Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), Gezi parkı davasında Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman ve Mine Özerden’e verilen cezaların Yargıtay’da onanması kınadı.
TİHV ve İHD bugün yaptıkları yazılı açıklamada kararı “Türkiye’de yargının artık sadece siyasi bir cezalandırma mekanizması olarak işlediğinin ve tüm hukuki zeminlerini terk ettiğinin ilanı” diye niteledi.
“Adaletsizlik karşısında kayıtsız kalmamalıyız”
Kararın sadece Gezi davasında yargılananları değil hak ihlallerine ve doğanın yıkımına karşı sorumluluk üstlenen herkesi cezalandırılmaya yönelik olduğunu belirttiler:
“Yurttaşların yaşam dünyalarına ilişkin bağımsız karar verme kapasitesi, yurttaş iradesi ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Buna karşın, şimdi acil görev ve sorumluluğumuz, böylesi bir hukuksuzluğun ve baskı ortamının bizleri teslim almasına izin vermemektir. Topluma reva görülen bu adaletsizliğin karşısında kayıtsız ve sessiz kalmamalıyız. Aksine insan hakları ve demokrasi ilkelerine sahip çıkmakta, hak siyaseti yapmakta ısrar etmeliyiz.
İnsan haklarını savunmanın esasının adaletsizliği görme kapasitesi olduğu bilinciyle, bu kararla sabitlenen adaletsizliğe karşı adaleti savunma inadımızı sürdüreceğiz. İtiraz etmenin, haksızlığı ilan etmenin bu ağır suçlulaştırılmasına karşı itiraz etmekten, haksızlığı, adaletsizliği dile getirme sorumluluğumuzdan vazgeçmeyeceğiz.”
“Anayasa’ya, AİHS’e ve AİHM kararlarına uyun”
TİHV ve İHD, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’ne göre devletin insan hakları savunucularını korumakla yükümlü olduğunu hatırlattı:
“Siyasal iktidarı yargı üzerinde sürdürdüğü baskıya derhal son vermeye, Anayasa’ya ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olmak üzere altına imza atılan uluslararası sözleşmelere ve bu bağlamda oluşan yükümlülükler gereği AİHM kararlarına uymaya davet ediyoruz. Hak savunuculuğu cezalandırılamaz. Hak savunucuları üzerindeki baskı ve yargısal tacizlere derhal son verilsin.” (AS)