Çizim: Ercan Altuntaş
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kobanî davasının 28. duruşma periyodunun 2. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN-Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
Yorulmaz: Kesintisiz duruşma eziyete dönüştü
Bugünkü duruşmada söz alan Bircan Yorulmaz, duruşmaların kesintisiz sürdürülmesinin kendilerini ve avukatlarını mağdur ettiğini, bunun bir “eziyete” dönüştüğünü belirtti.
Yorulmaz, Kobanî yargılaması ile IŞİD’in aklanmaya çalışıldığını belirterek, “Bu ne hukuken ne de ahlaken doğru. Dosyamızın savcısı da iddianameyi hazırlayan savcı gibi ısrarlı görünüyor. Bu dosyada bahsedeceksek en başta IŞİD’den söz etmek gerekiyor. İddianamede IŞİD’den söz edilmiyor. Bunun bilinçli olarak yapıldığını biliyoruz. IŞİD Türkiye ve dünya çapında birçok katliam yapmıştır. Bizlerin de görevi IŞİD’e karşı mazlumun yanında olmaktır” dedi.
“Kürtlere sınırı kapatıp IŞİD’e açtınız”
Yorulmaz Türkiye’de IŞİD katliamında yaşamını yitirenlerin isimlerini andı ve IŞİD’in yaptığı diğer pek çok katliamı da hatırlattı.
IŞİD’in Şengal’de gerçekleştirdiği katliama değinen ve bu katliam sonrasında Êzidî kadınların pazarlarda satıldığını belirten Yorulmaz, “Ardından Kobanî saldırısı gerçekleştirildi. O sırada Türkiye sınırları kapattı. Ama sınırlar kapılıyken IŞİD Türkiye’ye gelerek muhaliflere, HDP’lilere, Kürtlere karşı onlarca katliam yaptı” hatırlatmasında bulundu.
IŞİD’in “Türkiye’deki irtibat büroları”
IŞİD’in Şengal’e yönelik katliamında dört bin civarında kişinin katledildiğini, çok sayıda kadının da kaçırıldığını ve tecavüze uğradığını, birçoğunun köleleştirildiğini dile getiren Yorulmaz, “Kadınları piyango ile dağıtıyorlardı. Kadınlar 50 dolara, çocuklar ise 35 dolara satılıyordu. Bütün dünya da bunu izliyordu. Bunun yanı sıra kadınlar ve çocukların sanal sistemde satıldığı da ortaya çıktı. Bunun Türkiye’de bulunan irtibat büroları üzerinden yapıldığı ortaya çıktı. Bu bürolar Antep’te yer alıyordu. Yine Ankara’da IŞİD emirlerinin Êzidî kadınları alıkoyduğu ve yıllarca tecavüz ettiği öğrenildi” dedi.
“IŞİD, Musul’dan edindiği silahlarla Kobanî sınırına dayandı. IŞİD’in orayı ele geçirmesi durumda 200 bin insan katledilebilirdi. İnsanlar sınırda eylemler yapıyordu. İnsani yardım koridoru açılması talep ediliyordu. HDP de insani yardımda bulundu. HDP ile hükümet ve devlet yetkilileri arasında görüşmeler sürüyordu. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, ‘IŞİD’e desteğimiz yok. Kobanî ve Kürtlerin yanında olacağız’ şeklinde açıklamalar yaptı. PYD’nin insani yardım talepleri birçok defa yerine getirildi. Sadece bir mail aldığımız PYD ile Türkiye’nin işbirliği sayesinde bu insani yardımlar oldu.”
“Katliam değil, yardım talebi”
IŞİD’in ilerlemesi üzerine 6 Ekim’de protestoların yoğunlaştığı ve 7 Ekim’de Erdoğan’ın “Kobanî düştü düşecek” açıklamaları sonrasında ölümlerin yaşanmaya başladığını dile getiren Yorulmaz, PYD’den aldığı ileri sürülen e-mail suçlamasına da değindi.
