Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüleri Nuray Özdoğan ve Serhat Eren, “Hayata Dönüş Operasyonu”nun 22. yıldönümünde yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, cezasızlığa dikkat çektiler: “Türkiye ve dünya kamuoyunun gözleri önünde gerçekleştirilen katliamın talimatını veren dönemin siyasi sorumluları ile suçu işleyen failler cezasızlık politikasıyla korunmaya devam ediyorlar.”
- 19-22 Aralık 2000’de gerçekleşen cezaevi operasyonlarında 28 mahpus ve 2 asker hayatını kaybetti. Açılan davalardan sadece, Bayrampaşa Cezaeviyle ilgili Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyanın görülmesine devam ediliyor. Diğer davalar kapandı, mahkum olan asker ya da siyasi yetkili yok.
“Hukuktan kaynaklı hakları yok sayılıyor”
Özdoğan ve Eren, bu cezasızlık kültürünün ve hapishanelerdeki durumun 12 Eylül’e dayandığını ifade etti:
“12 Eylül cezaevi vahşeti, 24 Eylül 1996’da Amed cezaevinde çivili kalaslarla gerçekleştirilen katliam ve 19 Aralık katliamı, birbirinin devamı ve aynı zihniyetin ürünü olarak devreye konulmuş, söz konusu zihniyet ve uygulamalar bugün de cezaevlerindeki tecrit sistemiyle, saldırı ve işkence uygulamalarıyla ne yazık ki sürüyor.”
Açıklamada, tecrit sistemine karşı açlık grevinde olanlara düzenlenen operasyonun yıldönümünde, tecridin yönetim biçimi olduğunu belirttiler:
“Cezaevlerinde bulunan mahpusların ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklı hakları yok sayılarak, ağırlaştırılmış tecrit sistemi yönetim biçimi haline dönüştürülmüştür.
Cezaevlerinde bir yönetim biçimi haline gelen tecrit cezaevi duvarlarını da aşarak bütün ülkeye yayılmıştır.
Mahpusların cezaevi koşullarında hastalıklarla mücadelesi, sağlık hizmetlerine erişim haklarının engellenmesi, infazlarının yakılması, çıplak aramalara maruz bırakılmaları, sosyal haklarının yasaklanması, kişiye özel infaz rejimlerinin uygulanması 19 Aralık’tan bu yana geçen 22 yıllık süreç zarfında katliam ve ağır tecrit politikalarının devam ettiğini gösteriyor.”
Sorumlular hakkında soruşturma talebi
Taleplerini de şöyle ifade ettiler:
“Cezaevlerinde zamana yayılmış yaşam hakkı ihlaline yol açan politikalara son verilerek, hasta mahpusların derhal serbest bırakılması, mahpusların başta yaşam haklarının korunması, işkence ve kötü muamele uygulamalarının son bulması, sağlığa erişim haklarının sağlanması, mükerrer cezalandırma ve ağırlaştırılmış mutlak tecrit sistemine son verilerek ulusal ve uluslararası cezaevleri standartlarının uygulanmasına geçilmelidir.
19 Aralık katliamıyla yüzleşmek ve hakikatleri ortaya çıkarmak için devletten, arşivlerini açıklamasını, insanlığa karşı suç niteliğindeki bu katliamda sorumluluğu olanlar hakkında adli ve idari soruşturma başlatmasını talep ediyoruz. Bugün olmazsa da yarın mutlaka bu hakikatler ortaya çıkacak ve sorumlular işledikleri her suçun hesabını bağımsız yargı karşısında verecektir.” (AS)