“42 yaşımdayım. 24 yıldır esnafım, kıraathanem var. Aslında bizim mesleğimiz hor görülen bir meslek ama esasen öyle değil, çünkü bu toplumun psikologlarıyız. İnsanların gazını alan bir meslek bu… Emeklisinden çalışanına doktorundan hakimine, avukatına hatta gazetecisine tüm kesimlerden insanların beynini boşalttığı, rahatladığı, stresini attığı yerler.”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TTB ziyaretinde söylediği “Kahvehaneler açık oyun oynamak yasak. Halbuki her oyunda yeni deste açın çözüm bu kadar basit. Kimsenin aklına gelmiyor mu bu?” sözleri sosyal medyada çokça konuşuldu.
Daha çok esprilerle anılan bu sözler bir yana kıraathane işletmecileri “oyun yasağı” nedeniyle müşteri gelmediğinden, kazançlarının mekanın faturalarına bile yetmediğinden şikayetçi.
Yukarıdaki sözler de bianet’e konuşan bir kıraathane sahibine ait.
Türkiye Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Esnaf ve Sanatkarlar Federasyonu’ndan alınan verilere göre, Türkiye genelinde 400 bini aşkın kıraathane var, federasyonun da 120 binden fazla üyesi var. Çalışanlarıyla birlikte birkaç milyonun geçindiği bir sektör.
Pandeminin başında kapanan kıraathaneler, diğer işletmelerle birlikte 1 Haziran’da açıldı ancak kahvelerde “iskambil, okey, tavla oynamak” halen yasak.
“Evimize ekmek parası götüremiyoruz”
Ankaralı kıraathaneci, bu süreçte yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Kıraathane esnafı olarak çok zor durumdayız. Evimize çocuklarımıza ekmek parası götüremiyoruz. Tükeniyoruz, bitiyoruz. Bu meslekten ekmek yiyen birisi olarak söylüyorum bunları ... Bütün yetkililere seslenmemize rağmen sesimizi duyan yok.
“Çocuklarımı okula bile borç bularak yazdırdım. 200 gündür elektrik ,su, vergi ve borçlarım için çay satmaya çalışıyorum.
“Kıraathaneye gelen insanlara bir çay verirsiniz ikinci çayı veremezsiniz. Oyun oynayıp zaman geçirmek isteyen insanlar bir çay içip gidiyorlar. Akşama kadar sadece 10 - 15 çay satabiliyorum. Bu da 2 liradan 20 - 30 lira yapıyor. Buyurun geçinin bu parayla.”
“Çok zor bir 3 ay geçirdik, kimse arayıp sormadı”
“Biz günlük kazanan insanlarız. Akşam olunca toplanan hasılattan çalışanlara yevmiyesini verip geri kalanını da ekmek parası yapan insanlarız. 16 Mart’tan sonra dükkanım 3 ay kapalı kaldı. Ben ve ailem çok zor bir 3 ay geçirdik, kimse arayıp sormadı.
“Sonra 1 Haziran'da açılacağımız söylendi. Esnaf kefaletten kredi çektim. İşler açılınca çalışıp öderim diye hazırlık yaptım. Dezenfektan, kolonya, eldiven gibi malzemeler almak için… masaları ayrıştırdım, sosyal mesafeye göre ayarladım. Ama bu sefer de oyunları yasakladılar.”
“Birçok meslektaşım kapattı, kapatmayan hazırdan yiyor”
“Ben bir çay ocağı değilim. Kıraathaneye gelen insan kağıt, taş oyamaya gelen stresini atmak isteyen insanlar… Bu olmayınca haliyle kimse gelmiyor.
“Birçok meslektaşım kapattı, kapatmayanlar da hazırdan yiyor, çok zor durumdayız.
“Kıraathanemde 17 masam var. Mekan 95 metrekare, 150-160 kişilik… Pandemiden önce 15 masa dolu çalışıyordum. Şimdi 6-7 emekli geliyor gidecek başka yerleri olmadığından, onlar da birer çay içip gidiyorlar oyun olmadığı için…
“İnanır mısınız 1 Haziran’dan beri her yere bütün yetkili mercilere yazıyorum, CİMER’e bile yazdım durumumuzu.” (AS)