Bu yazımda size, görmezden gelinen ev kadınlarının hayat mücadelesini anlatacağım. Yazmam için bana ilham kaynağı olan, yaşadığım mahallede tesadüfen yolda tanıştığım Dadê’den söz etmek istiyorum.
Bizler Kürtçe anneanne ya da ninemize "Dadê" deriz.
İlk tanışmamızda Dadê'nin cana yakınlığı beni çok etkilemişti ve bir kadın olarak onun hayat hikâyesini çok merak etmiştim.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile ev kadını ve yedi çocuk annesi olan dadê’nin yaşamini yazmaya karar verdim ve bunu onun kendi kelimeleri yapmaya çalıştım.
Onu ziyarete gittim kapıda sıcak bir karşılama ile eve davet etti. İçeri girdiğimde doğuştan dilsiz olan kızını gördüm, sonra hep yan yana olan kardeşlerden diğer engelli oğlunun nerede olduğunu sordum.
Dadê, derin bir ah ve üzüntü ile “evladımı birkaç ay önce kaybettim” dedi. Evladından uzakta olan b ir anne olarak derin bir üzüntü ile birbirimize baka kaldık.
Kim bilir Dadê’nin yüzüne yansıyan o derin çizgilerde daha ne yaşanmışlıklar vardı?
Dadê’ye hayatını sormaya başladığımda hani derler ya bir söz söylersin bin ah işitirsin ya derin bir ahla başladı.
Şunları söyledi:
“Genç yaşta eşimi kaybettim ve 7 evladıma hem anne hem de baba oldum. Köyde o zor koşullarda bir kadın olarak eşimin bize bıraktığı topraklarda çiftçilik ve hayvancılık yaparak çocuklarıma kol kanat gerdim ve şimdi evlatlarım büyüyüp aile sahibi oldular.”
“Peki bir kadın olarak bu sorumlulukları yerine getirmek zor değil miydi?” diye sorduğumda, Dadê hemen söze girdi.
“Tabi ki hayat zorluklarla doludur ama unutma ki kadınlar her zorluğu yenebilecek güce sahiptir, bu örnek kadınlardan biride karşında duran benim ve kadınlar her işin üstesinden gelir, yeter ki mücadele ruhu hep var olsun. Biz Kürt kadınları çok güçlü kadınlarız. Kürt kadınları içerisinde de kendini eğitmiş öncü kadınlar var. Kadınlar okuma ve kendini eğitme avantajına sahip olunca tabiki her alanda öncülük edebilirler” dedi.
Daha sonra kızı ile olan bağı ve ilişkisini sorduğumda, Dadê “Kızım doğuştan dilsiz olarak dünyaya geldi ve farkına vardığımızda tedavisi için elimizden gelen herşeyi yaptık ama maalesef doğuştan olduğu için doktorlar hiçbirşey yapamadı” dedi.
Kızına bakarak “Anne kız olarak aramızda çok güçlü bir bağ var ve kızım konuşamasa da iletişimimiz çok güçlü,kızımın bütün bakımı ve ihtiyaçları ile ben ilgileniyorum” dedi.
“Kızınızın bu özel durumundan dolayı onu hiç özel bir eğitim alabilmesi için çabaladınız mı?” soruma, Dadê, “Bir anne olarak kızımın özel bir eğitim almasını çok isterdim fakat olmadı” dedi.
Dadê’nin bu sözlerinden sonra kızının aslında konuşamasa bile gözleri ile kadına dair çok şey anlattığı o derin sessizliğine dalıp gittim.
(NK/EMK)