İktidar bloğunun yeniden şekillenmesi, burada güç ve alan paylaşımı, sermaye birikimi süreçlerinde muslukların yönü çevresinde dönen mücadele bitmedi. Yeni biçimlere bürünerek sermaye hizipleri arasında, devlet kurumları içinde uluslararası yansımalarıyla birlikte sürüyor. Görünür bir gelecek için dinecek gibi de gözükmüyor.
İşin doğrusu; halk kitlelerini kendi yörüngesine çekerek kutuplaştırması bir olumsuzluk olsa bile, çatlağın kapanmaması solun lehine. Elbette, bağımsız bir hatta ve bir başka kutupla çatlaktan yararlanmak kaydıyla.
Önümüzdeki dönemde düzen içi kutuplaşmada taşların yeniden dizileceğini haber veren göstergeler artıyor. Bunların en tazesi Hanefi Avcı'nın saf değiştirerek "Haliç'te Yaşayan Simonlar" başlıklı kitabıyla cemaati ihbar etmesidir.
Bunun hükümet ve cemaat için kötü bir haber, karşı kamp içinse adeta rahatlatıcı bir öpücük olduğu muhakkak. İstifa eden Tuğamiral Türker Ertürk'ün "Hanefi Avcı'nın kitabı imdadıma yetişti" diye sevincini belli etmesi nedensiz değil.
Hükümetin şu anki suskunluğu ve hükümet yanlısı kalemlerin "ne yani cemaat mensubu olmak suç mu" türünden savunmalarla işi pişkinliğe vurması, olayın geçiştirilebileceği anlamına gelmiyor.
Zira, Avcı, devletin bütün kurumlarında kendi kurallarına göre çalışan ve ayrı bir hiyerarşisi olan gizli ve paralel bir örgüt var diyor; demekle kalmıyor alenen ve kanıtlarla ihbar ediyor. Saf değiştirmesini ise hep "mazlum taraf"ta olmakla açıklıyor. Kendi davranışını nasıl açıklarla açıklasın, Avcı'nın çıkışının önemli sonuçları olacağı kesin. (KK/EÜ)