Haberin İngilizcesi için tıklayın
Universus Sosyal Araştırmalar Merkezi, “Evde Kalamayanlar: COVID-19 Günlerinde Çalışma İlişkileri Araştırması” raporunu yayınladı.
Araştırma, özellikle salgın boyunca evde kalamayan market çalışanları ve motosikletli kuryelere odaklanıyor.
Her iki çalışan grubunun salgın süresince yaşadıklarına dair araştırmanın ana ekseni, çalışma koşulları, pandemide gelir, işyeri anlaşmazlıkları ve mücadeleleri, sağlık-güvenlik-güvence ve müşteri ile ilişkiler olmak üzere beş bölümden oluşuyor.
Araştırma hakkında |
Friedrich Ebert Stiftung Türkiye temsilciliğinin katkılarıyla gerçekleşen araştırmanın Koordinatörü Fırat Çoban, araştırmacılar Deniz Durdu, Kağan Şeker, Kubilay Cenk Karakaş, Meltem Oktay, Sinem Yıldız ve araştırma danışmanı Doç. Dr. Aziz Çelik oldu. Araştırma kapsamında, 16’sı motosikletli kuryelerle, 14’ü market çalışanlarıyla olmak üzere toplam 30 görüşme yapıldı. Bunlara ek olarak, çalışan gruplarına dair genel bir fikir vermesi açısından market çalışanlarıyla toplam 101, motosikletli kuryelerle ise 119 online anket yapıldı. Temmuz ayında başlayan anketler ve yüz yüze görüşmeler yoluyla veri toplama safhası, Eylül’de; veri analizi ve rapor yazımı 20 Aralık’ta tamamlandı. 39 ilçesi bulunan İstanbul’un 33 ilçesinden online katılım sağlandı. Araştırmanın evde kalamayanların çalışma koşullarına, gelir durumuna, güvencesizlik deneyimlerine, işçi sağlığı ve güvenliğine ve müşteri ile ilişkilerine dair çeşitli sorulara yanıt verdiğini ifade eden raporun amacı, bu konuda yeni sorulara, yeni mücadele alanlarına ve pratiklerine işaret etmek. |
Yoğun çalışma ücretlere yansımadı
Araştırma raporunda öne çıkan bazı bulgular şöyle:
Daha uzun ve yoğun çalışma: Salgın döneminde market çalışanları ve motosikletli kuryelerin çalışma koşulları yoğunlaşırken çalışma saatleri uzadı. Bu uzun ve yoğun çalışma çalışanların ücretlerine yansımadı ancak her iki çalışan grubunun da harcamaları salgın sürecinde arttı.
İş mücadeleleri yoğunlaşmıyor: Sendikalaşma oranının oldukça düşük seyrettiği bu çalışan gruplarında salgın sürecinin başında dayanışma ağı olarak başlayan platformlar bugün daha örgütlü bir hale geliyor. Ancak, iş mücadelelerinin çalışanlar tarafında şiddetli geçtiğini söylemek ise pek mümkün değil.
Fazla mesai ücretleri ödenmedi
İş saatlerini kısaltma talebi: Çalışma sürelerinin arttığı her iki çalışan grubunda da en çok karşı karşıya kalınan haksızlıkların başında, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi geliyor. İşverenden/işyeri yönetiminden en çok iş saatlerini kısaltma talebinde bulundular ama bu talepler büyük ölçüde karşılanmadı.
Gelecek endişesi
Herkes aynı gemide değil: Özellikle “Sağlık, güvenlik, güvence” başlığında edinilen veriler, salgının ilk döneminde gerek hükümet gerek diğer politika yapıcılar tarafından sık sık dile getirilen herkesin aynı gemide olduğu ve zengin-fakir gibi ayrımların belirsizleştiği iddialarının herhangi bir gerçekliğe tekabül etmediğini gösterdi.
“Yarınınızdan/geleceğinizden endişe duyuyor musunuz?” sorusuna 116 motosikletli kuryenin 95’i evet, 14’ü kısmen derken; yalnızca 7 katılımcı bu soruya hayır yanıtını verdi. Aynı soruya 101 market çalışanının 76’sı evet, 15’i kısmen derken; yalnızca 10 katılımcı bu soruya hayır yanıtını verdi.
“Halden anlamaz, bilinçsiz, kaba ve kaprisli”
“Virüs taşımıyoruz”: Müşteri ile ilişkiler kısmında, çalışanlara müşterilerin tutumlarını ve karşılaştıkları durumları soruldu. Cevap veren 119 motosikletli kuryenin 85’i salgın sürecinin müşteri tutumunu olumsuz etkilediğini söylüyor. Market çalışanları ise “Müşterileri hangi sıfatla tanımlarsınız?” sorusuna “halden anlamaz, bilinçsiz, kaba ve kaprisli” olarak cevap verdi.
İşsizlik korkusu: Araştırma sürecinde elde edilen veriler, her iki çalışan grubunun da bir dizi hak kaybıyla karşılaşmış olmaları ve salgın koşullarında yoğun risk altında olan başlıca sektörde çalışmalarına rağmen, bu şartlarda çalışmayı sürdürdüklerini gösterdi.
Raporda, “Çalışanların bu koşullara katlanmalarının en büyük nedeninin salgın döneminde işsiz kalmak olduğunu, hem motosikletli kuryelerin hem de market çalışanlarının ezici bir çoğunluğunun yarınından/geleceğinden endişe duymalarının bu şartları kabullenmelerine neden olduğunu açık bir şekilde söyleyebiliriz” sonucu ifade edildi. (AS)
* Raporun tamamını buradan indirebilirsiniz. (PDF)