamayan Ayna “Barış insanların birbirlerinin kimliklerine ve farklılıklarına saygı duyması ve bunları tanıması durumudur” dedi.
“Bugün Türkiye’de bu anlamda bir barış yoktur ve böyle bir süreç de yoktur. Türkiye’de bugün yaşanan süreç ölümlerin durması ve bununla birlikte bahsettiğimiz barış ortamının yaratılacağı mücadelenin ölümler olmadan sürdürülebilir olması sürecidir. Yani gerilla olması sırası bizdedir.”
Kürt halkının tek başına sahip olacağı şeylerin bir kazanım olamayacağını belirten Ayna “Kürtler ancak birlikte yaşadığı halklarla birlikte hak elde ederlerse var olacaklardır” diyerek sözlerini tamamladı.
Nalcı: Siz ne yapacaksınız bu panel bittiğinde?
Yaklaşık on yıldır Türkiye’de Ermeni Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nin açılması için çabalar olduğunu söyleyen Aris Nalcı, anadil tartışmalarına atıfta bulunarak “Neden bir Ermenice ders olmasın?” diye sordu.
Ermenilerin yardıma ihtiyacı olduğunu belirten Nalcı, 1980’den sonra apolitik bir toplum olduklarını dile getirdi.
“Bize konuşmamamızı söylediler. Biz kendimizi eğitmeye başladık. 2007’de biz birini kaybettik. Size ve bize dokunan birini… Bunun başımıza gelebileceğini tekrardan hatırlattılar bize. Bu yüzden korka korka oluyor her şey. Bu yüzden benim içimdeki, diasporadaki bu korkuyu dışarı çıkarmanın ve nötralize etmenin yolu sizden geçiyor. Siz ne yapacaksınız bu panel bittiğinde?”
Özür meselesine de değinen Nalcı “Başbakan’ın Ermenistan’a gidip orada özür dilemesini istemiyorum” dedi.
“Çünkü öyle bir gün gelecek ki bu ülke de siyasi liderler özür dileyecekler. Ama bu Dersim özrü gibi olacak. Ben öyle bir özür istemiyorum.” (SK/HK)