Engin Çeber'i işkencede öldüren güvenlik görevlilerinin yargılandığı davada karar verildi.
Tutuklu sanıklardan başgardiyanlar Selahattin Apaydın veSami Ergazi ve dönemin Metris 2. Cezaevi Müdürü Fuat Karaosmanoğlu müebbet hapis cezası aldı. Cezaevi doktoru Yemliha Söylemez'e 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verildi.
İşkence suçundan 2 yıl 6 ay ceza verilen Nihat Kızılkaya ise yattığı süre göz önüne alınarak tahliye edildi.
Polisler Mehmet Pek ile Abdülmuttalip Bozyel ise işkence suçundan üçer kez 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldılar. Uzman Çavuş Murat İşler de aynı suçtan 2 yıl 6 ay hapis aldı. Murat Çise, Öncay Bozo ve Yavuz Uzun da üçer kez 4 yıl 2 ay hapis cezası aldı.
Bakırköy'deki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya dört tutuklu sanığın yanısıra davanın müdahilleri Çeber'in babası Ali Tekin, kardeşleri Şerife Çeber ile Erdem Tekin de katıldı.
"İşkence bir devlet politikası"
Duruşma öncesi, adliyede görevli sivil polislerin avukatlara hakaret etmesi üzerine arbede çıktı. Polis Şuayip Kaptı hakkında, avukatlar Günay Dağ ile Ömer Kavili'ye hakaret ve küfürden tutanak tutuldu.
11.00'de başlayan duruşmada, ilk sözü müdahil avukatlardan Barkın Timtik aldı ve işkencenin bir devlet politikası olduğunu, sistematik olarak uygulandığını belirtti.
Avukat Selçuk Kozağaçlı da kamu görevlisinin işlediği suçun kötü muamele olarak değil, işkence olarak değerlendirilmesi gerektiğini altını çizdi, ilk kararı,"Eksikleri olsa bile tarihiydi" diye değerlendirdi: "Çünkü işkencede sorumluluğu olan müdürler de bu davayla ilk kez ceza aldı. Bu davanın sonucu, işkence yapanların ve bunu sistematik bir politika halinde uygulayan sorumluların da cezalandırılacağı yönünde bir adım olacak."
"Keşke işkence yapsaydım"
Kozağaçlı konuşmasını ilk davada müebbet ceza alan sanıkların tutukluluk durumları kalktığında hepsinin yurtdışına kaçacağını belirterek bitirdi.
Avukat Taylan Tanay da kararın bu kez usulden bozulmaması için "isim yanlışlıkları" gibi hataların bir daha yapılmaması uyarısında bulundu.
Dört yıldır tutuklu bulunan sanıklardan Kızılkaya, son savunmasında, "Keşke işkence yapmış olsaydım, boşuna yatmamış olurdum" diyince salondan tepki çekti.
Apaydın'ın avukatı Reşat Petek ise işkence faili müvekkilinin işkenceden değil, "ağırlaştırılmış yaralama" suçundan cezalandırılmasını talep etti.
İlk kez sorumluya müebbet
Avukatı Ömer Yeşilyurt da müvekkilinin "58 saniye balyozla vurmasının işkence sayılamayacağını" ileri sürdü. Hakim, tutuksuz sanıkların avukatlarının da son savunmalarını sorduktan sonra karar için ara verdi. Aranın ardından mahkeme heyeti kararı açıkladı.
Polislerden Aliye Uçak da "orantısız güç kullanmaktan" 5 ay hapis cezası aldı, hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Duruşma sonunda açıklama yapan Avukat Tanay, polis Uçak'ın ilk karardakinin aksine daha az ceza aldığını belirtti, ancak yine de işkenceyle öldürmenin cezalandırıldığını, kararın önemli olduğunu ifade etti.
Cezaevi ikinci müdürü Karaosmanoğlu'nun işkenceye katılmadığı halde olaydaki sorumluluğundan dolayı müebbet hapis cezası almasının bir ilk olduğunu belirtti.
Ne olmuştu?
Çeber, 28 Eylül 2008'de bir basın açıklamasına katıldığı ve Yürüyüş Dergisi dağıttığı için gözaltına alındı. İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi'nde ve Metris Cezaevi'nde 7 Ekim 2008'e kadar kesintisiz işkence gördü.
Kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi'nde 10 Ekim 2008'de hayatını kaybetti. İşkenceyle öldürüldüğü, bilirkişi raporuyla kanıtlandı.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 39 gardiyan, üç cezaevi müdürü, 13 polis, dört asker ve bir doktor toplam 60 sanık hakkında dava açıldı.
Metris Cezaevi İkinci Müdürü Karaosmanoğlu, infaz koruma memurları Apaydın, Ergazi ve Kızılkaya işkenceyle insan öldürmek suçundan 1 Haziran 2010'da müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
İşkence yapmak, kasten yaralama, görevi ihmal ve suçu bildirmemek suçlarından da gardiyan Yavuz Uzun ve Murat Çise 7.5 yıl, polis memurları Abdulmuttalip Bozyel ve Mehmet Pek 7.5 yıl, polis Aliye Uçak 2 yıl 6 ay ceza aldı. Cezaevi doktoru Yemliha Söylemez de sahte evrak tanzim etmekten 3 yıl 9 ay hapse mahkum edildi.
Karar, 28 Eylül 2011'de Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce bozuldu. İlk duruşma, karardan 16 ay sonraya, 20 Şubat 2012'ye verildi. Bugün karar duruşması yapıldı. (AS/HK)