“Son yılların moda deyimiyle ifade etmek gerekirse, “Hayata Dönüş” operasyonlarının hukuki sorumluluk boyutu açısından “siyasi ayağı” eksik kalmıştır.”
“Hayata Dönüş / Koğuştan Hücrelere” adlı araştırma kitabının genişletilmiş baskısı, Avukat Güçlü Sevimli imzasıyla Belge Yayınları’ndan çıktı.
Operasyonla ilgili açılan davaları başından beri avukat olarak takip eden Sevimli, kitabında, hem o dönemin koşullarını, neler yaşandığını, neden böyle bir operasyon yapıldığını, sonuçlarının ne olduğunu değerlendiriyor hem de uzun yıllardır takip ettiği davalardaki hukuki gelişmeleri, yapılanları ve yapılmayanları anlatıyor.
Kitapta operasyon öncesi aydınlarla ölüm orucundaki mahpusların yaptığı görüşmelere de yer veriliyor. Operasyonla ilgili açılan davada, o görüşmelerin göstermelik olduğu, bu müzakereler öncesinde operasyon emrinin zaten verildiği ve planın uygulamaya konduğu ortaya çıkmıştı.
“Hayata Dönüş” adını nasıl duyduk?
Kitaptaki en ilginç ve belki de en az bilinen kısım ise, “Hayata Dönüş” adını ilk olarak nerede duyduğumuz…
Güçlü Sevimli, bu “ironik ismin, o dönemin konjonktürü içerisinde nasıl oluştuğunu ve nasıl kamuya duyurulduğunu şöyle yazdı:
“‘Hayata Dönüş’ cezaevi operasyonları, sonunda 30 kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı ve sakat kaldığı operasyonun adıdır. Bu anlamıyla operasyonlara verilen isim ile ortaya çıkan görüntü tam bir zıtlık oluşturmuştur. Belirtmek gerekir ki operasyonlara yetkili ağızlarca resmî bir isim verilmediği açıklanmakla birlikte, operasyonun başladığı ilk saatlerde dönemin Adalet Bakanı H. Sami Türk, operasyonun “Hayata Dönüş” operasyonu olduğunu söylemiştir.
90’lı yılların sonundan itibaren jandarma ve emniyet birimleri yaptıkları operasyonlara sürekli bazı özel isimler verir olmuşlardır. Bu dönemde özellikle “Beyaz Enerji”, “Mavi Akım”, “Paraşüt” ve “Balina” operasyonları en öne çıkanları olmuştu. Bu şekilde bir süre sonra jandarma ve emniyet birimleri yapılan hemen tüm kapsamlı operasyonlara birer isim vermişlerdir. Operasyonlara spesifik olarak özel isimler verilmesi temelde psikolojik bir amaca da hizmet etmektedir. Böylece yapılan operasyonun kamuoyu tarafından da algıda seçiciliğe yol açması sağlanmış olmaktadır.
“Hayata Dönüş” isminin operasyonlarda yaşanılanlar ve sonuçları ile tam bir çelişki -aynı zamanda ironi- içinde olması devlet açısından bir dezavantaj olmuş gibi anlaşılmamalıdır. Zira bu denli kapsamlı bir operasyonun -ki amacı da düşünüldüğünde- sonucunun zaten kanlı olacağı öngörülmüştür. Ancak operasyonlara ortaya çıkan sonucun tam aksine bir isim verilmesi, zaten sırf bu mesele üzerine bile düşünülüp kafa yorulmuş olduğunu göstermektedir. Bu anlamıyla “Hayata Dönüş” ismi ile operasyonun aslında ölüm orucunda olan tutukluların “hayatını kurtarmak” ve devletin “şefkatli” kollarını onlara uzatmak olduğu vurgusu algılara yerleştirilmek istenmiştir.”
Kitaba göre bu konudaki resmi açıklama ise “Hayata Dönüş” operasyonları 20 ayrı cezaevinde bitirildikten sonraki gün, 23 Aralık 2000 tarihinde İçişleri Bakanlığındaki brifingde, Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanı Kurmay Albay Ali Aydın tarafından açıklandı.
TIKLAYIN - “Hayata Dönüş’ün tek planı var, Sadettin Tantan imzalı”
TIKLAYIN - “Ecevit operasyon öncesi ‘Kılıcınız keskin olsun’ dedi”
22 yıl sonra…
Operasyonla ilgili yargı süreçleri yıllar sürdü, halen de sürüncemede bırakılan dosyalar var.
Güçlü Sevimli’ye göre, hukuki süreçlerle ilgili temel problem, dönemin siyasileri ve bürokratları hakkında bugüne kadar tek bir adli soruşturmanın dahi yapılmamış olması.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinde helan devam eden Bayrampaşa Cezaevi davasında, özellikle operasyondaki fiili müdahale grubundaki rütbeli askerî personelin yargı önüne çıkarılmasını olumlu olarak değerlendirse de operasyonlarda doğrudan karar merciinde bulunmuş olan siyasi yetkililer ve bürokratların yargı süreçlerinin dışında tutuldu.
“Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, Milli Güvenlik Kurulu Üyeleri ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’un hukuki sorumlulukları üzerine aradan geçen 22 yıla rağmen halen gidilmemiştir.”
Özellikle Saadettin Tantan, Hikmet Sami Türk ve Ali Suat Ertosun’un o dönem bulundukları makam açısından da operasyondaki konumlarının çok önemli olduğunu altını çizen Sevimli, Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Birliği komutanı olan sanık Yusuf Burhan Ergin’in de sorgusunda, operasyon emrini dönemin İçişleri ve Adalet Bakanlarınca verildiğini söylediğini hatırlatıyor:
“Belki de en önemli ifadeleri dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanlığında görevli Kurmay Albay Ali Aydın vermiştir. Ali Aydın, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama kapsamında vermiş olduğu tanık ifadesinde “Hayata Dönüş” operasyonlarının en üst düzeyde sorumlularının Bülent Ecevit, Saadettin Tantan, H. Sami Türk ve Aytaç Yalman olduğunu açıkça beyan etmiştir.”
Güçlü Sevimli, operasyonların karar alma süreçleri ile icrasında doğrudan yer alan siyasilerin ve bürokratların artık yargı önüne çıkarılması gerektiğini söylüyor…
TIKLAYIN - "İnsanlığımdan Utandım" Diyen Gardiyanın Mektubu
TIKLAYIN - "Kendilerini Yakmadılar, Teslim Olacaklardı"
* “Hayata Dönüş / Koğuştan Hücrelere”, Av. Güçlü Sevimli, Belge Yayınları, Kasım 2022, 228 sf.
(AS)