Son zamanlarda Hakkari bölgesinde ard arda yaşanan küçük çaplı depremler ,gözleri bu bölgede olabilecek büyük depremlere ve hareketlenen Yüksekova - Şemdinli fay hattına çevirmiş durumda.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Afet Yönetimi ve Deprem Uygulama ve Araştırma Merkez Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Sacit Mutlu, Hakkari’de meydana gelebilecek depremle ilgili sorularımızı yanıtladı.
“Deprem riski net olarak görülüyor”
Öncelikle Hakkâri bölgesi nasıl bir coğrafik yapıya sahiptir?
Hakkâri bölgesi tektonik olarak tanımladığımız Doğu Anadolu Kısalma Bölgesi'nin güneydoğu ucunda yer alıyor.
Tektonik açıdan kısalmalı ve sıkışmalı olan bir bölge olması açısından bölgedeki yükselim hızı devam etmektedir. Ayrıca Hakkâri ve ilçeleri Bitlis Zagros Sütür Zonu üzerinde yer aıyor.
Bu “Sütür Zonu” aktif bir bindirme kuşağıdır. Dolayısıyla bindirme kuşağının etkisiyle bölgede çok sarp ve dik topoğrafya mevcuttur. Ki Cilo dağı ve buzulları tektonizmanın uzun dönem etkisinin bir belirtecidir. Yine Hakkâri, Yüksekova ve Şemdinli paraleline baktığımızda Uludoruk tepesi, Samdi Dağı ve yüksek rakımlı bölgeler dikkat çekmektedir. 4000 metrelere varan bu yüksek rakımlı bölgeler Bitlis Zagros Sütür Zonuna parelel bölgelerdir.
Bu bölgelerin aksine bölgede yer alan sağ yanal doğrultu atımlı Şemdinli Yüksekova Fay zonu ise bölgede çek ayır havza niteliği taşıyan Yüksekova havzasını ve V şekilli bir vadi niteliği taşıyan Şemdinli’nin de içerisinde yer aldığı vadiyi oluşturmaktadır. Ki bu bölgelerdeki rakıma baktığımızda ise 1400 metrelere düştüğünü görmekteyiz.
Bu faktörlerden ötürü bölgede hem dik ve yüksek dağları hem de ovaları görebilmekteyiz. Genel olarak Hakkâri bölgesini değerlendirdiğimiz zaman Türkiye'nin en sarp ve dağlık yörelerinden biri olduğunu görmekteyiz.
“Zemin özellikleri de kötü”
Bölgede son zamanlarda birçok defa deprem oldu, bunun yanı sıra bölgede toprak kaymaları da sıklaştı bunlara ilişkin yorumunuz nelerdir ve bu bölgede depreme ilişkin araştırmalarınız nelerdir?
Bölgede yapılan saha gözlemlerinden de anlaşılacağı üzere, bölgenin deprem tehlikesinin yüksek olduğu net bir şekilde görülmektedir
Hakkâri yerleşim alanı ve ilçelerine baktığımızda; bölgede yapılan saha gözlemleri ve tarihsel ve aletsel depremler irdelendiğinde ek olarak bölgenin aktif faylara olan uzaklıkları dikkate alındığında bölgenin deprem tehlikesinin yüksek olduğu net bir şekilde görülmektedir.
Ki zaten bölgede yapılan önceki çalışmalarda özellikle Şemdinli-Yüksekova fay zonunun bir sismik boşluk olduğu ifade edilmiştir.
Bölge genelinde hem tarihsel hem de aletsel dönemde birçok yıkıcı deprem yaşanmıştır. Bu depremlerden bazıları 1908 Başkale depremi, 1930 Salmas-İran depremi ve 2005 Hakkâri- Sütlüce depremleri örnek gösterilebilir. Ayrıca bölgede meydana gelen heyelanlar da ciddi derecede afet boyutuna dönüşebilmektedir. Ki deprem sarsıntısına bağlı olarak heyelan ve kaya düşmesi olayları da tetiklenebilmektedir.
Bu olaylar aslında depreme bağlı olarak gelişebilecek ikincil risk olarak değerlendirilebilir. Hakkâri ve yakın çevresinde bugüne kadar yapılan çalışmalar uzaktan algılama çalışmaları ile yapıldı. Ayrıca bölgede sismik istasyon sayısının da azlığı bir dezavantajdır. Dolayısı ile bölgede bizim Van YYÜ olarak vermiş olduğumuz ki projede (AFAD, MTA, TÜBİTAK ve diğer üniversitelerde paydaş olarak yer almakta) bölgede ilk defa detaylı bir çalışma gerçekleştirecek.
