Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin 2008 yılında başlayan ve gelenekselleşen Önder Kadın Ödül Töreni İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapıldı.
Ödül törenine, Eşitlik İçin Kadın Girişimi'nin çağrısı ile çok sayıda kadın örgütü temsilcisi de katıldı.
Bu yıl kadın konusundaki önder ve örnek çalışmalarından dolayı TÜKD Bilim Ödülü Lale Akarun’a, TÜKD Medya Ödülü Şule Aydın’a ve TÜKD Spor Ödülü Filenin Sultanları’na, TÜKD Onur Ödülü Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na, Özel Ödül Çiğdem Mater’e verildi.
16. TÜKD Önder Kadın Ödül Töreni’nde Onur Ödülü’nü derneğimiz adına Genel Sekreterimiz @fidanataselim takdim aldı.
— Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (@KadinCinayeti) May 28, 2024
Bu ödül vesilesiyle onurlu mücadele yürüten Filistin halkına, adalet arayan annelere, “ölmek istemiyorum” diyen tüm kadınlara selam olsun💐
Teşekkür ederiz… pic.twitter.com/KzyblXUTzV
"Şahane kadın avukatlarımız, hukukçularımız var.."
Törende, Çiğdem Mater'in Bakırköy Hapishanesi'nden gönderdiği mektup okundu.
Öncelikle, Üniversiteli Kadınlar Derneği’ne teşekkür ederim. Derneğinize teşekkür ederken, haliyle, Süreyya Ağaoğlu’na da teşekkür ediyorum. Bugün böyle bir derneğin varlığından söz ediyorsak, bunu, öncü büyükannelerimize, Süreyya hanımlara ve nicelerine borçluyuz.
1920’lerde, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde bir “kadın sınıfı” açılması için üç kadın arkadaşını ikna edip, kendilerine bir “öğleden sonra” sınıfı açılmasını sağlayan Süreyya Hanım’a.
Bugün bu şahane armağanı benim adıma, arkadaşım ve avukatım İlayda Gedik alıyor. Süreyya Ağaoğlu’nun İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kapılarını zorlayarak açmasından yüz yıl sonra, onların açtığı yolları takip eden şahane kadın avukatlarımız, hukukçularımız var.
Süreyya Hanım sadece bir hukuk insanı değil, aynı zamanda bir sürgünün kızı, ilerleyen yaşlarda bir tutuklu yakını.
Kardeşi Samet Ağaoğlu Yassıada’da yargılanırken, Süreyya Ağaoğlu bence bir hukuk insanının ağzından çıkabilecek en ağır sözleri sarf ediyor: “Keşke” diyor, “Yassıada’da hukukçular yargılamasaydı…”
Yassıada yargılamalarından altmış küsur yıl sonra, ne yazık ki Süreyya Hanım’ın sözlerini tekrarlıyorum: Keşke bizi de hukukçular yargılamasaydı…
Yine de, tıpkı hayatı boyunca umudunu yitirmeyen Süreyya Ağaoğlu gibi, umuduma ve neşeme sarılıyorum, daha iyi bir ülkeye dair inancımı koruyorum, sizler de bu inancın hala mümkün olduğunu duvarları aşarak uzattığınız elinizle, kanıtlıyorsunuz. Teşekkür ederim…
Çiğdem Mater: Vasatın egemenliğine kızgınım
Gezi davası: Yapıcı, Ekmekçi ve Altınay'ın beraat taleplerine ret
Yargıtay'ın Gezi Davası kararına siyasetçilerden tepki: "Büyük bir utanç"
(EMK)