“Her şey biz çalışanlara karşı birleşmiş gibiydi. Salgın başladı. Şaşkın ve bilgisizdik. Her yer virüs kaynıyor gibi hissediyordum. Biz çalışmak zorundaydık. Şimdi daha fazla çalışmak zorundaydık. Ekipman sıkıntısı çok zorluyordu bizi. Yaptığımız işlere göre aldığımız maaş komikti.
“Sağlık önemli ama kimin sağlığı önemli olduğu önemli. Günde dört kez forma değiştiriyoruz. Kan ter içinde kalıyoruz…”
Cümleler, pandemi döneminde evden değil, iş yerlerine gidip çalışmak zorunda bırakılan emekçilerden.
Mart 2020’de Türkiye’de ilk koronavirüs vakası görülmesinin ardından “evde kal” çağrıları başladı. Bazı çalışanlar görece diğerlerine göre evden işlerini yapabilecek konumdaydı, bazıları da hiç çalışmasa da hayatını ekonomik olarak sürdürebilecek konumdaydı. Fakat binlerce insan geçinebilmek için sokaklara çıkıp işlerine ulaşmak zorundaydı.
Kargocular, inşaat işçileri, tersane işçileri, market çalışanları…
Yönetmen Sertaç Yıldız bu kez pandemide çalışmak zorunda kalan emekçilere çevirdi kamerasını. Kargo, market, sağlık ve banka çalışanı olmak üzere dört farklı meslekten insanlarla mektuplaştı, anlatımlarını “Eve Sığmayan Hayatlar” ismiyle belgesele aktardı.
Yıldız, çalışmanın emekçilerinin seslerinin duyulmasına katkısını olmasını umuyor ve ekliyor: "Belgeselin, işçilerin koşullarının iyileştirilmesi, uğradıkları her türlü hak kaybının giderilmesi için bir fayda sağlamasını ümit ediyoruz."
Yıldız’la söyleştik.
Belgesel fikri nereden çıktı?
Pandeminin başlamasıyla birlikte alınan tedbirler çerçevesinde birçok insan evlerinde izole bir yaşam kurmaya çalıştı ama bu sınıfsal bir şeydi.
İlk günden itibaren evde kalamayan, salgın günlerinde çok farklı iş kollarında yer alan milyonlarca emekçi çalışmak zorunda kaldı.
Salgında koşulları her gün daha da ağırlaşan emekçilerin, bu süreçte yaşadık duyurmak istedik. Ardından, AB Sivil Düşün Programı “Bizi Bağlayan Şeyler” özel desteğini de alınca belgeseli tamamladık.
"Online gösterimler olacak"
Kimlerle görüştünüz ve neden bu kişileri tercih ettiniz?
Farklı mesleklerden insanlarla yazıştık. Bu sürecin sonunda kargo, market, sağlık ve banka çalışanı olmak üzere dört farklı meslekten insanların anlatımlarını merkeze aldık.
İnsanlarla sürekli ve yoğun bir temas halinde olmak zorunda olan meslek grupları. Çalışanları riske atmamak adına kimliklerini gizledik. Sürecin başından beri yaşadıklarını yazdılar. Bu mektupları Laçin Ceylan, Nur Sürer, Kerem Fırtına ve Mahir Günşiray seslendirdi.
Evde kalamayanlar açısından nasıl bir tablo ile karşılaştınız?
Birçok insanın evine kapanıp salgının bitmesini bekleyecek şansı yoktu. İşte burada, o imkân sahip olanlarla olmayanlar arasındaki ayrım ortaya çıkıyor. Pandemide sınıfsal çelişki daha da derinleşti. Belki daha da görünür oldu. Sadece çalışmak zorunda olmak ya da olmamak da değil.
Örneğin test yaptıramamak, tedavi görüp görememek gibi. Birçoğumuz aynı durumdayız. Yani anlatılan bizim hikâyemiz.
Belgeseli ne zaman izleyebiliriz?
Belgeselin gösterimi pandemi koşullarına göre şekillenecek aslında. İlk kez aralık ayında TİHV’in düzenlediği “11. İnsan Hakları Belgesel Günleri” kapsamında online olarak gösterilecek. Yakın bir süreçte online gösterimler olacak.
Çalışmamızın, ilgili yönetim mekanizmalarına ulaşmasını sağlayarak, işçilerin koşullarının iyileştirilmesi, uğradıkları her türlü hak kaybının giderilmesi için bir fayda sağlamasını ümit ediyoruz.
"Evden çıkıp işe gitmek zorunda kalanların sayısı en az 18 milyon"
BirGün'den ekonomi editörü Ozan Gündoğdu, 3 Nisan 2020'de bianet'e evden çıkıp işe gitmek zorunda kanların sayısının en az 18 buçuk milyon olduğunu söylemişti.
"Türkiye'de "evde kal" çağrılarına uyamayıp çalışmak zorunda kalan kaç kişi var?" sorusuna şöyle yanıt vermişti:
"TÜİK verilerine göre 28 buçuk milyon. Bunların bir kısmı kendi işini yapıyor. Belli kısmı da evden çalışabiliyor. Bu kişileri de tahminen çıkardığımızda çalışmak zorunda olanların sayısı 18 buçuk milyon. Bunların önemli kısmı yaklaşık yüzde 60'ı hizmetler sektöründe çalışıyor. İnşaat, market çalışanları, kargo çalışanları gibi.. Yaklaşık yüzde 30'u sanayii kesiminde çalışıyor. Yüzde 10-15 bandın arasında da tarım sektöründe çalışanlar var."
Künye Yapımcı-Yönetmen: Sertaç Yıldız Kamera: Sertaç Yıldız Kurgu: Çiğdem Mazlum Ses-Miksaj: Mennan Yılmaz Müzik: Cem Mazlum Anlatıcılar Nur Sürer Laçin Ceylan Mahir Günşıray Kerem Fırtına |
(EMK)