Yapılacak çalışma ile Şemdinli Yüksekova Fayı ilk defa arazi ve laboratuvar çalışması ile kapsamlı bir şekilde ele alınacak ve bölgenin tehlike boyutu ortaya konulacaktır. Araştırmacı olarak yer alacağım bu projenin yürütücülüğünü Üniversitemiz Afet Yönetimi ve Deprem Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürümüz Prof. Dr. Azad Sağlam Selçuk yürütmektedir.
Hakkari'de olabilecek büyük bir depremin etkileri ne olur ve aslında bölge halkı buna hazır mı?
Evet az önce de ifade ettiğim gibi bölge bir deprem bölgesi ve bu bölgede uzun zamandır büyük bir deprem meydana gelmedi, dolayısı ile biz bölgeyi sismik boşluk olarak tanımlıyoruz ki buda her an yıkıcı bir depremin meydana gelmesi demek.
Bölgenin tek sorunu aslında deprem değil, depremin etkisini çok fazla artıracak olan zemin özelliklerinin kötü olması da ayrı bir sorun. Büyük bir depremde can ve mal kaybına neden olan en önemli parametre yapı stoğunun kötü zemin koşulları üzerine inşa edilmiş olmasıdır.
Ki bazı bölgelerde yer altı su seviyesi de oldukça sığ derinliklerde yr almaktadır. Örneğin Yüksekova yerleşimi (ki adı üzerinde ova üzerine inşa edilen bir şehir) kötü zemin koşullarına sahiptir. Yine başka bir sorun ise plansız, çok katlı yapılaşma, mühendislik hizmeti alınmadan yapılan binalar ve deprem yönetmeliğine göre inşa edilmeyen binalardır.
Yani yapı stoğu da bu anlamda oldukça önemli. Aslında bölge halkından ziyade bölgede bulunan yapı stoğu depreme ne kadar hazır sorusuna cevap bulursak meydana gelecek depremin etkilerini de o derece ön görebiliriz.
Fakat bu çok detay bir soru ve cevabını da bulmamız yine çok detay bir teknik çalışması ile gerçekleşir. Bölgede ki depremin tehlike boyutunu ortaya koyduktan sonra yapı stoğunun risk değerlendirmesini yapmak gerekir.
Bölge halkının depreme ne kadar hazır sorusuna baktığımızda ise aslında toplumun afet eğitiminin durumu bu anlamda önemlidir. Evet yapı stoğu çok önemli bir parametre fakat toplumun afet farkındalık seviyesi de oldukça önemli. Yani toplumun deprem öncesi, sırası ve sonrasında doğru davranış şekillerini öğrenmesi ve bunun uygulamasını yapması da önemli bir diğer faktördür.
Olası büyük bir depremde tahribatların büyük olmaması için neler yapılmalıdır?
Olası büyük bir deprem de zararın minimize edilmesi aslında topyekûn bir çalışma disiplini ile gerçekleşir. Yani bireyin, toplumun, kamu kurum ve kuruluşlarının, üniversite ve sivil toplum örgütlerinin birlikte çalışması ile olur.
Tahribat yani zarar Kriz durumunu ifade eder fakat biz şunu net olarak biliyoruz ki deprem olacak ki Hakkâri bölgesi için konuşuyoruz yani sismik boşluktan bahsediyoruz. Yani bu bölgede 7 ve üzeri bir depremin meydana gelme ihtimali çok yüksek, peki ne yapmamız gerekiyor? Bizim Risk yönetimi yani modern afet yönetimi anlayışı içerisinde hareket etmemiz gerekiyor. Yani deprem meydana gelmeden önce yapı stokunu güçlendirmemiz gerekiyor.
Ekonomik ömrünü tamamlayan, mühendislik hizmeti almamış ya da deprem yönetmeliğine göre yapılmayan yapı stokunu acilen kentsel dönüşüm kapsamında dönüştürebilecek bir kapasiteye sahip olmamız gerekiyor.
Bunu kısa bir süre içerisinde belki gerçekleştiremeyebiliriz fakat tüm bunların ön değerlendirmesini yapıp, meydana gelebilecek zararları öngörüp bir önceliklendirme ile plan ve proje kapsamında bir an önce bu çalışmaları başlatmamız gerekiyor.
Hakkâri depreme hazır mı?
(NK/EMK)