Yorulmaz, söz konusu maili okudu ve ekledi: “Bu HDP’ye gönderilmiş talimat olarak görülüyor. Az önce okuduğum mailin neresinde evleri işyerlerini yakın, Türkiye’yi bölün, insanları öldürün diyor? IŞİD’in yaptığı ve Kobanî’de yapma ihtimali olan katliamı durdurmak için gönderilen bir uyarı mailidir. Mailin gönderildiği herkese ‘katliam olacak yardım edin’ şeklinde uyarı yer alıyor. Bu mailin HDP’nin paylaştığı tweet ile doğrusal olarak ilişkisi yok” diye kaydetti.
“Süleyman Şah Türbesi taşındı”
Maile ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna da değinen, bu raporda mailin sadece HDP’ye değil pek çok kuruma gönderildiğini dile getiren Yorulmaz, “O zaman PYD’nin Türkiye ile ilişkisini açıklamak kaçınılmaz oluyor. Daha önce de anlatmıştım. O dönemde Türkiye’nin PYD ile ilişkisinin devam ettiği açık kaynaklardan da görülüyor. Bu aşamada Salih Müslim ve Türkiye arasında pek çok görüşme gerçekleşti. Türkiye ile PYD arasında gerçekleşen antlaşma ile ortak operasyon gerçekleşti ve Süleyman Şah Türbesi taşındı. Ortak operasyon ile yapıldı” diye konuştu.
Yorulmaz, Kobanî’den IŞİD’in püskürtülmesinden sonra dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Kobanî’yi selamlıyoruz” şeklinde açıklamada bulunduğunu ve PYD’li yetkililerin de bu selama karşılık verdiğini dile getirdi. “PYD ile Türkiye’nin o dönemdeki ilişkisini görmeden davayı değerlendiremeyiz” diyen Yorulmaz, “Bu kadar ilişki ortadan iken ben ve arkadaşlarım bir mail üzerinden yargılanıyoruz. Bugünkü hukuki zemin ile o dönemde yaşananları yargılayamazsınız. O dönemde PYD’nin ‘terör’ listesinde olmadığına dair davaya yazı geldi. Bugün PYD’ye biçilen rol üzerinden bizi yargılayamazsınız” dedi.
“AKP ve MHP 14 önergeyi reddetti”
Katliamlara karşı durmanın HDP’nin tüzüğünde yer aldığını belirten Yorulmaz, “HDP, Urfa’nın hemen yanında bulunan Kobanî’de katliamın yaşanmaması için ilk önce devlet ile görüşmeler yapmış, ardından ise buna sessiz kalmamak için açıklamalar yapmıştır. Ayrıca aynı dönemde Çözüm Süreci devam ediyordu. Bu çerçevede HDP barış düzenini bozacak tek bir adım atamazdı. Kobanî olaylarında öldürülenlerin katillerinin bulunmasına dair HDP’nin verdiği en az 14 önerge AKP ve MHP tarafından reddedildi. Bu yeterince bir şey anlatmıyor mu?” diye sordu.
“HDP’li olduğum için yargılanıyorum”
“Tüm dışlamalara karşı HDP’nin hala Türkiye siyasetinde yer almasının farklı kimlikler için çok önemli olduğuna inanıyorum. HDP’li olduğum için yargılanıyorum. Kürt sorununda adil ve barışçıl bir çözüm istediğimiz için yargılandığımızı tüm dünya biliyor. Bu kumpasa ortak olmayın. HDP’de yer aldığımız için yapılan bu zulme son verin.
Bir çetenin içinde yar aldığı ortaya çıkan bir hakimin kabul ettiği bir iddianame ve açılan bir dava ile karşı karşıyayız. Soruşturmanın başından beri hedef gösterildik. Bunların verdiği zararlar nasıl telafi edilecek?
Arkadaşlarımızı tahliye edin. Adli kontrol şartına uyulmamasını tutuk devam gerekçesi sayıyorsunuz. Ancak benim hakkımda da adli kontrol var ve şu an buradayım. Neden olumsuz şeyleri referans alıyorsunuz. Lehte bir delil olarak karşınızda duruyorum.” (AS)