"Analar, Tanrıçalar, Yoldaşlar" kitabının yazarı Dr. Handan Çağlayan Mardin'in Bilge Köyü'nde, 44 kişinin yaşamını yitirdiği olaylar için Cumhurbaşkanlığından medyaya yapılan "töre" açıklamasını eleştirdi.
"Olayın 'töre' ile 'cehalet'le açıklanacak bir yanı yok. Başbakan'ın yaptığı 'ilkellik' değerlendirmesi de 'töre' açıklamasında olduğu gibi kültürel yapıya gönderme yapıyor. Bu değerlendirmeler bölge insanını ötekileştirmeye hizmet etmekten başka işe yaramadığı gibi daha kötüsü, esas etkenler üzerinde odaklanmaktan alıkoyuyor."
Çağlayan, "Bu katliamın tek sorumlusunun, göz altındaki failler olmadığı açık" dedi ve devam etti:
"Yaşanan olay, kan davasından, toprak paylaşımında çıkan anlaşmazlıkların doğurduğu cinayetlerden çok farklı. Ortada bir ya da iki kişinin katledildiği sıradan bir olay yok ki töreye bağlanmaya çalışılsın."
Asıl mesele koruculuk sistemi
Çağlayan, koruculuk sitemine vurgu yaptı:
"Geçici köy korucusu sıfatıyla devlet tarafından silahlandırılmış olan kar maskeli erkekler, devletin verdiği uzun namlulu otomatik silahlarla planlı bir şekilde bir nişan evini basmış ve geride tek bir canlı bırakmama gayretiyle dakikalar süren bir saldırı gerçekleştirmişler. İlla da bir töreden söz edilecekse, buna olsa olsa 'koruculuk töresi' denebilir. Bu insanlar yıllardan beridir silahla yatıp silahla kalkıyorlar."
Çağlayan'a göre katliamın esas sorumlusu, aşiretler üzerinden örgütlenen, yerel dengeleri alt üst ederek toplumun bir kesimini geri kalan üzerinde silahlı bir otorite haline getiren koruculuk sisteminin ta kendisi.
Katliamda 17 kadının ve 6 çocuğun da hayatını kaybetmiş olmasını acı bulan Çağlayan koruculuk, militarizm, cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet arasındaki ilişkiler açısından üzerinde durulmaya değer gördüğünü ifade etti.
"Aşiret yapıları üzerinden örgütlenen koruculuk sistemi, erkekleri silahlandırırken ataerkil erkeklik kültürünü besledi ve militarize etti. Koruculuk, bu haliyle toplumun olağan dokusunu bozmakla kalmamış, cinsiyet eşitsizliğini de derinleştirdi, kadınları devlet tarafından silahlandırılmış erkekler karşısında daha güçsüzleştirdi ve bazen de hedef haline getirdi. "(EZÖ)