Galatasaray Meydanı'nda 238. kez bir araya gelen kayıp yakınları 27 Ekim 1991'de İstanbul Kocamustafapaşa'daki evinin önünde kaçırılan ve o günden bu yana kendisinden haber alınamayan Hüseyin Toraman'ın ve Şırnak'ta kaybedilen altı köylünün akıbetini sordular.
Kardeşi Sakine Kaçar, Toraman'ın kaçırılmasının hikayesini anlatırken, annesi Hatice Toraman yazdığı mektupta "Oğlunu kaçıranların, katillerin ve faşistlerin hiçbir zaman unutulmayacağını" söyledi.
Toraman'ın yakınlarının ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını okuyan Leman Yurtsever de "15 Mayıs 1993'de Silopi Görümlü Köyü ve çevre mezralarında kaybedilen altı köylünün kaybedilişini anlattı:
"Keldani aileden Hikmet Şimşek ve Hamdin Şimşek'in evinden getirdikleri İncil'i cebine, Haç'ı boynuna astılar. 'Bakın sizin imam Hristiyan olmuş, siz nasıl bir Hristiyanın arkasından namaz kılıyorsunuz?' dediler. Sonra 7 kişiyi alıp Tabur'a götürdüler. Yaklaşık bir saat sonra Tabur'un içinden silah sesleri gelmeye başladı. Akşama doğru Abdurrahman Kayek serbest bırakıldı. Derisi yüzülmüş, tırnakları çekilmişti. Hiç konuşmadı. Aynı gece köyünü terk etti. Aileler iyice endişelenmeye başladılar. Hemen Tabur'a gidip, Tümen Komutanı olan Mete Sayar'a yakınlarını sordular. Tümen Komutanı Mete Sayar, 'Gidin! köyünüz Ermeni, imamınız Ermeniymiş. Bir daha sormayın yoksa aynı akıbeti paylaşırsınız' diyerek yanından kovdu. Savcıya dilekçe verdiler. Savcı, 'Evet aynı gün gözaltına alınmışlar, sorgulandılar, bunlar dağ kadrosuna katılmışlar" dedi. Altı kişiden bir daha haber alınamadı."
Yurtsever, altı köylünün kaybedilmesinden sorumlu olan Şırnak Tugay Komutanı Mete Sayar'ın ve dönemin yetkililerinin cezalandırılmalarını istedi.(BÇ)